Necdet Topçuoğlu
1983-1988 yılları arasında TBMM'de "Tarım Orman Ve Köyişleri Bakanlığı’nın "Parlamento İle İlişkiler Müşavirliği’’ni yürütmüştüm. Beş yıl boyunca haftada üç gün (Salı, Çarşamba, Perşembe) bürokrat locasından Meclisin çalışmalarını takip etmiştim. Çok aktif ve yoğun bir çalışma programımız vardı. Saat 15:00 de meclis açılır, başkanlığın sunuşları okunur, sonra gündem dışı konuşmalar yapılır, daha sonra gündeme geçilerek, sözlü soruların cevaplanmasına geçilirdi. Ben de Sayın Bakan için hazırladığım konuşma metinlerini yanımda bulundurur, sırası gelince önüne koyardım. Hazırladığım konuşma metinlerinin her hafta güncellenmesi gerekiyordu.
Bunların cevaplandırılması iktidar muhalefet arasında taktik savaşlarına neden oluyordu. Bu soruların sayısı 400-500 arasında bir sayıya kadar yükseliyordu. Danışma Kurulunda Hükumetten gelen acil bir talep yoksa Kanun görüşmelerine geçilmez, oturum, Meclisi yöneten başkan vekilince bir sonraki oturumun tarihi belirtilerek kapatılırdı. Bu taktik savaşları nedeniyle Meclisin hiçbir iş yapmadan aylarca zaman harcadığı görülüyordu. Bunu görüp de üzülmemek elde değildi.
Bir gün bürokrat locasında otururken başkanlık divanının arkasındaki yazı gözüme takıldı. "Hakimiyet Kayıtsız Şartsız Milletindir" diyordu. Uygulamalara bakıldığında düşündüm ki, bu sadece sözde bir ifadedir. Öz de nasıl olduğuna bakalım. "Hakimiyet Kayıtsız Şartsız Hükumetindir" gibi görünüyordu. Meclis kendi iradesiyle ne denetim yapabiliyor, nede yasa çıkarabiliyordu. Çıkarılacak yasaları bürokratlar hazırlıyor, komisyonlardan değiştirilmeden geçiyor ve Genel Kurulda onaylanarak yasalaşıyordu.
Burada anlatmak istediğim, var olduğunu sandığımız, kuvvetler ayrılığı yoktu. Yürütme yasamayı kuşatmış adeta nefes aldırmıyordu. İşte o dönemin Meclisi iktidar ile muhalefetin taktik savaşları sonucunda kendisini yedi bitirdi. Sıradan bir vatandaş oturumları izlediğinde bizim hayal ettiğimiz meclis bu olmamalı diyordu. Bu günlerde eski sisteme döneceğiz diyenler, bu anlattığım sisteme dönmek istiyorlarsa, doğru yapmadıklarını belirtmek isterim.
Kurtuluş Savaşı yıllarındaki ruhunu kaybetmiş olan Meclis istediği için bu günlere gelindi. Siyasi çıkarlarını Milli İradenin üstünde tutan Milletvekillerinin oyları ile Meclis iradesini tek adam rejimine terk etmiştir. Bir kurum kendi yolunu belirleyemez ise başka kurumların belirlediği yoldan gitmek zorunda kalır. İşte o yolun ulaştığı nokta bu gün gelinen noktadır. Bu işin iktidarı muhalefeti olmaz. Muhalefet Milletvekilleri de oylamalarda bulunarak, oylama sonuçlarına meşruluk kazandırmışlardır. Eski yeni konusunu tartışırken bu gerçekler ışığında yapılan hataları dikkate almak zorunludur.
Gelecek Partisi ve Deva Partilerini kuranlar Meclis iradesinin tek adam rejimine devredilmesi sürecinde bu işin içindeydiler. O zaman mani olacak çabaları göstermiş olsalardı belki mani olma imkanları olurdu. Şimdi yapılanın yanlış olduğunu savunmaktadırlar. İttifaklar netleşmiş olmalarına rağmen bu partilerin durumlarını netleştirmemiş olmaları kendilerine olan güvenin sınırlı kalmasına neden olmaktadır. İktidarın çizdiği meşruiyet sınırları içinde siyaset yapmaya razı olanların muhalefet yapmaları inandırıcı değildir.
Altı muhalefet partisi temsilcileri bir süredir ortak toplantılar yapmaktadırlar. Henüz Kamu Oyuna yansıyan alınmış bir karar yoktur. Bu o kadar uzatılacak bir konu değildir. Yapılan nafile turları seçmene umut vermemektedir. Salı günleri yapılan grup toplantılarında camdan okunan nutuklar da çözüm vaat etmemektedir. Her parti kendi politikalarını savunmanın gayreti içindedir. Militan bir iktidar bloku karşısında, kararlılık gösteremeyen muhalefetin sonuç alması kuşku ile karşılanmaktadır.
Muhalefet partileri bir an önce ortak tavır belirlemek zorundadırlar. Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili seçimlerinde nasıl davranacaklarını ortaya koymak zorundadırlar. Muhalefet bütünlük içinde güven vermediği için, iktidarın yaptığı hatalar sert tahribatlara yol açmaktadır. Ortaya konulmuş herhangi bir taslak metin olmadığı için üzerinde tartışma yapılamamaktadır. Bunun dışında yazılan kişisel makalelerin bir öne mi yoktur. Halen Güçlendirilmiş Parlamenter Sistemden ne anladıklarını görebilmiş değiliz. Ortak taslak metnin Kamu Oyunun tartışmasına açılmasını bekliyoruz.
Diğer yandan piyasalardaki olumsuz gelişmeler sebebiyle halkın sokaklara çıkması teşvik edilmektedir. Bu kesin bir tuzaktır. Halkımızın izin alınmış parti mitingleri dışında kalabalıklardan uzak durması gerekmektedir. Tahrik edilen öfke patlamaları kontrol edilmediği takdirde, Türkiye’nin bir daha seçim görememesine sebep olabilir. Türkiye dışarıdan gelenlerle yolgeçen hanına dönmüştür. Çıkacak olayları kimlerin yöneteceği beli değildir. Bu nedenle sakin, kararlı ve soğukkanlı bir şekilde seçimleri beklemeliyiz. Oyuna gelen ve tuzaklara düşenler, bundan fayda bekleyenlerin maşası olmaktan kurtulamazlar.