Necdet Topçuoğlu
Zonguldak Milletvekili Sayın Deniz Yavuzyılmaz hakkında bazı bilgilerin Kamuoyu ile paylaşılmasında fayda görülmektedir. Öncelikle hiç eğip bükmeden lafı doğru söylemek gerekir. Milletvekili dediğin böyle olmalıdır. Ben kendisini TBMM, KİT Komisyonu’nda Türkşeker A.Ş’nin hesap ve işlemlerinin görüşülmesi sırasında tanıdım. Sayıştay raporlarını satır satır okuyan ve satır aralarına gizlenmiş sırları deşifre eden bir yeteneğe sahip olduğunu gördüm. Ayrıca ahlaki değerleri yüksek bir siyasetçidir. Raporları yazan Denetçiler ile bilgi aktarıyorlar suçlaması ile karşılaşmasınlar diye görüşmekten kaçınmaktadır.
2010 yılı öncesinde KİT’ler mülga 72 Sayılı Kanun Hükmündeki Kararname gereğince, Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu tarafından denetleniyordu. Adı geçen Kurul tarafından hazırlanan raporlar oldukça etkili çalışmalardı. Ancak her Hükumet bu raporlardan rahatsız oluyordu. Özellikle AKP Hükumetleri bu Kurulu kapatmak için elinden geleni yapıyordu. Nihayet 19 Aralık 2010 tarihinde 6085 sayılı Kanun ile Başbakanlık Yüksek denetleme Kurulu, Sayıştay ile birleştirilmiştir. Bundan böyle KİT raporları Sayıştay bünyesindeki Kamu İşletmeleri Bölümü tarafından hazırlanmaya başlanmıştır. Hazırlanan raporlar TBMM’ye gönderilmeden önce 15 Yüksek Hakimden oluşan Rapor Değerlendirme Kurulu tarafından görüşülmektedir.
KİT denetimindeki temel sorun, işte bu Rapor değerlendirme Kuruludur. Bu Kurul denetim raporu denilince klasik Sayıştay denetimini anlamaktadır. Rapor içindeki teknik denetimin gerekli olmadığı görüşündedir. Bu nedenle Kurul üyeleri ile denetçiler arasında tartışmalar yaşanmıştır. Hatta Kurul üyeleri denetlenen KİT Kuruluşunun temsilcisini toplantıya davet ederek bazı bulguları rapordan çıkarma yoluna gitmişlerdir. 2019 yılına gelindiğinde, 1938 yılından itibaren devam etmekte olan geleneksel KİT denetimi Sayıştay içinde eritilerek yok edilmiştir. Halen Sayıştay da yapılan KİT denetimi ve hazırlanan raporlar, klasik Sayıştay denetim raporlarına benzetilmiştir.
İşte Zonguldak Milletvekili Sayın Deniz Yavuzyılmaz’ın elindeki raporun 2019 tarihli olmasının nedeni budur. Eski raporlar denetlenen Kuruluşun adeta MR’ını gözler önüne seriyordu. Bundan böyle KİT Komisyonuna gelen KİT raporları, yaklaşık on sayfadan ibaret olan Siyasi İktidar açısından mahsurlu olmayan raporlardır. Rapor içinde yer alan tespitlerin bir yaptırımı yoktur. Önemli olan Bulgulardır. Denetçilerin önemli ve gerekli gördükleri bulguların KİT Komisyonunun gündemine gelmesi mümkün değildir. 6085 Sayılı Kanun ve çıkarılan ikincil mevzuat ile geride kalan zaman içinde KİT denetiminin içi boşaltılmıştır.
Yaş haddinden emekli olduğum 2019 yılında Sayın Deniz Yavuzyılmaz ile KİT Komisyonunda son defa aynı çalışma ortamını paylaşmıştım. Şeker Şirketi A.Ş’nin hesap ve işlemleri görüşülüyordu. Raporda benim tarafımdan yazılmış olan Nişasta Bazlı Şeker (NBŞ) konusunu Komisyon üyelerine öyle bir anlattı ki, tüm Milletvekillerinin sesi soluğu kesildi. Birde Komisyon Başkanından bu bölümü yazan denetçiye söz verilmesini talep ediyorum diye başvuruda bulundu. Komisyon Başkanı söz vermek istemediği için tartışma çıktı. Toplantıya beş dakika ara verildi. Milletvekilleri Komisyon Başkanının odasında toplandılar. Oturum tekrar başladığında Başkan bana söz verdi. Görüşmeler sonucunda NBŞ kotasının %10’dan, Avrupa Birliği standardına çekilmesi konusunda Hükumete tavsiye kararı yazılması tutanaklara geçmiş oldu.
Zonguldak Milletvekili Sayın Deniz Yavuzyılmaz’ın uzmanlaştığı diğer bir konu, Kamu da birden fazla maaş alanlar konusudur. Bu konuda adeta soygun boyutuna ulaşan, birden fazla maaş alan bürokratların isimlerini Kamuoyunun gündemine taşımıştır. Meclisin temel görevi yasama ve denetimdir. Bir Milletvekili olarak Sayın Yavuzyılmaz denetim görevini yerine getirme konusunda oldukça başarılı olmuştur. Kendisini ve onu Meclise kazandıranları samimiyetle tebrik ederim. Böyle vekillerin sayılarının artmasını dilerim. Hangi partiden olursa olsun, keşke her ilin böyle Milletvekilleri olsa, Meclisin çehresi değişirdi.
Cumhurbaşkanlığı Hükumet Sistemine geçildikten sonra TBMM’nin bir etkisi ve yetkisi kalmamıştır. İşte bu nedenle Milli İradenin tecelligahı olan Meclisin yeniden etkili ve yetkili duruma getirilmesi büyük önem taşımaktadır. Erken veya zamanında yapılacak seçimler sonucunda oluşacak Parlamentonun nitelikli ve yetenekli vekillerden oluşması Türkiye’nin geleceği bakımından büyük önem taşımaktadır. Dünya modern köleler ve efendiler dönemine doğru hızla ilerlemektedir. Benim yaş kuşağım bunu görmeyecektir. Ancak torunlarımız yeni dünyanın efendilerimi, yoksa modern kölelerimi olacaklar bunun karını vermek zorundayız. Yaşları gereği 20 yıl sonra aramızda olması mümkün olmayan siyasetçilerle gelecek planlaması yapmak mümkün değildir. Türkiye de genç ve yetenekli siyasetçiler sorumluluk almaktan geri durmamalıdırlar.