ATEŞLE OYNAMAYIN
Reklam
Necdet TOPÇUOĞLU

Necdet TOPÇUOĞLU

ŞİMAL YILDIZI

ATEŞLE OYNAMAYIN

22 Şubat 2022 - 00:08


 
Necdet Topçuoğlu
 
Dikkatler 6 siyasi partinin 28 Şubat tarihinde Ankara Bilkent Otelde yapacakları protokol tanıtım ve imza törenine yönelmiştir. Bu toplantı Türkiye de rejimin geleceği açısından bir dönüm noktası olabilir. Bu sebeple sorumluluk üstlenen siyasi partilerin hata yapmaktan özenle kaçınmaları gerekmektedir. Siyasi parti kurmaylarının uzun süredir üzerinde çalıştıkları ve Genel Başkanlar tarafından gözden geçirilen protokol metninden dışarıya yansıyanlara bakılırsa, seçim sonrasında yapacakları konularda uzlaşmış oldukları anlaşılmaktadır. Halbuki öncelik, iki aşamalı seçimin nasıl kazanılacağı konusunda olmalıdır. Her şeyden önce 6 siyasi parti yöneticilerinin ortak metin üzerinde uzlaşmaları, seçmenlerin de bu metin üzerinde uzlaşacakları anlamına gelmemelidir. Bu konuda seçmenin takdiri her türlü kararın üstündedir.
 
Seçmen davranışlarını belirleyen kriterler çok farklıdır. Farklı siyasi parti seçmenlerinin farklı sosyolojileri, inançları, fikirleri ve tercihleri vardır. Bunların toptancı bir yaklaşımla yönlendirilebileceğini düşünmek yanlıştır. Partilerin seçmenlerine öncelikle bunun bir seçim değil rejim meselesi olduğuna inandırmaları gerekmektedir. Bu anlayış başarıldığı takdirde Cumhurbaşkanlığı seçiminde adayın ismi çok belirleyici olmayabilir. Çünkü oylanan adaylar değil, Cumhurbaşkanlığı hükumet rejimi ile Parlamenter rejim olacaktır. Seçmen sosyolojisi ve eğitim seviyesi dikkate alındığında bunun başarılması kolay değildir. O zaman adayın kimliği seçimin kazanılmasında belirleyici olacaktır. Bu durumda 6 siyasi partinin belirleyeceği adayın özellikleri, 6 siyasi partinin ortalamasını temsil etmelidir. Tek bir siyasi partiyi temsil eden adayın hedeflenen oyu alması mümkün görülmemektedir.
 
Milletvekili ve iki adaylı Cumhurbaşkanlığı seçiminde seçmenin eğilimi, Milletvekili seçimi için kendi partisini, Cumhurbaşkanlığı seçimi için ise kendisine yakın adayı tercih etmek yönündedir. Özellikle sağ siyasal seçmen bu konuda oldukça katıdır. Şartlar ne olursa olsun tercihini kolay kolay değiştirmez. Yapılan anketlerde kararsızların oy oranı %30’a dayanmasına rağmen, başka partiye gitmemektedir. Seçim kazanma kurgusu İktidar Blokunun kaybetmesi üzerine değil, muhalefetin kazanması üzerine kurulmalıdır. Maalesef bu konu da halen bir başarı elde edilememiştir. Seçimin ne zaman yapılacağını Seçim Kanunu belirleyecektir diye düşünüyorum. Kanun, Mart 2022 tarihinde çıkarılırsa, baskın seçim söz konusu olabilir. Yeni Seçim Kanunu ile seçime gidilmeyecekse Kanun neden çıkarılsın. Bunun dışında seçim zamanından geç bile yapılabilir. Hatta ben kazanamayacakları seçimi hiç yapmayacaklarını düşünenlerdenim.
 
Çıkarılması düşünülen Seçim Kanununun, anti demokratik ve tuzaklarla dolu bir Kanun olacağını öngörüyorum. Dar bölge sistemi, seçim çevrelerinin İktidar Blokunun menfaati yönünde birleştirilmesi, barajın %7’ye indirilmesi, ittifak içindeki partiler için baraj konulması, seçim güvenliği, seçimin usul ve esasları konularında olumsuz düzenlemelerin yapılması beklenmektedir. Bu durum 6 siyasi parti arasında varılan uzlaşmanın gözden geçirilmesine neden olabilir. İttifak içi partiler için konulacak olan baraj, oy oranı düşük olan partilerin adaylarını, baraj sorunu olmayan partilerin listelerinden göstermelerine neden olacaktır. Bu durumda partiler arasında aday belirlenmesi konusunda sıkıntılar yaşanması mümkündür. Uzlaşmalar beklenmeyen adayların seçim potasına girmesine neden olabilecektir.
 
Muhalefetin Cumhurbaşkanı adayı, 6 siyasi parti Genel Başkanlarının dışında olacaksa, bu adayın da uzlaşma protokolünün altına imza koyması zorunludur. Parlamenter rejime dönülmesi için öncelikle Cumhurbaşkanlığının alınması, ardından Mecliste en az 360’ın üzerinde Milletvekili sayısına ulaşılması gerekli görülmektedir. Hatta Anayasa değişikliğinin referandumsuz halledilebilmesi için 400 milletvekili çıkarılması gereklidir. Parlamenter rejime geçildikten sonra, yeniden seçime gidilip gidilmeyeceği konusunda uzlaşmaya varılmalıdır. Muhalefet sürekli sorunları dile getirmekte ve bunu siyaset yapma metodu olarak benimsemektedir. Halbuki seçmen sorunların nasıl çözüleceği yolunda açıklamalar beklemektedir. İkna edici açıklamalar gelmediği için kararsızlar yeni partilere yönelmemektedir. Muhalefet bu açmazı mutlaka çözmelidir.
 
İktidar Blokunun elinde mevcut tabloyu lehine çevirmek için birçok imkanı bulunmaktadır. Geniş kapsamlı bir af çıkarılması, EYT’liler sorununun çözülmesi, 3600 ek göstergenin çıkarılması, HDP’nin kapatılması bunlardan ilk akla gelenlerdir. Ayrıca seçimlerin ertelenmesi, OHAL şartlarında seçim yapılması ve Hilafet ilanı gibi imkansız sayılan hamleler, kaybetmeyi istemeyen iktidar sahipleri tarafından yapılabilir. Diğer yandan ülkede bulunan 10 milyona yakın mültecinin seçimlerde nasıl kullanılacağı bilinmemektedir. Bu konuda büyük bir sessizlik söz konusudur. Yüksek Seçim Kurulunun geçmişteki uygulamaları dikkate alındığında, bu defa hangi hukuksuzluklara neden olacağı bilinmemektedir. Bunların karşısında muhalefetin güçlü ve karalı bir mücadele vermesi zorunlu görülmektedir. Aksi takdirde bütün olumsuzluklara rağmen seçim sanıldığı gibi çantada keklik değildir.
 

 

Bu yazı 354 defa okunmuştur .