HER SONUÇ YENİ BİR BAŞLANGIÇTIR

Necdet Topçuoğlu

Siyaset bir an değil, süreçtir. Kaybettiğiniz anda üzülmek doğaldır. Ancak süreç dediğimiz zaman dilimi, her şeyin çaresidir. Seçim sonuçlarını herkes kendi bakış açısından değerlendirir ve haklı olduğuna inanabilir. Aslında taraf olmadan gerçek boyutlarıyla değerlendirmek bizi doğruları bulmaya götürür. Her şeyden önce sonucu ithal oylar belirlemiştir. Bundan sonraki seçimlerde de ihtiyaç duydukları kadar yabancı oy devşirmeye devam edeceklerdir. Bu projenin temelinde Anadolu’nun Türk’süzleştirilmesi yatmaktadır. Üzücü olan bu girişimin Türk kökenliler tarafından desteklenmesidir. Bundan sonraki çalışmalarda ithal oylar sorunu daha ayrıntılı çalışılmalıdır. Kirli hedef, Türkiye’nin parçalanmasından bir Arap devletçiği çıkarabilmektir.

Türkiye seçmeninin sosyolojik yapısı dikkate alındığında, yaklaşık %70 civarında milliyetçi, muhafazakar sağ siyasal seçmen olduğu görülmektedir. Böyle bir tabloda Sosyal Demokrat aday gösterip, oy beklemek gerçekçi değildir. Bay Kemal bir oyun kurmuş, büyük risk alarak bunu denemiş, fakat başarılı olamamıştır. Altılı masadan İyi Partinin itirazına rağmen aday gösterilmiştir. Adaylığına onay veren partiler, inandıkları için değil, partisel çıkarlarını ön planda tuttukları için evet demişlerdir. Bu da listelerdeki aday dağılımından anlaşılmaktadır. Nihayet seçim sonucunda hatırı sayılır oy katkıları olmadığı halde 40 civarında milletvekili almışlardır. Bu durum Meclis aritmatiğini Anayasa değişikliği bakımından risk altına sokmuştur. Buna sebep olanların gece uykularının kaçması gerektiğini düşünüyorum.

Cumhur İttifakı, Seçim Kanununda yaptığı değişiklik ile, önce Meclis çoğunluğunu almayı, Cumhurbaşkanlığı seçimini ise ikinci tura bıraktırmayı planlamıştır. Buna karşılık Millet İttifakı bütün uyarılarımıza rağmen, yaptıkları ittifak içi hatalar sebebiyle Meclis çoğunluğunu almamayı, Cumhurbaşkanlığı seçimini ise ilk turda kazanmayı hedeflemiştir. Bu kurgu da, Cumhur İttifakı süreci planladığı gibi sonuçlandırmıştır. Muharrem İnce ve Sinan Oğan oy desteği verilerek aday gösterilmiş, kampanya boyunca piyon olarak kullanılmışlar, sonra birisi kirli kaset kumpası ile saf dışı edilmiş, diğeri de bünyeye alınmıştır. Seçim bir kurgu, bilişim dilinde bir algoritmadır. Neyi istemişlerse onu elde etmişlerdir. Bazıları bu sonucu operasyon olarak değerlendirmektedir. Haksız da değillerdir.

Birde adil olmayan seçimin analizini yapalım. Miting meydanlarını gören çok sayıda dostum, hocam galiba bu defa olacak gibi dediler. Ben bu kalabalıklar sizi yanıltmasın, arka planda küçük menfaatlerin kilitlendiği bir bağlantılar zinciri var dedim. Her köyde en az 15-20 kişi Almancı dediğimiz, yurt dışında çalışan veya emekli yurttaşımız vardır. Bunların tamamına yakını AKP ve Erdoğan için çalışmışlardır. Döviz kurlarındaki fırlama, farklı bir sosyoekonomik kitle yaratmıştır. Bu yurttaşlarımız organize olarak kendi köylerindeki ihtiyaç sahiplerinin küçük taleplerini karşılayarak oylarını Cumhur İttifakına yönlendirmişlerdir. Mersedes taksilerle sandığa yaşlı seçmenler taşınmıştır. Zaten Bay Kemal’in bir süre seçimi önde götürmesi, kırsal oylar veri olarak girilince geri düşmesi bundandır. Konuştuğum arkadaşlar bilirler, beklediğim gibi olmuştur.

Bu seçim, Cumhurbaşkanlığı Hükumet sisteminin yerleşmesini sağlamıştır. Muhalefet kazanılacak seçimi kaybetmiştir. Kim ne derse desin, partisel çıkarlar ve kişisel egolar seçimin kaybedilmesinde rol oynamıştır. Böylesine esnek, gevşek seçim ittifakları ile parti devletinde yönetimin seçim yolu ile değiştirilmesi mümkün değildir. Şimdi herkes özeleştirisini yaparak üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmelidir. Toplum artık yeni yüzleri görmek istemektedir. Sağ seçmenden sol adaya oy geçişkenliğinin yeterli olmadığı görülmüştür. Ülke lehine fedakarlık yapılmak isteniyorsa sol seçmenden merkez sağ adaya oy geçişkenliği denenmeli ve adaylar buna göre tespit edilmelidir. Bunu defalarca söyledik ama anlatamadık. Yapmazlarsa, bu karar iyi karar, gidelim şama kadar tekerlemesini söylemeye devam ederler.

Bu gün bazı arkadaşlarımla konuştum. Bay Kemal’e oy vermediklerini söylediler. Sebebini sordum, milli değerler ve hassasiyetler nedeniyle dediler. Sözün tamamı deliye söylenir. Demekki birçok seçmen inançlar konusunda kendisini aşamamıştır. Zaten Erdoğan çalışmalarımız, ‘ru ba ru’ yani yüz yüze görüşmelerle sürecek demiştir. Bu çalışma modelinde sürekli mezhep vurgusu ön plana çıkarılmıştır. Bunu ben yaşayarak gördüm ve ikna konusunda başarılı olamadım. Her ne kadar ben karşı olsam da, bu gerçeği görmezden gelmemiz mümkün değildir. Siyasette samimiyet ve vefa yoktur. Süslü sözlerin arkasında hep menfaatler saklıdır. Bu seçimde de demokratik vaatler değil, paranın gücü galip gelmiştir. Bundan sonra da böyle olmaya devam edecektir. Bedava hamallık devrinin bittiğini herkes anlamaya başlamıştır.

Şimdi sonuç olarak Meclis de oluşan tabloya bakalım. Meclise giren partilerden sadece MHP lideri Bahçeli partisinin başındadır. Diğer bütün parti liderleri Meclis dışında kalmışlardır. Liderler bunu bile öngörememişlerdir. Bu da bize, Meclis’deki kilit partinin MHP olacağını göstermektedir. Yani Bahçeli’nin izin vermediği hiçbir düzenlemenin Meclis’den geçmesi mümkün değildir. Yeni dönem siyasetinde Milliyetçilik yükselen paradigma olarak öne çıkmıştır. Toparlanması için lider arayışının süreceği anlaşılmaktadır. ‘Merkez Sağ’ da, ‘Demokratik Merkez’ ekseninde yeni bir teşkilatlanma mümkündür. Cumhurbaşkanlığı Hükumet sisteminde restorasyon sözü verilmişti, şayet yapılırsa bir daha Parlamenter Sistem söz konusu bile olamaz. Şimdilik seçim sonuçlarının şoku sürmektedir, gelişmeleri beklemek zorundayız.

(29, Mayıs, 2023-Ankara)