Zekeriya Herdem
Gelişmiş demokratik ülkelerde Yasama Yürütme Yargı erklerinden sonra dördüncü güç basındır. Gazete, radyo ve televizyon dördüncü gücün araçlarıydı. Ancak, zamanla medya, kapitalist yapı ve politikanın aleti olmasıyla sorgulanmaya başlandı. 21. Yüzyılda, beşinci güç İnternet, basılı ve görsel kültürden siber (İnternete ait) kültüre geçişi sağladı. İki yıl yaşanan pandemi süreci İnternetin önemini daha da arttırdı.
Geldiğimiz noktada bankacılık ve online işlemler, ulaşım araçları, park ve kafeler ile internet hizmeti insan hakkı olarak kabul edildi. Son yıllarda internet üzerinden sosyal medyanın baskı ve hak arama aracı olması giderek artmaktadır. Bir nevi çağımızın bireysel iletişim ve özgürlük alanına dönüştü...
Demokratik ülkelerde, basının haber alma hakkı, denge, denetim ve araştırma, cesaretle toplumu ilgilendiren, kamuoyundan gizlenen olayları açığa çıkarma ve toplumu aydınlatma görevini yerine getirmektir…
Basının etkin rol onadığı, ABD de stratejik üç olay, Oskar kazanan filmlere konu yapılmıştır:
Küba lideri Fidel Castro, ABD'nin desteklediği Batista diktatörlüğünü; 1959'da devirdiği zaman, ülkedeki tüm kumarhane ve genelevleri kapatarak, ekonomiyi millileştirdi. Bu durum çok uluslu ABD şirketleri ve mafyanın işine gelmedi, çok kârlı birliktelikten yoksun kaldılar. John F. Kennedy ABD Başkanı olunca işine gelmeyen, Küba'yı işgal planını devreye koydu…
Bu bilgi, The New York Times ve Washington Post muhabirlerinin eline geçti. Gazeteciler haberi doğrulatmak için Başkan Kennedy’i aramaları üzerine, iki gazetenin sahip ve genel yayın yönetmenlerini arayarak, olayın ülke menfaatleri açısından önemini anlattı. Haberin yayınlanması halinde, iki gazetenin de “vatan hainliği ve çatışmada ölecek ABD askerlerinin kaybından sorumlu olacakları” tehdidini yaparak haberin yayınlanmasını önledi...
Başkan Kennedy, 17-18 Nisan 1961 tarihlerinde binlerce Kübalı mültecileri de kullanarak Küba’yı işgal emrini verdi. Bu filmlere de konu olan “Domuzlar Körfezi” çıkarmasıdır. Harekâtta ABD, 118 ölü, 360 yaralı ve 1.202 esir vererek çok ağır hezimete uğradı…
Sonraki yıllarda, başkan Kennedy “Keşke uyarıma rağmen basın bu olayı yazsaydı o zaman böyle bir felaketi yaşamazdık”. Öz eleştirisini yapmıştı, gazete sahipleri de önemli haberin ABD halkından gizlenmemesi gerektiğini ifade etmişlerdi...
ABD'nin 1945-1967 yıllarında Vietnam'daki siyasi-askeri müdahalesini içeren gizli “Pentagon Papers” raporu, Daniel Ellsberg tarafından sızdırıldı. Rapor kazanılması imkânsız bir savaşa girildiği ve bunun inatla sürdürüldüğü” suçlamalarını içeriyordu.
İlk kez 1971'de The New York Times gazetesinde kamuoyunun dikkatine sunuldu. Gazetenin raporu ele geçirdiğini öğrenen Başkan Nixon yönetimi gazeteye baskı ve tehdide başladı. Savunma Bakanlığı davayı Yüksek Mahkeme’ye taşıdı. Raporun yayınlanması ve özgür basın kavramının korunabilmesi için gazete ile Pentagon arasında büyük bir hukuk mücadelesi başladı…
Olaya dahil olan, Washington Post’un kadın sahibi, Katharine Graham cesaretle; “Eğer The Washington Post’un neyi yazıp- yazmayacağına hükümet karar verecekse, bu gazetenin işi bitmiş demektir!’’ Diyerek yayımına onay verdi.
Bir yıl sonra Başkan Nixon’un sonunu getirecek olan ünlü Watergate skandalını da Washington Post deşifre ederek başkana görevini bıraktırmıştı. Bu olayı anlatan “The Post” filmi 2015 yılında Oskar almıştır.
ABD Boston Katolik Kilisesi rahiplerinin, 1974 yılından 2001’lere uzanan çocuk tacizi iddialarıyla ilgili, yerel gazete Boston Globe’ın “Küçük bedenleri şehvetlerine kurban edenler” araştırması ile Boston’ın üst düzey dini ve idari görevlilerine uzanan ve gizlenen gerçekler açığa çıkarıldı.
Spotlight (Spot ışığı) filmine konu olan bu olayı ısrarla bir gazete açığa çıkarmıştır.
Bu olaylar özgür basın tarafından kamuya mal edilmiş sorumluları yargılanmıştır. Sonrasında filme çekilerek gazeteciler cesaretlendirilmiştir. Yaşanan acı tecrübeden sonra yayın yasağı ve gizlilik tedbiri konulmamıştır. Ülkemizde de yaşanan yolsuzluk, suiistimal ve kamuyu ilgilendiren kanun dışı olaylar medyanın üzerine gitmesi ile önlenmektedir.
Anayasamız “Basın hürdür, sansür edilemez” hükmü ve “Basın yönetenlere değil, yönetilenlere hizmet eder” ilkesi arasındaki hassas denge gözetilmelidir.
Yeni yasal düzenleme çalışmalarının yapıldığı şu günlerde geniş bir uzlaşma ile yaşanan sakıncalar bertaraf edilerek adalete güvenin arttırılması gerekir.
11.10.2022 Zekeriya HERDEM ANKARA
YORUMLAR