Eski Yugoslavya tipi etnik kökene dayalı federasyon, bir ülkenin yok olması için atılmış ilk adımdır. Rahmetli Süleyman Demirel bize federasyonu dayatıyorlar, aman sakın gelecek yıllarda böyle bir dayatmayı asla kabul etmeyin diyordu. Yugoslavya iç savaşı sırasında Zagrep ve Saraybosna’ya Türkiye’den gönderilen yardımların tesliminde görev almıştım. Ayrıca Cenevre’de yapılan toplantılara da zaman zaman katılmıştım. O yıllarda bir milletin nasıl acılar çektiğine gözyaşı dökerek şahit olmuştum.
Yakın tarihimizin en karanlık sayfalarından birini oluşturan Bosna Savaşı 1992-1995 yılları arasında sürmüştür. Bu savaşta bütün dünyanın gözü önünde adeta bir soykırım yaşanmıştır. Uluslararası Kızılhaç Örgütü verilerine göre Bosna Hersek’te 312.000 kişi hayatını kaybetmiştir. Bu kayıpların 200.000 kadarı Boşnak halkına aittir. Sırp caniler tarafından soykırıma tabi tutulan siviller toplu mezarlara gömülmüşlerdir. Bosna ve Kosova’daki katliamlarda öldürülen sivillerin gömüldüğü toplu mezarların yerleri bilinmemektedir.
Söylenenlere göre Sırplar, toplu mezarların bulunmaması için çok ustaca tedbirler almışlardı. Mezarlar hem derin kazılmış hem de üstü kapatıldıktan sonra çevrenin doğal bitki örtüsüne uygun olarak yeşillendirilmişti. Toplu mezarların bulunması için, uydu görüntüleri dahil, uygulanan hiçbir araştırma sonuç vermemiştir. Ancak bir süre sonra araştırma yapan uzman ekibin dikkatini bir şey çekmiştir. Mevcut coğrafyanın belli bölgelerinde kelebek nüfusunun dikkat çekici bir şekilde arttığı görülmüştür.
Bilim insanları kelebek artışı üzerinde araştırma yaparken, bu bölgedeki bitki örtüsünde de farklı bir zenginleşme olduğunu görmüşlerdir. Bunun nasıl olduğunu anlamak için yapılan araştırmalar sırasında, yer altında cesetler bulunmuştur. Söz konusu araştırmalar daha da derinleştirilmiş olup, toplu mezarlara ulaşılmıştır. Toplu mezarlar ile bölgedeki bitki örtüsü arasında bir bağlantının olduğu kesinleşmiştir.
Yapılan toprak ve bitki analizleri sonucunda, toplu mezarlara gömülen cesetler toprağa karıştıkça toprağın besleyici özelliğini artırdığı tespit edilmiştir. Bu durum, bölgede misk otu veya yavşan otu olarak bilinen bitkinin adeta fışkırmasına neden olmuştur. Mavi kelebekler bu bitki ile beslenmektedirler. Söz konusu bitkiye bağlı olarak mavi kelebek nüfusunda da patlama olmuştur. Bu çalışmaların sonucu basına yansıyınca, yakınlarını kaybeden halkın büyük ilgisini çekmiştir. Hiç olmazsa yakınlarının kemiklerine ulaşıp, ziyaret edebilecekleri bir mezarın olması için umutlar artmıştır.
Toplu mezarların araştırılması çalışmalarına bölge halkı da katılmış, Mavi Kelebekler sayesinde birçok toplu mezara ulaşılmıştır. Doğa bir denge üzerine kurulmuştur. Her şey birbirine bağlıdır, veya hiçbir şey birbirinden bağımsız değildir. Bir teoriye göre, Ekvatorda kanat çırpan bir kelebeğin oluşturacağı rüzgarın kutuplar da fırtına oluşturacağından söz edilmektedir. Bunun doğruluk derecesi henüz ispat edilmemiştir.
Ancak Bosna’da kanat çırpan mavi kelebekler toprak altında topluca yatanların çığlığı misali kanat çırpmaktadırlar. Toplu mezarların üstünde kanat çırpan Mavi kelebeklerin oluşturacağı rüzgar beynimizde fırtınaya dönüşmelidir. Dönüşmelidir ki bu vahşi soykırım unutulmamalıdır. Bu insanlık dramından ders alınmazsa tarih tekerrür eder.
General Ratko Mladiç komutasındaki Sırp Ordu güçleri, 1995 Yılında Srebrenitsa Kentinde 8,372 Boşnak’ı katletmiştir. Bu katliam insanlığın yüz karasıdır. Dünyanın süper güçleri bu katliamı adeta seyretmişlerdir. Uydulardan bir sineğin uçuşunu bile takip eden yüksek teknoloji, toplu mezarların yerini görmezlikten gelmiştir.
Birinci Dünya Savaşı sırasında, Doğu Anadolu Bölgesinde birçok yurttaşımız Ermeni katliamı sonucunda toplu mezarlara gömülmüşlerdir. Kim bilir belki Mavi Kelebekler bizim ülkemizdeki toplu mezarların üstünde de uçmuşlardır. Ancak bizim insanlarımız böyle bir duyarlılığı göstermemiştir. Her milletin yaşadığı dramlar farklıdır. Bunlardan ders almak için mutlaka bizim de yaşamamız gerekmez. Yaşanmışlıklardan ders alınmalıdır.
İnanç ve fikir ayrılıkları bizi bölmemelidir. Bölünürsek başkaları için kolay lokma oluruz. Bütünlüğümüzü korumalıyız. Birbirimizi zorla sevmek zorunda değiliz. Ancak ayakta kalmak için birbirimize sarılmak, birbirimize payanda olmak zorundayız. Toplu mezarlarımızın üstünde yavşan otu bitmesin, Mavi Kelebekler uçmasın istiyorsak, birbirimize sarılarak ayakta kalmayı başarmalıyız.