Necdet Topçuoğlu
Kur’ân-ı Kerîm’de eş kelimesi “zevc” ile ifade edilmektedir. Arapçada zevc kelimesi hem erkek için, hem de kadın için kullanılmaktadır. Bu kelimenin öyle muhteşem bir etimolojisi vardır ki, âdeta dilsel kökeni Kur’an’ın kadın ve erkeğe bakışını simgelemektedir.
Sözlüğe bakıldığında ise kelimenin cümle içerisinde kullanılmasına örnek olarak “zevcâ nalin”, yani “ayakkabının eşi, bir çift ayakkabının eşi” kelimelerinin yer aldığı görülmektedir. Erkekle kadın bir çift ayakkabının iki eşi gibidir. Biri, diğeri olmadan bütün değildir.
İşte evlilikteki farklılıkları böyle görüp değerlendirmek gerekir. Eşlerin farklılığı, biri diğerini tamamlayan farklılıklardır. Bu nedenle farklı düşünen ve davranan eşler birbirine düşmanca yaklaşmak yerine “bir bildiği vardır elbette” diyerek iyi niyetle ve güvenle yaklaşmalıdırlar.
Tartışmalara ve dargınlıklara yol açmamak için düşünmeden konuşulmamalıdır. Zira unutulmamalıdır ki, söz ağızdan çıkıncaya kadar bizim esirimizdir. Fakat ağızdan çıktıktan sonra biz sözün esiri oluruz. Güzel sözlerin esiri olmak için güzel sözler söylenmelidir. Eşler birbirleriyle konuşurken imalı sözler söylemekten kaçınmalıdır. Konuşmalar açık ve net olmalıdır.
Tartışılması gereken bir konu varsa mümkün mertebe dışarıya yansıtılmadan eşler arasında çözülmeye çalışılmalıdır. Tartışma konusunun dışına çıkılarak, geçmiş senelerde yaşanan tatsızlıkları tazeleyip, irdeleyip tekrar gündeme getirilmesi çözüm üretmek yerine, sorunu ve tartışmayı daha da büyütmektedir. Bu nedenle tartışılan konu ne ise onda kalınmalı ve geçmiş defterler açılmamalıdır.
Tartışma esnasında kullandığımız sözleri özenle seçmeli ve asla “Ne kadar beceriksizsin. İşte bak anlayışın sıfır.” gibi cümlelerle eşler birbirlerine saldırılarda bulunmamalıdır. Her aksiyon bir reaksiyola karşılık bulmaktadır.
Eğer sorun veyahut sorunlar bir aile için büyük bir yumak hâline gelmiş ve işin içinden çıkılamayacak durumda ise ve tek çıkış yolu boşanma olarak görünüyorsa bile mutlaka bu karara varmadan destek alınmalıdır. Nikâh hak olduğu gibi boşanma da haktır.
Boşanmanın da bir adabı ve usulü vardır. Düşmanlık yapılması, ailelerin birbirine kin ve nefret beslemesi, çocukların anne veyahut babaya karşı doldurulması ve fitne ateşinin körüklenerek düşmanlık yumağına dönüştürülmesi kesinlikle doğru değildir.
Kısaca toparlayacak olursak, şunu unutmamalıyız:
Ailelerde problemler oluşabilir. Çünkü her insan bir başka dünyadır ve farklılıkları vardır. Bu farklılıklar asgariye indiği sürece ailede huzur devam edecektir. İki kişiden birisi kavga etmek istemez ise kavga çıkmaz diye bir söz bulunmaktadır.
Kadın konusunda Arap Kültürü ile Kur'an aynı yaklaşım içinde değildir. Arap Kültürünü din zannedenlerin Kur'anı çok iyi incelemeleri gerekir. Kadınlar Siyasal İslamın kendilerine reva gördüğü dar kalıplar içine girmeye asla rıza göstermemelidir. Hayatın diğer yarısı olduklarının bilinci ile hareket etmelidirler. Dünya nüfusunun yarısı kadın, diğer yarısı da kadınların doğurduklarıdır.