Necdet Topçuoğlu
Büyük bir kentin Belediye Başkanına suçlarla mücadeleyi nasıl başardığını sormuşlar. Bu soruya Belediye Başkanının cevabı, "Metruk bir bina düşünün. Binanın pencerelerinden birisinin camı kırılsa, o camı hemen tamir ettirmezseniz, çok kısa sürede, oradan geçen herkes bir taş atıp, binanın tüm pencere camlarını kırmaktadır. Ben ilk cam kırıldığında hemen tamir ettirdim. Bir elektrik direğinin dibine ya da bir binanın köşesine, bir torba çöp bırakılsa,
o çöpü hemen kaldırmazsanız, her geçen, çöpünü oraya bırakır ve çok kısa bir sürede dağlar gibi çöp birikir. Ben ilk konan çöp torbasını kaldırttım." Şeklinde olmuştur.
Bir sokağın suç bölgesine dönüşme süreci, önce tek bir pencere camının kırılmasıyla başlamaktadır. Çevreden tepki gelmez ve cam hemen yerine takılmazsa, oradan geçenler bölgede düzeni sağlayan bir otorite olmadığını düşünmektedir. Kırık cam insanlara “ne istersen yap çünkü kimse umursamıyor” sinyalini vermektedir. Daha sonra oradan geçenler diğer pencerelerin camlarını kırmaktadır. Böyle bir durum, daha büyük suçların artmasına, bir süre sonra bölge, polisin giremediği bir suç alanına dönüşmektedir. İşte bu nedenle büyük suçların önlenmesi için, küçük suçların işlenmesine fırsat verilmemelidir.
Uyuyan bir kediye, sen mışıl mışıl uyurken, bıyıklarının önünden minik bir fare geçerse ne yaparsın diye sormuşlar. Kedi derhal olmaz diye itiraz etmiş. Çevresindekiler, küçük bir farenin ne zararı olabilir, bırak geçsin diye ısrar etmişeler. Kedi gayet kararlı bir şekilde, ‘’ küçük farenin geçmesinden bir zarar olmaz ama, yol olur’’ diye cevap vermiş. Bir kereden bir şey olmaz denilmesinin ahlaksızlıkların artmasına sebep olduğu hepimizin malumudur. Anayasa bir defa delinse ne olur denilmesi hafife alındığı için, bugün anayasa yok sayılma noktasına geldiği halde, kimsenin kılı kıpırdamamaktadır.
Kurallardan taviz verilmesi, yeni taviz taleplerine sebep olmaktadır. Her yıl yapılmakta olan sınavlara saatinde yetişmek için nefes nefese koşan öğrencileri TV haberlerinde görmekteyiz. Bir dakika geç kalan öğrencinin sınava alınmadığını görünce, bizler ekran başında kızıyoruz. Vicdansızlık bu, çocuğun geleceği ile oynadılar diye görevlileri suçluyoruz. Halbuki görevliler doğru olanı yapmaktadır. Bir dakika geç kalan öğrenciye taviz verildiği takdirde, iki dakika geç kalan öğrenci de hak talep etmektedir. Bunun önüne geçmek mümkün değildir. Taviz talepleri uzayıp gitmektedir.
Büyük kentlerde küçük suçların peşinde koşan polisler için, kuş uçurtmuyorlar tabiri kullanılmaktadır. Yerleşim yerlerinin suç üretme merkezlerine dönüşmesinin önlenmesi için kurallardan taviz verilmemesi şarttır. Vergi kaçırmak suçtur. Bir vergi denetçisi için, vergi kaçağının bir lirası ile bin lirası arasında anlam olarak bir fark yoktur. Her ikisinde de uygulanacak işlem yasal olarak bellidir. Kamu malına zarar vermenin küçüğü veya büyüğü olmaz. Sadece uygulanacak ceza farklı olur. Sivrisinekler bataklıkta çoğalır. Sivrisinek mücadelesinde sinek avlamak çözüm değildir. Kesin çözüm bataklığın kurutulmasıdır. Suçlunun peşinden koşmak da sinek avlamak gibidir. Halbuki semtlerin suçlu üretme merkezi olmalarının önüne geçilmesi, bataklığın kurutulması kadar öneli bir çözümdür.
Kırık Pencere Teorisi" ABD'li suç psikoloğu Philip Zimbardo'nun 1969 yılında yaptığı bir deneyden ilham alınarak geliştirilmiştir.
Zimbardo, suç oranının yüksek olduğu, yoksul Bronx ve daha yüksek yaşam standardına sahip Palo Alto bölgelerine birer 1959 model otomobil bırakmıştır.
Araçlar plakasız ve kaputları aralıktır. Psikolog, olup bitenleri gizli kamerayla izlemiştir. Bronx'taki otomobil üç gün içinde baştan aşağıya yağmalandığı halde diğerine bir hafta boyunca kimsenin dokunmadığını görmüştür.
Ardından Zimbardo ile iki öğrencisi, sağlam kalan otomobilin yanına gidip çekiçle kelebek camını kırmışlar. Daha ilk darbe indirildiğinde çevredeki zengin beyazlar da olaya dahil olmuşlar. Birkaç dakika sonra o otomobil kullanılmaz hale gelmiş. Psikolog Philip Zimbardo, "İlk camın kırılmasına, ya da çevreyi kirleten ilk çöpe, ilk duvar yazısına izin vermemek gerekir. Aksi halde kötü gidişatı engelleyemeyiz." demiştir. Bilimsel deneylerden olayların çözümünde ve yorumlanmasında faydalanılması gerekli görülmektedir.
Geçmişte Anayasa’nın bir defa delinmesiyle bir şey olmaz denilmesi, durumu ben bu Anayasa Mahkemesi kararını tanımıyorum ve saygı da duymuyorum aşamasına getirmiştir. Yargıtay’ın ben Anayasa mahkemesini tanımıyorum demesine göz yumulursa, gün gelir bir ilk derece mahkemesi çıkar, ben de Yargıtay’ı tanımıyorum diyebilir. Bu nedenle ortaya çıkan uyuşmazlıklar, geciktirmeden, Anayasa ve yasalar çerçevesinde çözülmezse, Devlet yönetiminde anarşi meydana gelir ve sorun içinden çıkılmaz bir hal alır. Devleti yönetenlerin, Kırık Pencere Teorisinden ders almaları gerekli görülmektedir.
(17, Kasım, 2023-Ankara)
YORUMLAR