HOŞAFIN YAĞI
Reklam
Necdet TOPÇUOĞLU

Necdet TOPÇUOĞLU

ŞİMAL YILDIZI

HOŞAFIN YAĞI

28 Aralık 2021 - 19:41


 
Necdet Topçuoğlu
 
Bazı deyimler dilimize yerleşmiştir. Çoğumuz bu deyimlerin nereden geldiğini bilmeyiz. Ancak araştırıldığı zaman bu deyimlerin ilginç hikayelerine ulaşılmaktadır. Dil bir kültürün ifadesidir. Kültür değerlerimiz incelendiğinde hayatımızda ders alınacak yaşanmışlıklar gün ışığına çıkmaktadır. Bu deyimlerden birisi de ‘’hoşafın yağı’ deyimidir. Şimdi nereden kaynaklandığına bir bakalım.
 
Yeniçeri Ocağı, Osmanlı Ordusunun çok önemli bir kuvvet yapılanmasıdır. Ancak her kuvvet kurallar çerçevesinde yönetilemez ise, kontrolden çıkmaktadır. Yeniçeri Ocağı da başlangıçta çok faydalı hizmetler görmesine rağmen, zamanla disiplinden kopmuşlardır. Ordu içinde isyanlar çıkararak sorun olmaya başlamışlardır. Günün birinde Yeniçeriler her zaman olduğu gibi bir isyan çıkarmışlardır.  Buna Osmanlı Ordusu içinde ‘’kazan kaldırmak’’ denilmektedir. Durum hakkında Padişah’a haber verilmiştir.
 
 
Padişah, '’Gidip bakın bakalım neymiş bu kez dertleri'' diyor. Emri alan görevliler, Yeniçeri Ocağına girip, Başçeri ile konuşuyorlar. Başçeri diyor ki, ''Yemeklerimiz kötüleşti. Artık eskisi gibi bize değer verilmiyor, yemeklerimizin malzemesi eksik, devlet bu kadar fakirmiki, hoşafımızın yağını kesti? '' diye yakınıyor. Görevliler Başçerinin bu şikayetini aynen Padişaha iletiyorlar. Derhal Yeniçerilere yemek yapan aşçıbaşı çağrılıyor. Padişah, ''Siz ülke için savaşan, topraklarımızı genişletip koruyan Yeniçerileri nasıl beslemezsiniz, hoşaflarının yağını nasıl kesersiniz, bre kâfirler!'' diye aşçıbaşını azarlıyor.
 
 
Aşçıbaşı; '' Aman padişahım, ne dersiniz? Hoşafta yağ olmaz. Çeriler kazan kaldırmak istemiş, bahane üretmişler'' der. Ancak, Padişah ikna olmaz. Durumu derinlemesine incelettirir. Önce yeniçerilere yemek yapan aşçının emekli olduğu anlaşılmıştır. Yaşlı aşçı evden apar topar getirilip mutfakta görevlendirilmiştir. “Yap şunlara bir hoşaf!” diye emir verilmiştir. Yeni aşçılar da öğrenmek için etrafına toplanmışlardır. Yaşlı aşçı yemekleri yaparken herkes dikkatlice izlemektedir.
 
 
Yaşlı aşçı kepçeyle önce pilavı, sonra aynı kepçeyle hoşafı koymuştur. Pilav kepçesindeki yağ hoşafa karışmıştır. Sonra aşçı aynı kazanda hoşaf yapmış, pilavın yağı hoşafın üstünde iyice yayılmıştır. İşte Yeniçeriler hoşaf üzerinde gezinen bu yağa alışmışlardır. Yemek pişirme ve servis yapma sistemi değişince sanmışlar ki, mutfağın masraflarını azaltmak için aşçılar emir almışlar ve hoşafın yağını kestiler diye düşünmüşlerdir. İsyan etmek anlamına gelen ‘’kazan kaldırmak’’ deyimi de buradan gelmektedir.
 
 
Şeyh Edebali, ‘’Düşüncelerine dikkat et sözlerin olur. Sözlerine dikkat et, davranışın olur.  Davranışına dikkat et, alışkanlıkların olur. Alışkanlıklarına dikkat et, günahların olur. Günahlarına dikkat et, sonun olur’’ demiştir. Bu söylemler öylesine tecrübelerden sonra gelişmiştir ki, günümüzde ders alınacak noktaya ulaşmıştır. Her sistemin bir işleyişi vardır. Geçmiş sistemin alışkanlıklarını yeni sistemde aramak, hoşafın yağını bahane ederek, kazan kaldırmak, bir yeniçeri geleneğidir.
 
 
Eleştiri çok önemli bir söylemdir. Yapıcı olduğu takdirde bize hatalarımızı görme ve yanlıştan dönme imkanı sağlamaktadır. Eleştiri mutlaka bilgiye dayanmalıdır. Hoşafın yağı bahane edilerek eleştiri yapılmamalıdır. Siyaset arenasındaki konuşmalara bakıyoruz, her kafadan bir ses geliyor. Arkasında ne var, ne yok diye incelediğimiz zaman hoşafın yağı karşımıza çıkmaktadır. Hoşaf da yağ olmaz. Herkes kullandığı kaşığa ve pişirdiği kazana dikkat etmelidir.
 
 

 
 

Bu yazı 519 defa okunmuştur .