Necdet Topçuoğlu
Dünyanın en iyi eğitim sistemlerinden birine sahip olan Finlandiya’da özel okul yoktur. Öğrenciler günde 4 saat ders yapmaktadırlar. Küçük çocuklar oynayarak öğrenmekte, sınav yapılmamakta, ileri sınıflarda yapılsa bile, sonuçları öğrencilere bildirilmemektedir. Öğretmenlerin tamamı mastır diplomalı, en dezavantajlı çocuğu bile en iyi seviyeye getirecek kadar donanımlıdırlar. Bu ülkede eğitimde fırsat eşitliği, temel prensip olarak benimsenmiştir.
Okullarda öğrenciler koridorlarda çorapla dolaşmaktadırlar. Öğrenciler okula gelir gelmez montları ve pabuçlarını çıkarmaktadırlar. Bu durum dışarıdan kar çamur taşınmasını önlediği gibi, çocukların kendilerini ev ortamında hissetmelerini sağlamaktadır. Ortama alıştıkları için soğuktan şikayetçi olmadıkları görülmektedir. Hava karlı bile olsa, her yaş grubundan öğrenciler ayrıma tabi tutulmadan günde bir saat dışarı çıkma iznine sahiptirler. Çocukların enerjilerini açık havada harcamaları önemli görülmektedir.
Her öğrenci evine en yakın okula gitme imkanına sahip olduğu için servise ihtiyaç duyulmamaktadır. Hava erken kararmasına rağmen sokaklar güvenli olduğu için çocuklar okula bisikletleriyle gidip gelmektedirler. Öğrenciler okulda ihtiyaç duydukları süre kadar kalma hakkına sahiptirler. Her öğrencinin erken yaşta sorumluluk almasına özen gösterilmektedir. Kişilik gelişimleri ön planda tutulmaktadır. Beyaz Zambaklar Ülkesindeki eğitim sisteminin en önemli özelliklerinden birisi, özel eğitime ihtiyaç duyan fiziksel ve zihinsel engelli öğrenciler ile öğrenme güçlüğü çekenlerin diğer çocuklarla aynı okullarda okumalarıdır.
Özürlü ve sağlıklı çocuklar aynı sosyal ortam içinde yetiştirilmektedir. Böylece toplumda meydana gelmesi olası sosyal farklılıkların önüne geçilmektedir. Öğrencilerin sakatlık durumlarına göre gerekli olan eğitim araç ve gereçleri eksiksiz temin edilmektedir. Her sakatlık çeşidine uygun eğitim verecek öğretmen yetiştirilmekte ve ihtiyaca göre okullara tahsis edilmektedir. Eğitimde korku değil özgürlük öne çıkmaktadır. “Yapma” demek yerine farklı fikirleri ifade etmeleri için öğrenciler cesaretlendirilmektedir. Bazı çocukların daha rahat oturmaları için plates topunu seçmelerine, dersin akışını bozmamak kaydıyla sınıf içinde diledikleri gibi dolaşabilmelerine izin verilmektedir.
Tüm eğitim hizmetlerinde olduğu gibi, öğrencilerin öğle yemekleri de devlet tarafından karşılanmaktadır. Öğrenci ve öğretmenler aynı yemekhanede yemek yemektedirler. Öğrencilere yemeklerini israf etmemeleri titizlikle öğretilmektedir. Yemek bedellerinin ülkenin vergilerinden karşılandığı anlatılarak bilinç seviyeleri yükseltilmektedir. Her çocuk ne kadar yemek yiyeceğine kendisi karar vermektedir. Öğle yemeğinde süt içmek Finlandiya'da çok yaygındır. Okullarda kantin bulunmamaktadır. Koridorlarda ise su içebilecekleri uygun yerler bulunmaktadır.
Her derslikte standart olarak öğrencilerin boylarına uygun lavabolar bulunmaktadır. Ocak, fırın ve bulaşık makinesi bulunmakta olup, nasıl kullanılacağı temel eğitim olarak verilmektedir. Öğrencilere basit yiyecekleri pişirmeleri öğretilerek, ev ekonomisi hakkında bilgi edinmeleri sağlanmaktadır. Temel eğitim döneminde, hayatta bir insan için gerekli olan her türlü el becerisi kazandırılmaktadır.
Daha önceki yıllarda kız öğrenciler ev ekonomisi, erkek öğrenciler marangoz atölyesinde çalışırken bu ayrımı ortadan kaldırılmıştır. Yeni uygulanan sistemde kızlardan çok iyi marangoz yetiştiği görülmüştür. Buna karşılık erkekler de kurabiye pişirmektedirler. Atölyelerde testereler, bıçaklar, tornavida gibi keskin uçlu tamir aletlerinin kazaya sebebiyet vermeyecek şekilde kullanılmaları titizlikle öğretilmektedir. İstatistikler kaza oranlarının çok düşük olduğunu göstermektedir.
Dünyanın birçok ülkesinde olduğu gibi Beyaz Zambaklar Ülkesinde de ailelerden izin alınmadan çocukların fotoğrafını çekmek mümkün değildir. Bu nedenle okul fotoğraflarında çocuk resmi görülmemektedir. Eğitimciler özellikle anaokulu ziyaretlerinde fotoğraf çekilmemesi, çocuklarla sözlü ve fiziksel temas kurulmaması için uyarılarda bulunmaktadırlar. Bazı okullarda ise fotoğraf çekimine yüzlerin görünmemesi şartıyla izin verilmektedir. Burada Türkiye ile Finlandiya arasında kültürel bir fark olduğu ortaya görülmektedir. Okulların çevrelerini sınırlayan bahçe duvarları yoktur. Öğrenciler kendi sorumluluklarını alacak şekilde yetiştirilmektedir. Dersleri bitince bisikletlerine binip evlerine gitmektedirler.
Aslında bu anlatılanların bizim ülkemizde uygulanması zor değildir. Önemli olan sistemi benimsemek ve planlı bir şekilde uygulamaya başlamaktır. Bu konuda öncelikle eğiticilerin eğitilmesi zorunludur. Dönüşümün bu şekilde başlatılması mümkündür. Eğiticilerin çocuk psikolojisi, pedegoji, iletişim ve davranış bilimleri konusunda bilgili olmaları zorunludur. Çocuklar küçük yaşlarda şekillenirken onları korku ve bakı altında tutmamak gerekir. Öğrenciler toplumun kıskacı ile eğitim sistemi arasında sıkışıp kalmamalıdır. Sağlıklı bir toplum oluşturulması, eğitimli bireylerin yetiştirilmesine bağlı bulunmaktadır.