Virus bahane edilerek insan ruhu yaşlanmışlığa inandırılıyor. Bunun aşısı da yoktur. Sakın kabullenmeyin!
Kadınlar saçlarını bıraktı beyazladı, erkekler sakalları salıverdi. Hareketler kısıtlandı, özensiz giyimler yaygınlaştı.
Kısacası görsellik yaşlandı. İnsan ilişkileri, arkadaşlık azaldı. Çocukların hayat enerjileri törpülendi.
Özellikle ve ısrarla 60-65 yaş üstüne yaşlı yaftası yapıştırıldı. Bu oyuna gelerek ruhumuzu da "yaşlıyıza" alıştırırsak artık bir ayağımız çukurda demektir.
Lütfen kendimize bu kötülüğü yapmayalım. Hayat ile bağlarımızı koparmayalım. Şayet teslim olursak, bir süre sonra virusdan değil belki ama başka hastalıklardan yatağa düşmek söz konusu olabilir.
Yaşamayı sevmeliyiz. Gençlik duygusunun bizi terk etmesine asla izin vermemeliyiz. Unutmayalım hedefi olmayanların hayat yolculuğuna devam etmeleri mümkün değildir.
Sabah erkenden kalkıp, penceremizi açalım. Derin nefes alıp mis gibi havayı içimize çekelim. Buz gibi suyla yüzümüzü yıkayalım, ve dimdik ayağımızı yere bastığımız için şükredelim.
Beyin neye inanırsa ona göre enerji üretir. Aslında iyi düşünelim iyi olsun sözü boş yere söylenmemiştir.
Yaşamın zorluklarına teslim olarak, bir canımız var başımıza belâ oldu diye düşünürsek, o can bize güvenmez. Bizi terketmeye çalışır.
Yaşam mücadelesi bisiklet pedalı çevirmek gibidir. Çevirmeyi bırakırsak düşeriz. Tüm dostlarıma sağlıklı, mutlu ve umutlu yaşamlar dilerim.
YORUMLAR