ÖRTÜLÜ ÖDENEK BÖYLE İŞLİYORDU
Reklam
Necdet TOPÇUOĞLU

Necdet TOPÇUOĞLU

ŞİMAL YILDIZI

ÖRTÜLÜ ÖDENEK BÖYLE İŞLİYORDU

04 Ağustos 2020 - 00:26

Bu gün haberleri izlerken örs de demir döven birini görünce, bir anım aklıma geldi. İlk Türk Devlet ve Toplulukları Dayanışma Kurultayı 21-23 Mart 1993 tarihinde Antalya’da yapılmıştı. Ben de o tarihlerde Devlet Bakanlığında Özel Kalem Müdürü olarak görev yapıyordum. Kurultayın organizasyonu için Başbakanlık Örtülü Ödeneğinden bir bankada benim hesabıma eski para ile 10 milyar TL yatırılmıştı. Harcamalar fatura karşılığı bu paradan ödenecekti. Benim adıma çek bastırılacağı söylenmişti.

 

Ancak çok deneyimli bir üstat o dönemde sayın bakanın danışmanıydı. Bana geldi, müdürüm sakın tek imzalı çeki kabul etme. Ayrıca Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu’nun saymanı çok deneyimlidir, harcamaların muhasebeleştirilmesi için onu görevlendirin diye tavsiyede bulundu. Aksi takdirde ciddi sıkıntılar yaşarsınız ve üzülürsünüz dedi. Ben de bu tavsiyeye uyarak saymanın Devlet Bakanlığında görevlendirilmesi için Başbakanlık Müsteşarlığından onay aldım. Banka çekinin de sayın bakan ile benim adıma çift imzalı basılmasını sağladım.

 

Kurultay geniş bir katılımla Antalya’da yapılmıştı. Hatta hatırlayanlar olur, rahmetli Erdal İnönü’de o kurultayda örs de demir dövmüş ve olumlu tepkiler almıştı. Söz konusu 10 milyar TL’nin haricinde bana 250 bin dolar daha para geldi. O parayı da kurye ile Antalya’ya gönderdim. Cep harçlığı olarak katılımcılara zarf içinde imza karşılığı dağıtılmıştı. Kurultay tamamlanıp fatura karşılığı ödemeler yapıldıktan sora 7,5 milyar TL’ye mal olduğu kesinleştirilmiş, sıra hesabın kapatılmasına kalmıştı. Ancak bütün ısrarlarımıza rağmen bu hesap kapatılamıyor para benim adıma açılan banka hesabında vadesiz olarak bekletiliyordu.

 

Bu arada bana Başbakanlık örtülü ödeneğinden 20 bin Dolar daha para verildi. Emekli bir Genelkurmay Başkanının hasta olduğu, ABD’ye tedavi için gideceği bu paranın kendisine verilmesi gerektiği söylendi. Ben de aldığım talimatı yerine getirdim. Komutanı ABD’ye uğurladık. İsmini merak edenlere ayrıca söylerim. Bazı isimlerin açıklanmaması hususundaki hassasiyetime anlayış gösterileceğini umuyorum.

 

Dönüşünde harcamalarını faturalandırmış, teşekkür mektubu ekinde bir devlet adamına yakışır bir şekilde zarf içinde bana teslim etmişti. Zarfı yanında açtım. Özel Kalem Müdürü olarak buna yetkiliydim. Paşam teslim aldım geçmiş olsun dedim. Kahvesini içtikten sonra gideceği yere resmi araç ile göndermeyi teklif ettim. Koruması ve aracı olduğunu söyledi ve teşekkür etti. Paşayı arabasına kadar uğurladım. Sonra odama gelince evrakı inceledim 12,500 dolar harcanmış, harcadığı her kuruşu belgelendirmiş, geri kalan 7,500 doları da iade etmişti. Çok duygulandım. Harcadım dese kim ne diyecekti ki.

 

Cumhurbaşkanı Sayın Turgut Özal vefat etmiş, Sayın Demirel’in köşke çıkma süreci başlamıştı. Sayın Tansu çiller DYP Genel Başkanı seçilmiş, Başbakan olarak Hükumeti kurmakla görevlendirilmişti. Yeni Hükumet kurulmadan her Özel Kalem müdürünün yaptığı gibi bende üzerimde bulunan hesapları kapatmak gibi bir görevim vardı. Bu arada Turban Genel Müdürlüğünden yine eski para ile 2.450.000 TL tutarında bir fatura geldi. Halbuki bizim hesaplarımız 7,5 milyar TL ile kapanmıştı. Biz onu muhasebeleştirme gayreti içindeydik. Halen o faturanın iş yapılmadığı halde kesildiğine inanıyorum. Zira Turban’ın bu organizasyonun hiçbir yerinde görevi yoktu.

 

Daha sonra örtülü ödenekten sorumlu Devlet Bakanının Özel Kalemini aradım. Üzerimde eski para ile 50 milyon TL ve 7,500 dolar para var onları iade etmek istiyorum dedim. Gittiğimde Genel Sekreter yerinde yoktu. Oradaki yetkiliye bırakıp, kendi kayıtlarımıza da teslim edildiğini işledim. Akşam saatlerinde Genel Sekreter gelince beni aradı. Müdürüm siz bu gün gelip örtülü ödenekten alınan paranın kalanını iade etmişsiniz dedi. Ben de doğru olduğunu söyledim. Müdürüm onları kayıtlarınızdan silin, örtülü ödenekten çıkış var geri dönüş yoktur. Siz bunu biliyor olmalısınız dedi.

 

Aslında bilmiyordum. Nasıl yani dedim. Müsteşar, siz ve ben bir araya geliriz, Müsteşar evraklarda mutabıkmıyız diye sorar, mutabık olursak evrakları imha eder, kağıt kıyma makinesine göndeririz dedi. O zaman anladım ki evrakı olmayan bir ödeneğin denetimi de söz konusu değildir. Nitekim bizden sonra da Sayın Çiller zamanında Parsadan adında bir zat tarafından örtülü ödenek 6 milyar TL dolandırılmıştı. Şimdiki sistemde zaten Başbakanlık kaldırılmıştır.

O yıllarda Hükumetler değişirken Devlet Bakanlıklarının bir kısım evrakları tutanak tutulup, SEKA’ya gönderiliyordu. Bendeki riskli evraklar olduğu için bütün evrakları bir tutanakla Cumhuriyet Arşivine teslim etmiştim. Bu sebeple o Bakanlıkların hizmet bakanlığına dönüştürülmesi konusunda verdiğimiz raporlar uzun yıllar sonra dikkate alındı ve Devlet Bakanlıkları kaldırıldı. Bunun çok iyi bir hizmet olduğunu düşünüyorum.

 

Daha sonra Sayın Çiller Hükumeti döneminde de 6 ay Özel Kalem Müdürü olarak çalışmaya devam ettim. Sonra ayrılarak Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulundaki görevime döndüm. Sonuç olarak, yapılmayan bir hizmet için devletin resmi kurumu Turban Genel müdürlüğü tarafından kesilen faturaya olan üzüntüm, üzerimdeki paraları Örtülü Ödenek Genel Sekreterliğine iade ettiğimde, örtülü ödenekten çıkış var dönüş yoktur cevabına olan şaşkınlığım, gerçek bir Devlet Adamı olan emekli Genelkurmay Başkanının yaptığı harcamaları kuruşuna kadar belgelendirmesi ve artan parayı devlete iade etmesi konusundaki hayranlığım bu gün bile devam etmektedir.

 

Birlikte görev yaptığım arkadaşlarım bu anıyı okuyacaklardır. İstedikleri eleştiri veya katkıyı yapabilirler. Yazılmalı ki, yeni nesiller devletteki işleyiş hakkında bilgi sahibi olsunlar.

Bu yazı 928 defa okunmuştur .