Necdet Topçuoğlu
Sayın Kılıçdaroğlu’nun başörtüsü konusunu yeniden Türkiye’nin gündemine taşıması sebebiyle, AK Parti tarafından hazırlanan Anayasa değişiklik teklifi, TBMM’ye sevk edilmiştir. Teklife destek sağlamak amacıyla AK Parti heyetleri Mecliste grupları bulunan Siyasi partilere destek talep etme ziyaretlerine çıkmışlardır. Bu ziyaretler içinde AK Parti heyetinin HDP’ye yapmış olduğu ziyaret çok tartışılmaktadır. Yapılan eleştirilerden herkesin ayrıştığı ve taraf oldukları anlaşılmaktadır.
Tarafsız bir gözle bakıldığında AK Partinin göstermiş olduğu tavır siyaseten doğrudur. Siyaset sonuç alma sanatıdır. Son derece büyük bir özgüvenle, muhalefetin yapmaktan korktuğunu yapmıştır. Esasen HDP’nin göstermiş olduğu tavır siyaseten yanlıştır. Randevu talep edildiğinde, siz bize terörist ithamında bulundunuz. Hatta Anayasa Mahkemesinde kapatma davası açtırttınız. Yaptığınız ithamları kamuoyu önünde geri almadan, haksız yere tutuklu bulunan Genel Başkanımız Selahattin Demirtaş’ın tutukluluğu kaldırılmadan size randevu vermemiz söz konusu değildir diyememişlerdir. HDP siyaset üretmekte kısır bir parti olduğunu ortaya koymuştur.
Bu tartışma bazı partilere çok önemli fırsatlar sunmuştur. Bunların başında MHP gelmektedir. MHP, Mahir Ünal vakasında göstermiş olduğu tavrı, AK Partinin HDP ile görüşmesi konusunda da gösterebilse oylarını hatırı sayılır biçimde artırabilir. Çünkü AK Parti ile MHP’nin tabanları arasında oy geçişkenliği oldukça elastiktir. MHP bu fırsatı değerlendirmediği takdirde sert eleştirilerden nasibini alacaktır. HDP’ye kapatma davasının açılmasında MHP’nin ısrarlı talebi olmuştur. Söz konusu ziyaret MHP’nin HDP’ye yaptığı ithamları boşa çıkarma potansiyeli taşımaktadır.
Altılı Masa partilerine gelince siyaset üretme konusunda yetersiz kalmışlardır. Başarının sırrı kararlı ve cesur olmaktadır. Onlar HDP ile görüşme cesaret ve kararlılığını gösterememişler, bu avantajı AK partiye kaptırmışlardır. Konuya el alem ne der endişesi ile yaklaşmaktadırlar. Altılı Masanın korkaklığı HDP’yi ve buna bağlı olarak muhafazakar Kürt oylarını AK Partinin kucağına itecektir. Ayrıca HDP’yi ziyaret eden AK Parti Heyetinde Adalet Bakanı Sayın Bekir Bozdağ’ın bulunmasını doğru okumak gerekir. Sayın Bozdağ aynı zamanda Kürt kökenlidir. Diğer yandan hukuki konularda uzlaşma talebi çağrısı olarak da değerlendirilebilir. Heyette bulunması tesadüf değildir.
HDP ile görüşme ve destek isteme talebi, AK Partinin iktidarda kalma uğruna yapamayacağı hiçbir şeyin olmadığını göstermektedir. Perde gerisinde İmralı ile anlaşmaya varıldığı kokusu da alınmaktadır. Burada Selahattin Demirtaş’ın satışa gelme ihtimali yüksek görünmektedir. Anayasa teklifine HDP’nin talepleri de konulursa teklifin Referanduma götürülmesi ihtimali bulunmaktadır. Zaten AK Parti seçimleri Referandumla birlikte yapmak istemektedir. Bunu görmemek için kör, anlamamak için beyin özürlü olmak gerekir. Bunlar senaryomu, yoksa olması muhtemel alternatifler mi bunu zaman gösterecektir.
Hiçbir siyasi partinin önce Milletim ve Vatanım derdinin olmadığı anlaşılmaktadır. Her parti kendi başının derdine düşmüş görünmektedir. Başlatılan bu tartışmada AK Parti ve Altılı Masa HDP üzerinden ipi germeye çalışırlarsa buradan HDP karlı çıkacaktır. Siyasetin sahte yüzü ekranlar önünde yapılmaktadır. Geçek yüzü, ise perde gerisindeki pazarlıklarla yürütülmektedir. Bütün esnek gevşek, kararsız, tutarsız davranışlar seçim sonrası işbirliği imkanlarına yöneliktir. Ödün dağıtma imkanları AK Partinin elindedir. Daha henüz neleri vereceğini açıklamamıştır. Zaten bıçak sırtı giden oy oranlarını lehine çevirmek için iktidarın elinde çok çeşitli enstrümanlar bulunmaktadır.
Halk muhalefette iktidarı devralacak istek ve cesareti göremediği için bir heyecan duymamaktadır. Seçime az bir süre kalmasına rağmen ne heyecan yaratacak bir aday, ne de sorunları çözecek iddialı bir program ortaya konulamamıştır. Seçmenin adaya ve söylemlere alışması zaman almaktadır. Ortaya çıkacak adayın en az Sayın Erdoğan kadar iddialı ve cevval olması zorunludur. Pasif ve güçlü halk desteğine sahip olmayan aday ile seçim kazanılması mümkün değildir. Ayrıca sorunları ekonomik olarak görmek ve bunun üzerinden sonuca gitmeye çalışmak çok yanıltıcı olacaktır. Türkiye de seçmen çoğunluğu seçimlere ideolojik olarak bakmaktadır. Bu nedenle oy yüzdeleri arasında kitlesel bir değişiklik görülmemektedir. Muhalefetin halen bunu anlamamış olması büyük talihsizliktir.
(05, Kasım, 2022-Ordu)
Aktif