Yüzyıllardır çiftçinin yaptığını akademisyenlerin ve ziraat mühendislerin daha profesyonelce yapmasıyla ortaya çıkan tohuma hibrit tohum adı veriliyor. Hibrit tohum bilinen yapay döllenme ile elde ediliyor. Hbriit tohum melezleştirlmiş karma tohum olarak tarif ediliyor. Aynı türe ait iki farklı bitkinin çaprazlanmasıyla hibrit tohum ortaya çıkıyor. Hibrit tohumlar farklı hava ve toprak koşullarına uyum sağladıkları için oldukça dayanıklı tohum çeşididir. Bu tohumların ömrü sadece 1 ekim süresi olduğu için hibrit tohumlarda elde ettiğiniz meyve ve sebzeden yeni tohumlar alarak üretime devam etme olanağınız bulunmuyor. Hibrit tohumlar doğurgan olmadığı için kuşaktan kuşağa aktarımı mümkün değildir. Bu tohumlar melez, yani saf hat bir anne ile saf hat bir babanın melezi olduğu için, tarlanıza ekip tohum almanız imkansızdır. Tohum, annesine veya babasına döndüğü için ticari değerini kaybetmiş oluyor. Hibrit tohum ile üretim yaptığınızda her yıl yeni tohum satın almak zorunda kalırsınız. Hibrit tohum ile ürettiğiniz meyve ve sebzelerin besin değeri biraz daha düşüktür. Öte yandan hibrit tohum kullanarak üretim yaptığınızda tarlanızı yoğun olarak ilaçlamanız gerekir çünkü bu tohumlar, kolayca hastalandıkları için mahsul vermeleri zordur
Ya, GDO’lu Tohum? Zararlı mı?
GDO terimi son yıllarda sıkça duyduğumuz terimler arasında yer alıyor. Bu sebeple gündelik yaşamımızda kullandığımız terimler arasına kolaysa girebilmiş durumdadır.
GDO harflerinin açılımı "Genetiği Değiştirilmiş Organizma” anlamına geliyor. Biyoteknolojik yöntemlerle laboratuvar ortamında üretilen yapay bir tohum olan GDO’lu tohumların sağlığa olan zararlı etkileri bulunmaktadır. Raf ömrü oldukça uzun olan GDO’lu ürünler mevsim koşullarından etkilenmiyor, böceklere ve çeşitli hayvanlara karşı dayanıklılar. İçindeki kimyasallar nedeniyle bozulmaları oldukça zor olan GDO’lu tohumlar ekildikleri toprağa bile bir süre sonra zarar vererek uzun vadede verimsizleşmesine yol açabiliyor. GDO’lu tohum ile üretim yaptığınız toprağınızı tekrar doğal haline döndürmeniz çok zordur. Mesela, tarlanızda bir kereliğine mahsus GDO’lu tohum ektiniz. Toprağınıza GDO’lu tohum bulaştıktan sonra tıpkı bir hastalık gibi havaya, su kaynaklarına yayılıyor. Böylece, GDO’lu tohumun içinde bulunan kimyasallar ile toprağınız, sulama kanallarınız, hatta toprağınızın bulunduğu bölgenin havası bile tehlikeli maddeye evriliyor. Bu süreç içinde doğaya verilen zarar kaçınılmaz hale geliyor.
GDO’lu Tohumlar Nasıl Zarar Veriyor?
GDO’lu tohumlar en çok domates, patates, mısır,buğday, soya fasulyesi, pamuk, tütün ve kolza üretiminde kullanılıyor. Fakat GDO içeren tohumlar sadece meyve –sebze ile zarar vermiyor.
GDO’lu tohum içeren bu bitkilerden çorba, yağ, un, gofret gibi hazır gıdaların üretimiyle geniş kitlelere ulaşıyor. Ayrıca, mısır ve soyayı yem olarak tüketen hayvanlardan elde edilen çeşitli ürünlerde ve tekstil sektöründe yoğun olarak kullanılan pamuğun GDO içermesi büyük olasılık taşıyor. Tarımda hibrit ve GDO’lu tohumlar kullanıldığında dirençli, besin değeri yüksek ve lezzetli sebze ve meyvelerin yok olmasına neden oluyor. Bunun yanı sıra hibrit ve GDO içeren tohumlar yüzünden tohum tekelleri zenginleşiyor. Hibrit ve GDO içeren tohumların Türk tarımına en büyük zararlarından biri ise bu tohumların yerli tohumlara tozlanarak biyolojik çeşitliliği ve ata tohumları tehdit etmesidir.
GDO’lu Tohumlar İnsan Sağlığını ve Doğayı Etkiliyor mu?
GDO’lu tohumlar insan sağlığını etkilediği gibi doğaya da zarar veriyor. GDO’lu tohumlar kullanılarak üretilen ürünler alerjik ve toksik etkilere yol açabiliyor. 90’lı yılların sonunda İngiltere’de GDO’lu soya üretimi nedeniyle soya alerjisi görülme oranı %50 artmıştır. GDO’lu ürünler nedeniyle ABD,İngiltere ve Rusya’da alerjik reaksiyonlar artış göstermiştir. Bilim insanları GDO nedeniyle artış gösteren alerjik reaksiyonlarda glisofatın önemli bir faktör olduğunu düşünüyor. Alerji nedenleri arasında glisofatın bağırsaklarda yer alan yararlı bakterilere zarar vermesi, yiyeceklerdeki besin değerlerini azaltması ve bağışıklık sistemini baskılaması bulunuyor.
Bunun yanı sıra bitkilere aşılanan antibiyotik nedeniyle her tür antibiyotiğe dirençli süper mikroorganizmaların gelişmesine yol açtı. GDO’lu organizmalar sindirim sistemi üzerinde de yoğun tahribat yapabiliyor.
GDO’lu ürünlerin doğaya verdiği zararlara verilecek en basit örnek zararsız bal arılarının toplu ölümüne neden olması. Şöyle ki; GDO’lu tohumlarla üretilen gıdalara sadece belli böcekleri öldürdükleri iddia edilen bakteriler ekleniyor. Bu bakteriler bal arılarını öldürüyor. GDO’lu tohumlar nedeniyle dünyadaki arı nüfusunda azalma meydana geldi..
YORUMLAR