Belediye seçimleri, şimdiki adıyla Mahalli İdareler Seçimleri denilince benim aklıma doğduğum ilçe olan Ulubey’deki eski Belediye Başkanlığı seçimleri gelmektedir. Kısıtlı imkanlara rağmen heyecanı yüksek seçimler olurdu. Taraflar asla birbirine saygısızlık yapmazlardı.
Benim ortaokul öğrencisi olduğum altmışlı yıllarda Ulubey’in efsane bir Belediye Başkanı vardı. Rahmetli Bilal KALAY, kendisi CHP’liydi. Hakkında biraz bilgi vermek istiyorum. Orta boylu, şişman ve sert görünümlü kocaman yüreği olan lider yaradılışlı bir insandı. O sert görünümünün arkasında pamuk gibi yumuşak bir kişiliği vardı. Hatırladığım kadarıyla ondan hem korkar hem de onu çok severdik. Halkın düğününde oynayacak, cenazesinde ağlayacak kadar halkın içinde ve yanındaydı.
Okur yazar denilecek kadar bir tahsili olduğunu hatırlıyorum. Yazılarını büyük harflerle yazardı. Ancak Hayat Üniversitesini başarıyla bitirmiş bir tecrübe abidesiydi. Beni çok sevdiğini, fikirlerimi dinlemekten büyük zevk aldığını hatırlıyorum. Lisede ve üniversitede öğrenciyken ne zaman Ulubey’e gitsem, orada olduğumu haber alır ve beni çağırtırdı. Tahsile büyük önem verir ve yeni fikir ve düşünceleri dinlemekten büyük keyif alırdı. Kendisini en son Ankara’da İsmet İnönü’nün cenazesinde gördüm. Beni kaldığı Ulus’taki Gönç Palas Oteli’ne davet etti ve bu onunla son sohbetimiz oldu.
Yine o yılların bir başka Belediye Başkanı vardı. CHP’li Bilal KALAY’dan başkanlığı devralmıştı. Mithat TORUN, o da rakibi gibi Ulubey’in Karakoca Mahallesi’nde ikamet ediyordu. Hakkında kime bir soru sorsanız, alacağınız cevap bellidir. Rahmetli çok beyefendi bir insandı derler. Mithat TORUN belediye başkanlığına bağımsız olarak adaylığını koymuş ve ezici bir çoğunlukla başkanlığı Bilal KALAY’dan devralmıştı. İşte o yıllar efendiliğin, adam gibi adam olmanın, dürüstlüğün pirim yaptığı yıllardı.
Seçim günü akşamını çok iyi hatırlıyorum. Sonuçları Mithat TORUN evinde, Bilal KALAY ise başkanlık makamında bekliyordu. Yanında koyu bir Adalet Partili olarak bilinen kardeşi Yaşar KALAY bulunuyordu. Sonuçlar belli olup, seçimi Mithat TORUN kazanınca Yaşar KALAY hemen akrabasının ekmek fırınından Mithat TORUN’u aramış ve tebrik etmiştir. O tebrik konuşması halen kulaklarımdadır. “Arkadaş tebrik ederim, hayırlı olsun, Allah utandırmasın, halkımız bu sefer hizmet görevini sana vermeyi uygun görmüştür. Ulubey için yapacağın her güzel işte yanında, her olumsuz işte de karşında oluruz, tekrar tebrik ederim hayırlı akşamlar kardeşim, demiştir.”
İşte demokrasi budur. Şimdi hepsi rahmetli oldular. O demokrat Yaşar KALAY’ ve eski belediye başkanlarımızı minnet ve şükranla anıyorum. Rahmetli Mithat TORUN seçim kazanmış olmanın sevincini yaşayamayacak kadar nazik, kibar ve efendi bir insandı. Ulubey Belediye’sinin şimdiki hizmet binası Bilal KALAY tarafından yaptırılmıştır. Bana her konuşmasında şu binayı yaptırdım içinde doya doya başkanlık yapmak nasip olmadı derdi. Ancak halkın kararına da son derece saygı duyardı.
Hatırladığım kadarıyla o zamanki seçimlerin bir tadı, bir heyecanı vardı. Çünkü o seçimlerde halk vardı. İçinde halkın olmadığı, hatta halkın dışlandığı, sadece oy makinesi olarak görüldüğü seçimlerin tadı ve heyecanı olur mu? 12 Eylül 1980 müdahalesi ile başlayan halkın dışlanmışlığı maalesef halen devam etmektedir. Seçim sistemi, tekrar halkı içine alan bir sistem haline gelirse işte o zaman demokrasiden söz etmemiz mümkün olacaktır.
Daha sonra Ulubey’e birçok Belediye Başkanı gelip geçmiştir. Hepsine yaptığı hizmetlerden dolayı Ulubey’li olarak teşekkürü bir borç biliyorum. Doğduğum ilçe olmasına rağmen son yıllarda Ulubey’in sosyolojik tabanını yakından inceleme imkanım olmamıştı. Ancak emekli olduktan sonra eski dostlarımla biraz daha fazla görüşme imkanım oldu. Eski yıllar ile kıyasladığım zaman çok büyük değişikliklerin olduğunu gördüm. Söz konusu değişikliklerin sebeplerini inceleyerek daha sonra yazmak istiyorum.