Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren bu iki tabir hep bir arada anıldı. Zira sporun sadece gençlik ile anıldığı algısı var. Hatta bu bir politika haline bile geldi. Bunun nedeni tam olarak tespit edilemese de kültürel ve sosyolojik etkisi çok büyüktür.
Yaşadığımız tecrübeler aslında sadece spor ve gençliğin bir arada anıldığı mekanizmanın doğru olmadığını yaşayarak görüyoruz. Bu gün her branşta doktor sağlıklı yaşam için bilinçli spor yapmayı (her ne kadar doktorlar yapmasa da) şiddetle önermekteler.
Bugün spor her yaşta kadın-erkek için mutlak bir zaruret olduğu anlaşıldı. Spor yapmak illa müsabakalara katılmak anlamı taşımıyor. Yarışmacı sistemler kategorik olarak gençler arasında branşlara göre kişileri belirleyerek spor-sporcu konusunu icra ediyor.
Ancak yarışmacılık gerektiren sporun sone ermesi 35-40 (istisnalar hariç) yaşına kadar olmaktadır.
Hâlbuki günüz insanında en doğru verimlilik 35 yaşından sonra başlıyor.
Ailede verimlilik,
Çevrede verimlilik,
İşte verimlilik,
Üretimde verimlilik,
Ülke kazanımlarında verimlilik,
Olgunlukta verimlilik…
Hâsılı insana dayalı her alanda verimlilik 35 yaşından sonra başlamaktadır. İşte bunun sürdürülebilir olması sağlıklı insan yaşamından geçmektedir. Sağlıklı insanlar da hayat içinde gereksinim duyduğu ihtiyacı karşılayabilecek spor aktivitelerinden oluşmaktadır. Ondan dolayı spor yapan bir halk hem mutludur hem verimlidir. Bu iki öge bir araya geldiğinde ise sosyal hayatta insani değerlerin en kolay uygulandığı bir yaşam sağlanmış olur.
Sağlık mutluluğu, mutluluk başarıyı, başarı huzuru ve adaletli olmayı, vicdani duyguları dinç tutmayı sağlar. O zaman birçok sorun da temelden çözülmüş olur.
Konumuza gelecek olursak, Gençlik ve Spor bir idare mekanizması olarak bir birinden ayrıştırılması gerektiğine inanıyorum.
Gençliğin sadece spor ile dizginlenmediğini yaşayarak gördük. Gençliğin çok daha farklı ve yapısal sorunları bulunmaktadır. Elbette gençler arasında yetenekleri olanların yarışmacı olarak farklı spor dallarına yönlendirilmesi gerekmektedir. Ama bu bir bakanlık çatısı altında olmasına gerek olmadığı da çok net görebilmekteyiz. Hatta bu bakanlık hiyerarşisi ve bürokrasisi gençlerin başarılı sporcu olmasında bazı engel teşkil ettiğini de gördük… İlla bir bakanlık çatısında toplanacaksa bunun tamamen bağımsız Gençlik Bakanlığı çatısı altında sağlanmasının daha doğru olduğunu düşünüyorum.
Spor bakanlığı ise bana göre içi boş bir yapıdan oluşmaktadır.
Spor evrensel bir kavramdır ve yönetimi zaten federasyonlar aracılığı ile yapılmaktadır. Bunlar genellikle özerk yapılardır. Gelir ve giderleri kendileri tarafından karşılanmaktadır.
Burada devlet ile federasyonlar arasında iletişimi sağlamak için illa bir bakanlığa ihtiyaç yok. Bu bir Başkanlık gibi (Merkez Bankası, TMSF, BDDK başkanlıkları gibi) bir sistemle de fevkalade yapılabilir. Bu başkanlık eğer parlamenter sistemse Başbakanlığa bağlı; Başkanlık sisteminde ise Başkanlığa bağlı bir kurum başkanlığı ile takip edilebilir. Yapının asli görevi olan denetim mekanizmasını da çok daha sağlıklı yürütür. O zaman sporun bağımsızlığı yanında daha rekabetçi ve gençleri teşvik edecek bir sistem ortaya çıkarılabilir.
Spor Başkanlığı halkın evinde, sokakta, parklarda, spor sahalarında, yürüme pistlerinde, yüzme havuzlarında vs. spor yapmalarına yönelik çalışmalara daha fazla zaman ayırma imkânı bulur. Aksi halde medyatik mekanizmaların cazibesi onları icradan çok Show yapmaya iter ki; bu da başarısızlığın en önemli temel sebeplerinden birisi olur.
Günümüzde yaşanan da budur aslında.
Sorunların çözümünden ziyade taşınması ve ötelenmesi bu bakanlığın asli görevi haline geldi.
Gençlerin sorunlarını çözmek üniversiteyi kazanmış gençlerin kredi yurtların kapasitesi doğrultusunda onlara yurt sağlamaktan ibaret değil. Hatta bu hiç değil. Bu çok basit bir sistemle bile yönetilebilir. Ama bir ülkenin gençleri o ülkenin geleceğidir. Ne kadar kaliteli, bilinçli, donanımlı, sorunlardan ari, hatta karşılaşacakları dünya sorunlarına karşı bilinçli yetiştirilmiş gençler yetişirse o kadar müreffeh bir ülke olur. Bunları çok edebi dille renklendirilebilirim. Ama önemli olan maksadın hâsıl olmasıdır.
Bugün gençlerin çok büyük çoğunluğu kendi imkânları ile dünyayı anlamaya çalışmaktadır. Teorik olarak bazı doğrulara yol alınsa da doğruları doğru metotla anlamadıkları zaman, bu durum yanlışa götürmektedir. Onun için çok özel destekler gençlerimiz için, ülkemiz için çok ama çok önemlidir.
Elimde 4-5 yıl süren bir analitik istatistik var. Buna göre ülkemiz bu bağlamda maalesef dünyada çok ama çok gerilere düştüğünü görebiliyoruz. Buraya rakamları yazarak moral bozmak istemiyorum ama gelecek nesil ile alakalı maalesef çok iç açıcı durum yok. Zaman kaybediyoruz ve bu durum sorunları daha da büyütmektedir.
Kanaatimce bu kaybedilenlerin kazanımı diğer ülkelere nazaran daha kolay olabilir. Bunun en önemli nedeni henüz tamamen bozulmamış olan bazı temel gelenek ve ahlaki davranışlardır. Bunun için yetkililerin buna duyarlı olmasını bekleriz.
Benim önerim Gençlik ve Spor Bakanlığını sadece Gençlik Bakanlığı yaparak buna kökten el atılmasıdır.
Spor ise bir başkanlık yapısı ile sadece Denetim ve Devlet ile iletişimi sağlayacak bir yapı olmalıdır.
Biraz dağınık olsa da anlatmaya çalıştıklarımdan umarım maksat hâsıl olmuştur.
YORUMLAR