ON OCAK ZİRAAT MÜHENDİSLERİ GÜNÜ
Reklam
Necdet TOPÇUOĞLU

Necdet TOPÇUOĞLU

ŞİMAL YILDIZI

ON OCAK ZİRAAT MÜHENDİSLERİ GÜNÜ

10 Ocak 2022 - 15:00


Necdet Topçuoğlu
Ziraat Yüksek Mühendisi

Çalışma hayatına Ziraat Yüksek Mühendisi olarak başlayan bir yurttaş olarak bu gün ilk defa, mesleğim hakkında yazı yazacağım. Rahmetli Hocam Prof. Dr. Güngör Yavuzcan, ‘’üretimin eğitimini alanlar mühendistir’’ diyordu. Genel olarak mühendis, bilimin ışığında yeni ürünler otaya koyan, sosyal, teknik, ticari sorunlara çözüm üretmeye çalışan, analitik düşünme yeteneğine sahip eğitimli insanlardır. Mühendis kelimesi aslında Arapça kökenlidir. Arapça’da geometri bilen kişi anlamına gelen ‘’hendese’’ kelimesinden türemiştir. Mühendisin Latince’de karşılığı ise yaratmak anlamına gelen ingenuity’dir. Mühendisler eğitimleri gereği analitik düşünmektedirler. Bir sorunla karşılaştıklarında mutlaka onu parçalara ayırarak çözmeye çalışırlar, sonra sorunları çözülmüş parçaları bir araya getirmektedirler.

Ben üniversite eğitimine 1973 yılında Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi’nde başladım. Okulumuz 1933 yılında Almanlar tarafından kurulmuştur. Bu nedenle alınan eğitimde Alman eğitim sisteminin disiplin anlayışı etkisini sürdürmektedir. Kuşak olarak, çok değerli Hocalardan ders alma imkanı bulduk. Aslında bu mesleğin son şanslı öğrenci kuşağından olduğumuzu söylemek mümkündür. Daha sonraki yıllarda öğrenci sayısının sürekli artırılmasıyla eğitimin kalitesi bozulmuştur. Bizim dönemimizde Yüksek Matematik, Fizik, Kimya, Biyoloji derslerini Fen Fakültesinden alınıyordu. 3,5 yıl genel eğitim aldıktan sonra, öncelikle başarı durumuna göre bölümlere ayrılıyorduk. 1,5 yıl bölümlerde uzmanlık eğitimi aldıktan sonra, Ziraat Yüksek Mühendisi olarak mezun oluyorduk. Çoğumuz burslu okuduğumuz için iş bulmak diye bir sorunumuz yoktu.

Fakültemizde Bitki Koruma, Gıda Teknolojisi, Tarla Bitkileri, Kültürteknik, Toprak, Tarım makinaları, Süt teknolojisi, Zootekni, Tarım Ekonomisi, Bağ Bahçe Bitkileri, Peyzaj Mimarisi ve Ev Ekonomisi olmak üzere 12 bölüm bulunuyordu. Ben 1978 yılında Tarım Ekonomisi Bölümünden mezun oldum. Aslında Ziraat Mühendisliği veya Ziraat Yüksek Mühendisliği unvanları, toptancı bir adlandırmadır. Unvanlar mutlaka uzmanlık sahasına göre kullanılmalıdır. Örneğin ben Tarım Ekonomisti unvanımı kullanmalıyım. Gerçek anlamda Ziraat Yüksek Mühendisi olabilmek için, her birisi 1,5 yıl olan 12 bölümünde eğitimini almak gerekir. Bunun anlamı, alınan 3,5 yıl genel eğitimin üzerine 18 yıl daha eğitim almak demektir. Yaklaşık 21 yıl eğitim almadan gerçek anlamda ben Ziraat Yüksek Mühendisiyim demek mümkün değildir. İşte tarım böylesine geniş bir alandır.

Tarihimizde ziraat eğitimi, 10 Ocak 1846 tarihinde İstanbul, Yeşilköy de bulunan Ayamama Çiftliğinde, “Ziraat Mektebi” olarak kurulan, o zamanki adıyla ‘’Mekteb-i Zirai Şahane’’ nin kurulmasıyla başlamıştır. Türk Milli Eğitimi için, Köy Enstitüleri ne anlama geliyorsa, Türk Tarımı için de Ziraat mekteplerinin aynı anlama geldiğini söylemek mümkündür. İşte bu nedenle her yıl 10 Ocak günü, ’’Ziraat Mühendisleri Günü’’ olarak kutlanılmaktadır. Tarımsal üretim, gıda güvenliği yönünden tüm insanlığın beka sorunudur. Tarım ülkesi olan Türkiye de, Ziraat teknisyenleri, Ziraat Mühendisleri ve Çiftçilerimiz verimli topraklarımızı işleyerek 81 ilde tarladan sofraya kadar gıda zincirini sağlamaya çalışmışlardır. Ayrıca her yıl ülkemize gelen 30-40 milyon turist ile, halen ülkemizde bulunan 10 milyon göçmenin de gıda ihtiyacını karşılamaya çalışmaktadırlar.

Dünya da zengin veya fakir bütün ülkeler de Tarım ve Sağlık sektörlerinden vaz geçmek mümkün değildir. Ancak Türkiye de uygulanmakta olan ithalata dayalı politikalar sebebiyle tarım, bilerek ve isteyerek ihmal edilmiştir. Tarımsal üretim girdilerinin fiyatlarında dövize bağlı olarak, meydana gelen artışlar, girdi kullanımını imkansız hale getirmiştir. Bu durum, yakın gelecekte gıda krizi ve kıtlık olarak karşımıza çıkacaktır. Buğdayı ekmek olarak sofrada, sütü bardakta, eti köfte olarak tabakta, fındığı fıstığı çerez olarak masada görenler tarım politikasının kaderini tayin ederlerse, bu noktaya gelinmesine şaşırmamak gerekir. Tohumluğunu değirmene, damızlığını kasaba verecek kadar gaflet içine düşen bir milletin ekmeksiz ve etsiz kalması kader değildir. Türkiye de tarımın acilen yeniden yapılandırılması, görevlendirmelerde mesleki liyakate dikkat edilmesi zorunlu görülmektedir.

Diğer yandan kontrolsüz sanayileşme ile çevre kirlenmiş, atmosfere salınan sera gazları sebebiyle küresel ısınma meydana gelmiştir. Bozulan dengeler iklimi olumsuz yönde etkilemeye devam etmektedir. Son yıllarda özellikle Türkiye de su rejimi düzensizliklerinin meydana geldiği görülmektedir. Bütün bu olumsuzluklar, tarım ve hayvancılık üretimini, dolaylı olarak da gıda tedarikini tehdit etmektedir. Sektörün içinde bulunduğu yapısal, çevresel ve üretim sorunlarının yanında, meslektaşlarımızın da eğitim, istihdam ve ekonomik sorunları bulunmaktadır. Bu olumsuzluklar içinde bütün meslektaşlarımın ‘’10 Ocak Ziraat Mühendisleri Günü’’ nü kutlar, en içten saygı ve sevgilerimi sunarım.

Bu yazı 654 defa okunmuştur .