Necdet Topçuoğlu
Rahmetli dedem Kazım Topçuoğlu Ordu-Ulubey Fındıklı Köyünden, Çatallı Mahallesine içgüveysi olarak gelmiştir. Babaannemin babası ve üç erkek kardeşi savaşta şehit olunca, Topçuoğlu kızı Zekiye Ana üç kızıyla dul kalmıştır. Bu sebeple, başımızda bir erkek bulunsun diye kardeşinin büyük oğlu Kazım Dedemi damat olarak yanına almıştır. Zekiye Ananın kocası Mehmet Yılmaz ve üç oğlu şehit olunca, Zekiye Ananın üzüntüden aklını kaybettiği söylenmektedir. Çevrede ona ‘’Deli Kadın’’ derlerdi. Küçüktüm ama ben onu hatırlıyorum. Topçuoğlu kızı olduğu için biz ona Topçu Ana derdik. Kardeşime şehit Mehmet dedemizin adı verilmiştir. Halen onlardan kalan miras üzerinde kardeşim soyumuzu ve geleneklerimizi sürdürmektedir.
Dedemin üç oğlu iki kızı dünyaya gelmiştir. Kızlarından birisinin çocuk yaşta sıtmadan öldüğü söylenmektedir. Eşini ve çocuklarını kayınvalidesi olan halasına bırakarak, Trabzon’a askere gitmiştir. Dört yıl hiç izine gelmeden askerlik yaptığını anlatırdı. Askerden döndükten sonra erkek çocuklarını okula gönderdiği halde halamı okula göndermemiştir. Çocuklarının en büyüğü babam Abdurrahman Topçuoğlu’dur. Tarihi belgelerde atalarımızın Akpınar’daki tekke ve zaviyelerde mollalık yaptıkları yazmaktadır. O dönemin devamı olarak Karadeniz bölgesinde hoca olarak isim yapmış Abdurrahman Efendi dedemiz vardı. Babama o hocanın adının verildiği ifade edilmektedir.
İlçemiz Ulubey’in o yıllarda Nahiye olduğu bilinmektedir. Nahiyenin ileri gelenlerinden Başöğretmen Rahmetli Celal Zafer Bey çocukların eğitimine çok önem veriyormuş. Babam Abdurrahman İlkokulu bitirince, Celal Zafer Bey dedemi çağırmış, senin oğlan okulu bitirdi, başarılı bir çocuk, bunu yatılı öğretmen okuluna gönderelim demiş. Dedem de nasıl uygun görürseniz diyerek eve dönmüş. Eve gelince önce durumu babaanneme anlatmış. Sonra babamı çağırıp ona söylemişler. Babam itiraz etmiş, ben okumak istemiyorum, sen bana 10 baş koyun al, ben koyunculuk yapmak istiyorum demiş. Ne yaptılarsa ikna edememişler. Öyle fakirlik varmış ki, koyun alacak para bulamamışlar. Dedem öz dayısı olan Ahmet Pamukçuoğlu’ndan, kuzularını alıp, koyunları geri vermek üzere 10 baş gebe koyun almış. Böylece ailemizin koyunculuk faaliyeti başlamıştır.
Daha sonra amcam Ali Topçuoğlu İlkokulu bitirmiş. Bu defa Celal Zafer Bey dedemi çağırıp, hiç olmazsa Ali’yi yatılı öğretmen okuluna gönderelim demiş. Ancak amcamın yaşının tutmadığı ortaya çıkmış. Baş Öğretmen Celal Zafer Bey, Kazım sen çocukların ikisini de nüfus cüzdanları ile al bana getir demiş. Celal Bey, babamın nüfus cüzdanını amcama, amcamın nüfus cüzdanını da babama vererek değiştirmiş. Kayıtlara göre, babamın Abdurrahman olan adı Ali, amcamın da Ali olan adı Abdurrahman olmuştur. Amcam Kastamonu Göl Köy Enstitüsünden mezun olarak öğretme olmuştur. Babam adı ile birlikte İlkokul diploma hakkını da kaybetmiştir. Daha sonra Gece Bekçiliğine girmek için İlkokul diploması gerekli olduğundan, dışarıdan sınava girerek yeniden diplomasına kavuşmuştur.
Yıllar su gibi akıp geçmişti. Ben İlkokula öğretmen olan amcamın yanında başladım. Hani derler ya ‘’bir insanın en büyük şansı, hayata iyi bir öğretmenle başlamasıdır’’ diye, işte benim şansımda böyle başladı. Liseyi bitirinceye kadar beni kendi çocukları gibi yetiştirdiler. Aslında üç çocukları olmasına rağmen onlar beni de dahil ederek, dört çocuğumuz var demişlerdir. Babam zamanla koyunculuğu bıraktı. Ulubey’e gelen içme suyu isale hattında amele olarak çalıştı. Eski Belediye Başkanlarından Rahmetli Mithat Torun’un fırınında işçi olarak çalıştı. Gece Bekçisi olduktan sonra düzenli bir işe sahip olabilmişti. Okumadığına çok pişman olduğu için, benim ve kardeşimin okumasını çok istiyordu.
Ben liseyi bitirdikten sonra mali sorunlar yeniden başlamıştı. Trabzon Fatih Eğitim Enstitüsü’nün Matematik Bölümünü kazandığım halde, Fizik dersinden kaldığım için mezun olamamıştım. Hiç beklemediğimiz anda babama İş ve İşçi Bulma Kurumundan, yurt dışında çalışmak üzere davet mektubu gelmişti. Sevinmiştik ama önünde çok engeller vardı. Sağlık kontrolünden geçmesi gerekiyordu. Dişlerini yaptırmasını istediler, borçlanarak dişlerini yaptırdı. Yaş sınırına gelmişti, gerçek nüfus cüzdanı olsaydı gidemeyecekti. Celal zafer Beyin değiştirdiği nüfus cüzdanı bu defa babamın önünü açmıştı. Kaderin neleri getireceğini bilmek mümkün değildir. Yıllar önce amcam, babamın nüfus cüzdanı ile öğretmen oldu. Yıllar sonra babam, amcamın nüfus cüzdanı ile Almanya’da işçi olma imkanı yakalamıştır.
Babam 1971 yılında, O zamanki adıyla Batı Almanya’nın Münih Şehrine işçi olarak gitti. Yaklaşık 27 yıl çalıştı. Döndüğünde ağır iş koşulları nedeniyle sağlığını kaybetmişti. Almanya kazandırdığı kadar, ailemizden çok şey götürdü. Çok zor geçen yaşam mücadelesi sonucunda 26 Şubat 2020 tarihinde hayata veda etti. Rahmetli babam ile ayrı dünyaların insanlarıydık. Doğru bulmadığım fikirlerine evet demediğim için anlaşamazdık. Asla saygısızlığımız olmamıştır. Ancak yaşam biçimimizden karşılıklı olarak ödün vermedik. Söz konusu ilkeler olunca pişmanlık söz konusu değildir. Bu gün sevgili Komutanım Bülent Aksoy, Ulubey Dönem Gazetesindeki köşesinde yazdığı makale de, babamın adını Abdurrahman olarak yazınca bazı dostlarımız arayıp gerçeği öğrenmek istediler. Babamızın adı nüfus kaydına göre Ali, ama biz onu hep Abdurrahman olarak bildik. Bu vesile ile babama Allah’tan rahmet, amcama sağlıklı ömürler dilerim.