Necdet Topçuoğlu
Anadolunun deĝişmez kaderi "sürekli olarak göç almasıdır". Bu coğrfya birçok medeniyete ev sahipliği yapmıştır.
1800'lü yıllarda başlayan bu göç hareketleri ile anadolunun birçok güzellikleri de yok olup gitmiştir.
Göç hareketlerinin arkasında önceleri İngiltere, sonraları ise Almanya ve ABD'nin parmaĝı olmuştur..
Osmanlının yıkılışının ardında da bu göçlerin büyük etkisinin olduğunu söylemek mümkündür.
Balkan savaşından sonra anadoluya ilk göçler başlamıştır. O gõç edenler içinde bulunan ingiliz ve Alman işbirlikçileri, yıllardır kardeşçe yaşayan Türk ve Ermenileri birbirine karşı kışkırtmışlardır. Bunun en iyi örneĝi 1895 ve 1905 yıllarında Malatya'da merkezi bazarın yakılmasıdır. Çoĝunu ermenilerin oluşturduĝu esnaf(%90) hedef alınmış ve Anadolu da Türk Ermeni düşmanlıĝının temelleri atılmıştır.
Ermenilerden boşalan yerlere yerleştirilen ingiliz uşaklıĝı yapan göçmenler bu defa kürtleri hedef almış, Şeyh Sait gibi insanları Türklere karşı örgütleyip Türk-Kürt ayrımının meşalesini yakmıştır.
Ancak bunlarla da kalınmamış Türkün en zayıf yerinden vurmak isteyen ABD Afganistan'ı yıkmak için "Asya vakfı" nı kurmuş, Talibanın kuruluşunu hazırlamıştır (1978). Türkiye de o pastadan nasibini Fettullah Gülen ile almıştır.
İngiltere ise Exeter'de "kũrt enstitüsünü" kurarak şu anda PKK'nın liderlerinden Cemil Bayık gibileri eĝitmiş, Aynı dönemde Abdullah Gül, Fehmi Koru ve Hulisi Akar da Exeter'de okumuşlardır. Bunların hiç birisi rastlantı değildir. Bu kişilerin eğitimlerinin Pro. Dr. Nevzat Yalçıntaş tarafından organize edildiği bilinmektedir.
Exeter neden önemlidir, onu da belirtmek gerekirse eğitim sisteminde "böl ve yönet" politikasını esas alan dünyada tek üniversitedir.
Türkiyeyi Türk-Ermeni,Türk-Kürt ayrımı ile yıkamayacaklarını gören bu misyoner odakları Alevi-Sünni çatısmasını istemektedirler. Gerçi o istekleri için ilk adım 1972 yılında atılmış, Sünni ülkücülere Alevi ülkücü Ali Balsever'i öldürterek denemişler başarılı olamamışlardır.
Şimdi yine 200 yıl önceki proje ile ülkemize oyun oynamak istiyorlar. BOP çerçevesinde, Exeter destekli bu politika halen yürütülmektedir.
Son on yılda Türkiye 5 milyondan fazla göç almıştır. O göçmenlerin çoğu vatanı için savaşmaktan kaçan ve çaresizliklerinin verdiĝi güç ile birer canlı bomba durumundadırlar.
Türklük olgusu ise devleti yönetenler tarafından yavaş yavaş yok edilmektedir. Ne yazık ki, MHP'nin de buna destek verdiğini söylemek mümkündür. Gelen göçler ve ülkenin güzelliklerine yapılan ihanet artık gözlerden kaçmamaktadır.
Her şeye rağmen umutsuz olmamak gerekir.
Yıllardır Atatürk'ün ismini anmaktan korkan iktidar ve diyanet 30 aĝustosta çark etmiştir. Onlar da biliyor ki bu Millet her türlü zorbalıĝa katlansa da "Atatürk İlkelerinden" vazgeçmeyecektir.
Yanlıştan dönmek için henüz geç deĝildir.
Bu Millet en zor günlerinde birlik olmasını bilmektedir. Ancak hainin içimizden olması ve seslerinin Vatanın gerçek sahiplerinden yüksek çıkması bizi aldatmamalıdır.
Yunanı Ege Denizine döken bu yüce Millet, bir avuç göçmeni de kovmasını bilecektir. Sessizliği çaresizliğinden değildir. Sorunun devleti yönetenler tarafından çözülmesini beklemektedir. Türk Milleti bu eğitilmiş milis gruplarının efendileri tarafından gönderilmiş gizli bir istila ordusu olduğunun farkındadır.
Devleti yönetenlerinde iş işten geçmeden tehlikenin farkına varmaları beklenmektedir. Varılmaması sonucu değiştirmez ama, Milletimiz sonuca biraz daha ağır bedeller ödeyerek ulaşmak zorunda kalır. Bize düşen sudan sebeplerle ayrışmamaktır. Safları sıklaştırmak ve bu son Türk Yurdunu canımız pahasına korumaktır.
(5, Eylül, 2021-Ordu)
YORUMLAR