EĞİTİM SİSTEMİNDE KÜLTÜR OLUŞTURMAK
Reklam
Necdet TOPÇUOĞLU

Necdet TOPÇUOĞLU

ŞİMAL YILDIZI

EĞİTİM SİSTEMİNDE KÜLTÜR OLUŞTURMAK

15 Temmuz 2020 - 00:03

Özellikle okumuş yazmış insanlar arasında ‘’Kültür’’ kelimesi çok kullanılmaktadır. Nedir kültür diye sorulduğunda, doğru dürüst insanın beynini ikna edebilecek bir cevap almak mümkün değildir. Bu konuda yazılmış kitaplar okunduğunda ise yine kısa ve öz bir tanımlama bulunmamaktadır. Bir konuyu anlatabilmemiz için önce bizim net bir şekilde anlamamız gerekmektedir. İşte bu yazımda ‘’Kültür’’ denilince ne anladığımı paylaşmak istiyorum.
 
Benin anladığım manada Kültür; İnsan yaşamının artan bir kalitede sürdürülebilmesi için oluşturulan değerlerin, koşullar değişinceye kadar süreklilik göstermesidir. Bu tanımlamanın altını şu özdeyişle doldurmak mümkündür. ‘’Suyun taşı delmesi gücünden değil, sürekliliğindendir.’’ Sürekliliği olmayan, hatta sürekli değişen değerlerin kültür oluşturması mümkün değildir.
 
Tarım uzmanları doğada bulunan bir bitkiyi, üzerinde gerekli incelemeleri yaptıktan sonra kültür altına alırlar. Bu ifadeden şunu anlamamız gerekir. Uzmanlar, insan yaşamı için gerekli olan bir bitkinin önemini keşfetmişler, bu bitkinin özelliklerini sürekli geliştirerek, tarımsal üretime kazandırmayı hedeflemişlerdir. Mesela çay bitkisi, Zihni Derin tarafından tohum olarak Rusya’dan getirilmiş ve kültür altına alınmıştır. Aradan geçen uzun yıllardan sonra geliştirilerek, tarımsal üretimde bir kültür değeri haline gelmiştir. Özellikle Rize çiftçileri için çay tarımı bir kültürdür. Bu örneği her ürün için çoğaltmamız mümkündür.
 
Türkiye’de öğrenci ve mesleklere eleman seçimi için yapılan ‘’sınav’’ bir kültürdür. Ancak sürekli değiştiği için ‘’sınav sistemi’’ bir kültür olamamıştır. Cumhuriyetin ilk yıllarında Köy Enstitülerine öğrenciler sınavla alınıp, yatılı olarak okutulurlardı. İlk Okul mezunları arasında yapılan seçme sınavında en zeki öğrenciler bu okullara alındıkları için, eski öğretmenlerin kalitesi asla tartışılamazdı. Uzun yıllar uygulanan bu sınav sistemi bir kültür oluşturmuştu.
 
Daha sonraki yıllarda yapılan Üniversite Seçme Sınavlarında en yüksek puanları alan öğrenciler, başta Tıp Fakülteleri olmak üzere, ODTÜ ve İTÜ gibi üniversiteleri tercih ettiklerinden, Türk hekimleri ve mühendislerinin mesleki kaliteleri yüksektir. Harp Okulları özel sınav ile öğrenci aldıklarından, Türk subaylarının kalitesi asla tartışılmamıştır. Sınav sisteminde sürekliliğin yakalandığı yıllarda kültür oluşmuş ve kalite yakalanmıştır. Ancak gelinen noktada sistem bozulmuş, kültür değerleri alt üst olmuştur.
 
Dikkat edilirse son yıllarda eğitim ve sınav sistemi sürekli değişmektedir. Eskiden ders kitaplarını bizden sonrakiler de kullansınlar diye temiz tutardık. Eğitimde ve sınav sisteminde bir devamlılık vardı. Bu bir kültürdü. Bu kültürü yok ederek, liyakatli eleman yetiştirilmesini daha eğitim safhasında engellediler. Türkiye yeniden eğitim sisteminde ve sınav sisteminde kaliteyi yakalamayı amaçlayan kültür değerlerini oluşturmalıdır.
 
1988 yılında İngiltere’de Reading Üniversitesi’nde olduğum dönemde Oxford ve Cambridge Üniversitelerine bir gezi düzenlenmişti. Bir gece öncesinde heyecandan gözüme uyku girmemişti. Oxford, Camridge ve Reading Times Nehri boyunca sıralanmış, özellikle spor alanında rekabet halinde olan üniversitelerdir. Ayrıntılara girmek istemiyorum, ancak muhteşem bir gezi olmuştu.
 
Gezinin Oxford bölümünde gezi koordinatörüne, Oxford burası mı diye sormuştum. Şaşkınlığımı anlamış olacak ki, evet burası gördüğünüz gibi muhteşem binaları yok. ‘’Ancak burada muhteşem olan, tarih boyunca kalitenin bozulmasına izin verilmeyen ve bir kültür değeri olan eğitim sistemidir’’ demişti. Bir anda bizim muhteşem binaları olan, ama eğitim kalitesi yönünden dünya üniversiteleri ile rekabet etmesi mümkün olmayan üniversitelerimiz gözümün önüne geldi. Demek ki eğitimde başarılı olmanın yolu, sistemde kalitenin bozulmasına izin vermeden, sürekliliği olan bir kültür değeri haline getirilmesidir.
 
ABD’de Harward, Fransa’da Sorbon, İngiltere’de Oxford, Çin’de Şangay, Japonya’da Tokyo, Rusya’da Bilimler Akademisi gibi üniversiteler, eğitim sisteminde kalitenin değişmesine izin vermeyen kültür değerleri sayesinde dünya sıralamasında ön sıralarda yer almaktadırlar.
Eğitim bir bütündür, başlangıcından sonuna kadar birbirini tamamlayan bir sistematik bütünlük içinde değerlendirilmelidir. Eğitimi, sınavı ve sınav sistemini başarıyı ölçen ve liyakati hedefleyen bir kültür değeri haline getirmeden, dünya ile rekabet edebilme imkanını yakalamak mümkün değildir. Türkiye hiç zaman kaybetmeden bilimsel gelişmelerin ışığında bir an önce eğitim sorununu toptan ele alarak çözmelidir. Aksi takdirde ileriki yıllarda yeni kuşakların iş bulabilmeleri dahi mümkün olmayacaktır.
 
 
 
 

Bu yazı 1076 defa okunmuştur .