İsmi lazım değil; ünlü bir Türk büyüğü "Gerçeklerin bir gün mutlaka ortaya çıkmak gibi kötü bir huyu vardır" der.
TFF'nin (Fenerbahçeli) başkanı Nihat Özdemir 2010-11 sezonuna atfen "9 yıldır şike olmuyor" dedi ya, ortalık yangın yeri!
Aslında kızacak-küsecek bi şey yok... Çünkü zır-salaklar hariç, -o sene aslında ne olduğunu- herkes gayet iyi biliyor!
Bugüne kadar sağduyusuna güvendiğimiz Fenerbahçeli dostlara sürekli; "O kupayı sahibine derhal geri verin. Devrin iktidarı büyük balıksınız diye, oy portansiyeliniz onlardan daha yüksek diye bu işte sizden yana tavır aldıysa bu sizi çok sevdiklerinden değil, ONLARA UYGUN BİR MAŞA olduğunuzdandır! Şayet o kupayı sahibine iade etmezeniz, göreceksiniz, torunlarınıza berbat bir miras bırakacaksınız" dedik.
Dedik ama; tabi dinletemedik!
*
2010-11'in TFF başkanı (Fenerbahçeli) Mehmet Ali Aydınlar'dı. Fenerbahçe'yi şikeden ak'lamak ve bir sonraki 2011-12 sezonunda şampiyonluğa oynatmak için her taklayı attığını kendisi açık açık itiraf ediyor zaten...
Mehmet Ali Aydınlar TFF'ye başkan olmadan önce Fenerbahçe'ye (voleybolda da olsa) ilk Avrupa patentli kupayı getiren adamdır. Gerçekleri söyledi ya; bir anda "kötü adam" ilan edildi. Fenerbahçeliler o günden bu yana onun için "bizden değildir" diyor!
Şimdi "kötü adam" ilan edilme ve "bizden değildir" denme sırası (bugünün Fenerbahçeli TFF başkanı) Nihat Özdemir'de!
Bir gün herkes Fenerbahçeli olacak mı bilmiyoruz ama... 2010-11 sezonu hakkında doğruları söyleyen her Fenerbahçeliye "o artık bizden değildir" denecek; artık bundan eminiz! Soruyoruz; bu vefasızlık Fenerbahçe'ye yakışıyor mu?
Unuttuk mu; Fenerbahçe ve daha birkaç kulübümüz şikeden enselendiğinde Nihat Özdemir (Ali Koç'la birlikte) Fenerbahçe'nin 2 numarası durumunda değil miydi?
1 numara şikeden hapis yatarken 2 numaralara "onların suçu ve sorumluluğu yok" diyebilir misiniz?
Onu da elli kere yazdık:
"Şayet bu ülke normal bir ülke olsa 2010-11 şikesinde adı ön planda geçenlerle birlikte o kulüplerin yönetimlerinde yer alanlar da bir daha yöneticilik yapamazdı" dedik. Ama bizde Yıldırım Demirören ve Nihat Özdemir'den (hem de) TFF'ye, Ali Koç'tan da Fenerbahçe'ye başkan devşirildi!
Bu olur mu?
Bizde oluyor! Ama olursa da bu kadar oluyor işte!
*
Az önce bir gazetenin internet sitesinde tarafsız (!) yorumcu Rıdvan Dilmen'in FENERBAHÇELİ YÖNETİCİLER ADINA adeta "debelenmesini" okudum!
Şeytan'ın bi "Aman be Nihat abim. Her şeyi rayına oturtmuşken şimdi bu lafı nasıl edersin? Sana yalvarıyorum; ne olursun çık, özür dile" demediği kalmış!
Oysa ki Rıdvan Dilmen de Türk futbolu Metris'lerde yatarken ÇOK TARİHİ laflara imza atmıştı.
Mesela devrin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ın bu süreçte "çok Fenerbahçelilik yaptığını" söylemişti.
Rıdvan Dilmen bu meseleye tarafsız kalması gereken bir başbakanın "neden çok Fenerbahçelilik yaptığını" bilmez mi?
Rıdvan Dilmen alenen yalvardığı Nihat Özdemir'e aba altından sopa göstermeyi de unutmamış!
Şeytan Rıdvan olaya Trabzonsporlu gözüyle bakarak diyor ki;
"(Nihat Özdemir bu sözler için özür dilemezse) Trabzonsporlular da 'madem şike, sizin federasyonun başında ne işiniz var' der. Türkiye Futbol Federasyonu başkanı hiç zaman kaybetmeden bu hatasından dönmelidir. Nihat bey, eğer özür dilemiyorsanız federasyon başkanlığı da yapmayacaksınız, çünkü artık kaos geliyor. Fenerbahçe Spor Kulübünün Nihat beyi ihraç etme kararı varsa, benim imzam olmamasına rağmen ben de imza atarım."
*
Demek ki gerçeklerin bir gün ortaya çıkmak gibi kötü bir huyu gerçekten varmış.
İçin için ne diyormuş Trabzonsporlu...
"Nihat bey, madem ki 2010-11 şike, madem ki 2011'den bu yana şike yok... O zaman sizin TFF başkanlığında ne işiniz var? Siz 2010'da Fenerbahçe'yi yönetmiyor muydunuz?"
Evet... Geç de olsa Türkiye "doğru soruları" sormaya başladı!
2010-11'de "şikeden enselenmiş" kulüpleri yönetenlerin ki kendileri Yıldırım Demirören, Nihat Özdemir ve Ali Koç gibi isimler olmaktadır; bu isimlerin hala spor kulüplerinin içinde ne işi var?
*
Hey gidi günler hey...
Şöyle bir geriye bakıyorum da; Fenerbahçe'yi bu durumdan kurtarmak için gazetecilikten vazgeçenler bile oldu! Fenerbahçelerine bi şey olmasın diye gazetecilikten vazgeçen iyi gazeteci sandığımız o arkadaşların Nihat Özdemir'i dinlerken hangi renge girdiklerini gerçekten çok merak ediyorum!
Onlara... Ve tabi ki Şeytan Rıdvan'a tavsiyemiz şudur:
Bu devrin sembolü, o kel kafalı İnfantino'nun elinde tuttuğu 'şemsiye'dir!
Oysa ki laf bilindiktir:
O şemsiyeyi fazla kurcalamayın; başkalarının günahlarını ak'lamak için ordan oraya debelenip durmayın! (E.B.)
YORUMLAR