Evet yaylacılık başka bir şey... Ayrı bir tutku...
Reklam
Konuk Yazar

Konuk Yazar

Gündemin İçinden

Evet yaylacılık başka bir şey... Ayrı bir tutku...

25 Ekim 2022 - 12:46

Can Mustafa Çebi

Çambaşı demişken Yokuşbaşı-Turnalık arasına da asfaltlama çalışması başlamış... Bu iyi haber, yazın tozdan, kışın çamurdan illallah etmiştik artık... Yayla yolunun rehabilitesi için bu kadar büyük bir çalışmaya gerek var mıydı bilmiyorum ama epey senedir devam ediyor çalışmalar, bir türlü bitmek de bilmiyor... Harikülade tesisler yapıldı fakat yollar bir türlü hazır hale getirilemedi.

Evet yaylacılık başka bir şey. Ayrı bir tutku, zaten kültürel olarak göçebe genlerimizin tezahürü olarak yazın yaylaklara (yayla adının etimolojisi acaba hayvanların yayılımını sağlamak için yaymak fiilinden mi geliyor, yoksa yazlamak ifadesinden türeyen yazlak'ın bozulmuş hali midir, bak kafama takıldı durduk yere) çıkmamızın binlerce yıllık kökeni var...

Çambaşı'nın popüleritesinin 19. Yüzyılın sonlarında yeni yeni kentleşmeye başlayan Ordu şehrindeki pirinç ekimi dolayısıyla artan sıtma problemiyle artmaya başladığını biliyoruz. Ama bu popüleritenin hiç düşmemesi ilginç. Kişisel anlamda kırkına bir adım kalmış biri olarak kırk yıldır benim de ayağım yayladan kesilmedi hiç... Sülale üzerinden bakarsak hala ayakta tutmaya çalıştığım evin tevellütü 1930. Yani resmi olarak 100 yıldır yaylacıyız... 100 yıl demişken, evin dibine ev yapan "yeni" komşumuz bir niza sırasında bizim peder beye "daha dün geldiniz buraya" demiş  :).... Şaka gibi... Çıkıyor her yerde böyle cahil herifler... Yayladaki mahalleye de Musakırık diye uydurma bir ad vermişler. Halbuki Musakırık orası değil, o mahalle bildim bileli Sürmeneliler mahallesi diye anılır-dı-... Mukimleri genelde Sürmene eşrafı olduğu için, neyse geçelim çok önemli değil... Baksana herifler daha dün geldiniz buraya diyor, ne anlatacaksın bunlara...

Laf lafı açıyor, Çambaşı ile alakalı yazılan en iyi eser de rahmetli amcam Sıtkı Çebi'nin 2000 yılında yazdığı, fotoğrafta görülen eserdir. Müthiş anekdotlar var... İlgimi çekenlerden biri de "Güneş Duasına Çıkma" hadisesi... Şöyle oluyormuş; yaylada çise, sis, yağmur eksik olmadığı için uşaklar evde sıkılıyor tabi; büyükler de çocukları güneş duasına gönderiyor. İçeriği de şöyle; bir kırmızı bez, bir değneğe çivileniyor. Çocuklar hep beraber kapı kapı dolaşarak evlerden un, şeker ve yağ istiyorlar; bu istemenin de bir manisi var:

-Kut kut ana ne istersin?
-Allah'tan güneş isteriz... Verenlerden un, şeker, yağ isteriz...
-Verenlere bereket..
-Vermeyenlerin tenceresine küflü sıçan düşsün...
-Amin... Amin...

Bunu duyan hane sahipleri de çocuklara un, şeker ve yağ verirler imiş. En sonunda toplanan bu un, şeker ve yağlarda helva yapılarak yaylanın garip gurebalarına dağıtılırmış.

Harika bir şey... Malum animistik toplumlarda , doğayla iç içe yaşandığı için, doğadan bir şey talep etmek için doğaya bir sunu sunman gerek... Hatta tek tanrılı ve çok tanrılı dinlerde de bu durum hala yaşıyor. Doğadan/Tanrıdan bir şey isteyeceksen ona bir sunu sunman gerek. Sanırım vaktiyle yaylada Kut ana aracılığıyla Allah'tan güneş isteyen bu çocuklarda bu tarihi arketipin farklı bir izdüşümünü gösteriyorlar... Un,şeker ve yağ üzerinden helva sunup karşılığında güneş istiyorlar. Amcamın iddiası güneşin tatlı sıcaklığını bu eylemden sonra esirgemediği yönünde, keza o da bu organizasyonun içinde bulunan çocuklardan. Şimdi lafı üstüne laf diyemem, durduk yere fırça yemeyelim... Benim familya kerametlidir, rüyama falan girip zılgıt atarlar alimallah...


Bir kitap ve şunu diyen bir yazı 'ORDU DERL Dinler Tarihi 2 EKONOMİK SOSYAL KÜLTÜREL Sıtkı Çebi TURİZM YÖNLERİYLE Efsaneleri ÇAMBAŞI YAYLASI Folklorundan OE EFENDİSİ İLKÜLTÜRve Sıtkı ÇEBİ Araştırmacı Yazar Sigara icmek öldürür 1111!0 bırakın N' görseli olabilir

Bu yazı 490 defa okunmuştur .

YORUMLAR

  • 0 Yorum

Son Yazılar