Vakti zamanında iki kardeş Malatya köylerinden kargaşadan kaçarak Elbistan da Sarp ve güvenli olan bir yer bulurlar oraya yerleşirler. Bir süre sonra iki kardeş arasında bilinmeyen bir tartışma çıkar. Aile büyükleri der ki tam köyü daha kurmadan birinize daha farklı biraz uzak ama güvenli bir yerde ev yapalım. Denilen yapılır. İki kardeş köyleri farklı biraz üzüntülü biraz buruk ayrı yaşarlar. İlerleyen zamanlarda aradaki buzlar erir ama sonuçta aile fertleri çoğalmış yavaş yavaş köyleri kurmuşlar. Birbirlerinin taziye ve düğünlerine giderler.
Büyükler öldükten sonra bu durum ailenin diğer fertleri tarafından gerçekleşir. Yaklaşık 200 yıl sürer 1990 yılından sonra da karşılıklı gidişler kopar. Ama çocukların zihninde kalır. Bizim akrabalarımız var Nergele köyünde diye konuşurlar. Akraba derler Asla alevi demezler.
Çoğu okul okumamış olan bu köylüler bilir ki iki kardeşin arasını açmak iki farklı grub oluşturup gerektiğinde kendi lehlerine kullanacağını bilirler. Maraş katliamına en çok bu köylüler üzülür. Bende çocuk hafızamda yer eden olay oldu. 1981 yılıydı Elbistandan köye göç ediyorduk. Ailem 1980 yılında Elbistan'a göç etmişti. Babam bir kaç kez hasta olduğunda aile ekonomik olarak zorda kalmıştık. Bundan etkilenen babam çareyi tekrar köye göçmede bulmuştu. Göç hazırlıkları yapılıyordu. Ama ben bu göç işini sevmiyordum. Gelirken göçümüz çok maceralı olmuştu. Komşu köy kabaktepe'ye eşyalarımız at ve eşekle kendimiz yürüyerek küçük çocuklar büyüklerin sırtında yaklaşık 6 saatlik bir yolculuk sonrasında varmıştık. Oradan da traktörle Elbistan'a doğru yola çıkmıştık. Bizimle birlikte iki aile daha vardı. Bu ailelerde tekrar köye göçtüler. Köydeki hayat o zamanlar daha güzeldi. En azından köydeki eve kira vermiyorlar. Evlerin duvarları taştan evin mertekleri kamalak ağacındandı. Bu sefer dönüş yolculuğunda bizi ne gibi maceralar bekliyordu. Bu sefer köye eski model bir kamyonla taşınıyoruz. Biz yola çıktığımızda yağmur aniden bastırdı. Sonbahar yağmuru uzun sürer. Nergele köyüne geldiğimizde artık kamyon gidemez oldu. Yollar çamur oldu. Şoför artık gidemeyiz dedi. Yolcuları indirdi. Arabanın üzerine çadır çekti. Çoluk çocuk ve büyükler den oluşan 10-15 kişilik bir grub yolun altındaki eve indik. Bu grubda sadece bizim aile değil komşu köyden de olanlar vardı. Nergele deki bu ev sonradan öğrendim köy alevi köyü ev sahibide aleviydi daha daha sonraları öğrendim ki bu köy aslında yazının başında da bahsettiğim iki kardeşlerden birinin köyüdür. Aslında atalarımız kardeşti. İkinci sınıfa yeni geçmiştim. O zaman 8 yaşındaydim. Ama daha yeni 8 e geçmiştim. Daha çocukluğum üzerimdeydi. Her şey hafızamda o zamanki yaşadıklarımız. Ev ahalisinden herkes bizimle ilgilendi. Evin kızları benimle çok ilgilendiler. Benim elimden tutup bahçeyi gezdirdiler. Hayvanları gösterdiler. Güz çiçeklerinden koparıp verdiler. Ev sahibi 3 ya da 4 tavuğunu kesti bizlere ikram etti. En az iki gece yattık .
O aileye hala dua ediyorum. O aile deme di ki
Bunlar komşu köyden Sünni biz onları eve almayalım demedi. Halbuki Maraş olayları olalı çok olmamıştı. Bizim köyün büyüklerinin aklından geçmezdi bunlar alevi evine misafir olunmaz kestiği yenilmez. Bu düşünceleri içimize Müslüman görünümlü yobaz ajanlar attı. Bizler asırlarca beraber yaşamışız. Kurtuluş Savaşı'nda birlikte vatanı düşmanlardan korumuşuz. Her iki taraf da şehitler verdi. Aynı kaderi asırlarca beraber yaşadık .
İnsan ister istemez ülkemiz için hiç bir fedakarlık yapmadan ülkemize gelen kimine göre 5milyon kimine göre 10milyon olan yabancılara gösterilen saygı bu vatanın sahiplerinden olan alevi canlara niçin gösterilmez. Toplum olarak kendimizi geliştirmeliyiz. Her inanışa saygı duymalıyız. Ne kapalılar açıkları hor görmeli ne de açıklar türbana yada türbanlı hanımefendiye yada inanışa hakaret etmeli. Farklı kültürlerle vatanımızda yaşamalıyız. Ortak noktamız vatan ,bayrak ve ülkemizin kalkınması olmalı.
YORUMLAR