Necdet Topçuoğlu
Tarih boyunca atlar, savaşçılarla bütünleşen tek hayvan cinsi olmuştur. Vatan savunması için savaş meydanlarında askerler ile birlikte savaşmışlardır. Türk Milleti’nin hayatında atın müstesna bir yeri vardır. ‘’At, avrat ve silah kimseye emanet edilmez’’ diye bir atasözümüz bulunmaktadır. Osmanlı İmparatorluğu döneminde ordunun at ihtiyacının karşılanması için haralar kurulmuştur. Bunlar, Çukurova da Mercimek, Malatya da Sultansuyu, Eskişehir de Mahmudiye ve Bursa da Karacabey Haralarıdır. Daha sonra söz konusu haralar, Birinci Turgut Özal Hükumeti döneminde, Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü (TİGEM)’e devredilmiştir.
1994 yılında TİGEM’in denetimine başladığımda atçılık faaliyetleri ile tanışmış oldum. Türkiye de Safkan Arap Atçılığı, Suriye’den getirilen Baba Kuruş adındaki damızlık aygır ile başlamıştır. Baba Kuruş Karacabey Harası’na çok sayıda tay kazandırmıştır. Eski Tarım Bakanlarından Rahmetli Nedim Ökmen Karacabey Harasını ziyaret ettiğinde, Baba Kuruş hakkında uzmanlardan bilgi almış, sonrasında Hara Müdürü Rahmetli Mümtaz Öngen’e, Müdür Bey sakın bu atın öldüğünü bana haber verme diye talimat vermiştir. Sayın Bakan Ankara’ya döndükten bir hafta sonra Baba Kuruş hastalanıp ölmüştür. Hara Müdürü nasıl haber vereceğini şaşırmıştır. Aklına bir çözüm gelir, ‘’Sayın Bakanım, Kuruş yattı kalkmaz. Ben müdür Mümtaz.’’ diyebilmiştir. Anıları yaşatmak için, halen Karacabey İşletmesinde Baba Kuruş adına yapılmış bir mezar, Rahmetli Mümtaz Öngen adına tesis edilmiş bir fıstık çamı ormanı bulunmaktadır.
Safkan Arap Atçılığı soy kütüğü kayıt sistemi, Osmanlı döneminden Cumhuriyet dönemine intikal eden en değerli belgelerden birisidir. Kayıtlar hassasiyetle tutulmuş, hiç bozulmadan günümüze kadar ulaşmıştır. Atçılık özel uzmanlık gerektiren bir çalışma alanıdır. Bir Veterinerin bilgili olması uzman olması için yeterli değildir. Yönettiği atların geçmişe yönelik hikayelerini de bilmesi gerekir. Atçılığın kahyaları çekirdekten yetişip, aynı haradan emekli olmaktadırlar. En kaliteli kahya görev yeri hiç değişmemiş olan kahyadır. İyi bir at yetiştiriciliği için, hizmete uygun tavlalar, at sayısına yeterli mera ve gezinme alanı olmalıdır. At demek akciğer demektir. Bakım ve beslemenin yanında, at yetiştirilen iklimin rutubetsiz, çevrenin temiz ve havadar olması zorunludur. Kaba yemlerin iyi kurutulması, tozlu ve küflü olmamasına dikkat edilmelidir. Bu nedenle kaba yemler, sundurma altında muhafaza edilmelidir. Tavlalar, aygır tavlası, kısrak tavlası, doğum tavlası, elit tay tavlası, dişi ve erkek tay tavlaları olarak sınıflandırılmaktadır. Tavlalarda kullanılan altlıklar temiz, havalandırma bacaları çalışır durumda olmalıdır. Tavlalar her türlü bakteriyel ve viral hastalıklara karşı ilaçlanmalıdır.
Atçılıkta yüksek kaliteli damızlık aygır kadrosu çok önemlidir. Kadronun geniş ve genç olması, kan yakınlaşmasını önlemek bakımından önemlidir. Yaşlı aygırların tayları performans yönünden yetersizdir. Uzamanlar, anne ve babanın pedigri ve soy kütüğü kayıtlarını inceleyerek, en vasıflı tayları elde edebilmek için çiftleştirme programları hazırlamaktadırlar. Bütün emekler yarış gücü yüksek tay üretebilmek içindir. Taylar sütten kesilinceye kadar anneleriyle birlikte kalmaktadırlar. Sütten kesildikten sonra dişi ve erkek tay tavlalarına ayrılmaktadırlar. Aynı tavlanın tayları birbirinin ‘’eküri’’si olarak adlandırılmaktadır. Gezinti sahalarında ikişerli arkadaş grubu olarak dolaşmaktadırlar. Dişiler anne adayı olarak ayrılırken, erkekler at yarışçılarına ihale ile satılmaktadır. Hiçbir tay kır doğmamaktadır. Sonradan kırlaşmaktadır. Kırlık at sürülerinde istenmeyen bir durum olup, yozlaşma belirtisidir. Önlenmesi için damızlık aygır kadrosunun genişletilmesi zorunludur.
Atlar her şeyi anlama kabiliyetine sahiptirler. Sadece konuşma yetenekleri yoktur. İyi ve kötü niyetli insanları salgıladıkları hormonlardan anlamaktadırlar. İstemedikleri insanları sırtlarına almadıkları gibi, bineni de bir şekilde atmaktadırlar. Yarış tayları satılıncaya kadar sevgi ile yetiştirilmektedir. Eğitimleri satın alanlar tarafından yaptırılmaktadır. Aynı şekilde jokeylerin de at psikolojisi ile bütünleşecek şekilde eğitilmeleri zorunludur. Yarışı kazanacak ya da kaybedecek atın son düzlükte anlaşılması mümkündür. Mahmuzlama ve kırbaçlamaya kuyruk sallayarak itiraz eden atın, yarışı kazanmaya odaklanmadığı belli olmaktadır. Kazanan atın kırbaçlamaya itiraz etmeyen atlar arasından çıktığını tecrübeler göstermiştir. Yarışa odaklanan at, jokeyi sırtından düşse bile yarışmaya devam etmektedir.
Atçılığın TİGEM İşletmelerine oldukça önemli katkıları bulunmaktadır. Yetiştirilen taylar yarışlarda birincilik aldıkları takdirde, tayı yetiştiren işletmeye yetiştirici pirimi ödenmektedir. Genellikle yetiştirici pirimi alamayan İşletmelerin bilançoları zararla sonuçlanmaktadır. Son yıllarda Safkan Arap Atı yetiştiriciliği özel şahıslar arasında da yaygınlaşmıştır. Denetimsiz at yetiştiriciliği, Arap Atı saflığının korunmasını tehdit etmektedir. Paranın karıştığı her alanda bozulma görülmektedir. Özel şahısların atların koşu performansını artırmak için Arap Atlarına, İngiliz Atı kanı karıştırdıkları söylenmektedir. Bu durum genetik saflığın bozulması yönünden tehlikelidir. Diğer yandan ölen atların itlaf çukurlarına atılması gerekirken, orta yerde bırakılması salgın hastalık tehdidi oluşturmaktadır. Atların dizlerinde kilit bulunmaktadır. Ölen atlarda dizleri kilitlendiğinden, bacaklar dikleşmektedir. ‘’Nalları dikti’’ deyimi de buradan kaynaklanmaktadır.