Necdet Topçuoğlu
Alman halkı, Birinci Dünya Savaşı ve Büyük Buhranın ardından mevcut sistemden ümidini kestiği için, seçimlerde Nazi Partisi’ni seçmiştir. Hitler daha önce ayaklanma teşebbüsünde bulunmuş ve bundan hüküm giymiş bir kişiydi. Ayrıca her fırsatta demokrasiye inanmadığını söylemesine rağmen mevcut sistem onun da diğerleri gibi seçimlere katılmasına izin vermiştir. Bu hata aslında mevcut sistemin topuğuna kurşun sıkması anlamına gelmektedir. Türk Halkının da 2003 yılında o dönemin beceriksizlerinden bıktığı için, nasıl bir seçim yaptığı hatırlayan her yurttaşın malumudur.
Hitler iktidara geldikten birkaç ay sonra bulduğu ilk fırsatta Nazi Partisi dışındaki bütün siyasi partileri yasaklamış ve kanun dışı ilan etmiştir. Aslında bu gelişme sürpriz değildir. Çünkü Hitler demokrasinin kötü bir yönetim şekli olduğunu daha iktidara gelmeden önce her fırsatta dile getiriyordu. Partilerin kapatılmasının ardından siyasi olarak Hitler’e müdahale edecek kimse kalmamıştır. Böylece tüm bürokrasi Nazi Partisi’nin emrine geçmiş oldu. Demokrasiden nefret edenlerin hangi kararları alabileceğini anlamak bakımından, bu tarihi olay önemlidir. Ders alınması gerekir.
Bütün bu gelişmelere rağmen, Hitler partinin tek lideri durumuna gelememiştir. Parti içinde uygulanan bazı politikalardan rahatsız olanların olduğundan haberdardır. Böyle düşünenlerin başında Nazilerin seçimler öncesi rakiplerini sindirmek için kullandıkları, seçim sonrası ise Alman milli ordusunun yerini alacağını düşündükleri paramiliter silahlı kuvvetler olan ‘’Fırtına Birlikleri’’ SA’nın başındaki isim olan Ernst Röhm gelmektedir. Hitler bir bahane ile Röhm’ü amaçlarına ulaşmak için kullanmayı planlamış ve uygulamaya koymuştur.
İşte böyle bir ortamda “Nacht der langen Messer” yani, ‘’Uzun Bıçaklar Gecesi’’ 30 Haziran 1934 tarihinde gerçekleşmiştir. Önce ‘’Fırtına Birlikleri’’ Komutanı Röhm’ün bir darbe yapacağı dedikodusu yayılmıştır. Algı kısa zamanda toplumda karşılık bulmuştur. Hitler bunu önlemek bahanesiyle iki gün boyunca katliamlar gerçekleştirmiştir. Katliamlarda Röhm ve yandaşlarının yanı sıra bu grupla hiç ilgisi olmayan Nazi Partisi muhalifleri hedef alınmıştır.
Halk ‘’Fırtına Birlikleri’’nin zulmünden bıktığı için operasyona sessiz kalmıştır. Zaten Ordu da bu birliklerin güçlenmesinden ve gelecekte yerini alacak olmasından rahatsızdır. Operasyonu ve katliamları gerçekleştirenler daha önce Röhm’e bağlı olan Nazi Partisinin polis teşkilatı SS’ler ve gizli servis Gestapo Teşkilatı olmuştur. ‘’Uzun Bıçaklar Gecesi’’nin ardından halk rahatlamıştır. SS Birlikleri ve Gestapo, Fırtına Birliklerinden ayrılarak doğrudan Hitler’e bağlanmıştır. Ordu ise Hitler ile yapmış olduğu işbirliği sonucunda rakibini saf dışı bırakmanın vermiş olduğu rahatlıkla, Hitler’e olan bağlılığını teyit etmiştir.
Hitler, hiç tereddüt etmeden Röhm’ün ölmesi gerektiğine karar vermişti. Onun isteği üzerine, Theodor Eicke ve SS subayı Michel Lippert, 2 Temmuz’da Röhm’ü hapishane de ziyaret ederler. Kendisine namlusuna tek kurşun sürülmüş bir silah verirler. Bununla kendini öldürmen için sana 10 dakika süre veriyoruz, ya kendin yap, ya da o işi biz yapacağız derler. Ernst Röhm, bir süre düşündükten sonra, “Eğer öldürüleceksem, bunu Adolf Hitler kendisi yapsın” karşılığını verir.
Görevliler Hitler’e sormak için giderler ve 10 dakika sonra geri gelirler. Röhm’ün meydan okur bir şekilde göğsünü açmış bir halde beklediğini görürler. SS Subayı Michel Lippert, üç el ateş ederek Röhm’ü öldürür. Röhm’ün öldürülmesi “Sinekkuşu Operasyonu” adı verilen iç temizliğin son noktasıydı. Temizlenenlerin büyük bölümü, “kahverengi gömlekliler” olarak bilinen ve Hitler’in iktidar yürüyüşünde büyük rol oynamış olan ‘’Fırtına Birlikleri’’ SA mensuplarıydı.
“Nacht der langen Messer”in, yani “Uzun Bıçaklar Gecesi” deyiminin, Alman Dilinde, operasyon öncesinde “intikam” ve “öç almak” amaçlı eylemleri tanımlamak için kullanıldığı bilinmektedir. Naziler, “Uzun Bıçaklar Gecesi”nde yaşananların, kendilerine karşı planlanan bir darbeyi önlemek için zorunlu olduğunu savunmuşlardır. Halbuki, Röhm’ün rejimi devirmeye yönelik hiçbir darbe girişimi söz konusu olmamıştır. Buna rağmen, Hitler amacına ulaşmak için kirli iftirayı atmaktan çekinmemiştir. Halka yaptığı konuşmada Fırtına Birlikleri SA’yı “dünya tarihindeki en büyük ihanet” şebekesi olarak suçlamıştır. Tarihteki ‘’Haşhaşiler’’i hatırlarsınız.
“Uzun Bıçaklar Gecesi’’, Hitler için bir zafer ve Alman hükümeti için bir dönüm noktası olmuştur. Bu olay onu ‘‘Alman halkının yüce lideri’’ konumuna getirmiştir. Hitler bu sıfatı Nisan 1942’de resmen üstlenmiştir. “Uzun Bıçaklar Gecesi”, aynı zamanda, kamuoyuna güçlü bir mesaj vermiştir. Buna göre, Nazi rejimi kendisine bir tehdit olarak algıladığı takdirde, en önde gelen Almanları bile tutuklanmaktan, hatta kısa yoldan infaz etmekten çekinmemiştir. İşte planlanan ve uygulanan oyun budur. Her olay birbirinin aynı olmasa da, Başkentimizde hareket halindeki motor üstünden, teknik tabirle temiz atışla bir siyasetçiyi katleden olay bir mesaj olmasın!!!