Sayın Dr. Bilgehan Bilge ' nin yazısıdır.
CANAVAR ÇİFTÇİ-I
İstanbul’un betonlaşan yüzünden kopup doğru İzmire..
İzmir Seferhisar Doğanbey köyündeki yadigar küçük ev ve küçük bahçeye “göç” ettim.
Kış aylarında Facebook arkadaşlarımın bana gönderdiği ata tohumlarımı Nisan ayı başında viyollere ekmiştim.
Nerede ise hepsi o küçük toprak yuvalarından fışkırmış.
Yabani domates, Trabzon domatesi, Desti, Goca, Pembe ve adını bulamadığım özel bir tür.
Patlıcan, biber, salatalık, fasulye, bamya, kabak..
Ata tohumları ve benim atam sevgili Ümit dayımdan aldığım tohumlarım şimdi birer küçük fide haline gelmiş.
Şimdi onları sonsuza kadar gelişip büyüyecekleri topraklarla buluşturma zamanı.
Ne kadar romantik değil mi?
Çok güzel ama romantik değil!..
Birinci gün: Bütün kış ağılda kapalı kalmış dana gibi saldırdım toprağa. Yirmi metre kadar bir arık ancak açabildim. Elli kilo keçi gübresi eledim.
Ve günün sonunda beş litre terledim, ensem, kelim güneşten kavruldu. Adını bile hatırlamadığım vücudumun her yerindeki minik kaslarım bile ağrıyor.
İkinci gün: O kadar çok ağrım var ki. Akşam serinliğine kadar yattığım yerden kalkamadım. Anama ayıp olmasın diye serinlikte bahçeye girdim ve tam 5 tane domates fidanı diktim.
Üçüncü gün: Ve yine konu komşuya ayıp olmasın diye bahçedeyim. Her yerim ağrıyor. Ensem kıpkırmızı ve yanıyor.
Toprağın üzerinde adeta yuvarlanıyorum.
Sağdaki çapayı almak için sağa, soldaki elenmiş gübre için sola doğru bidon gibi yuvarlanmayı keşfettim.
Ayağa kalkmak bir eziyet, kalktıktan sonra çökmek ayrı eziyet.
Dördüncü gün: Ağrılarım azaldı. Ama yine de zor oturup kalkıyorum.
Kendime göre yöntemler geliştirdim.
Bu gün tam 8 domates fidesi ve iki kabak fidesi diktim.
Güneşe çıkmadan önce pehlivan gibi yağlanıyorum.
Beşinci gün: İlk gün açtığım arık fidelendi.
Hızımı alamayıp ikinci bir arık daha açtım. Geriye sekiz arık kaldı. Ya Allah ya bismillah!..
Altıncı gün: Dün akşam saat altıda uyuyakaldığım için sabah altıda uyandım. Az biraz belimde ağrı var. Kütük gibi olmuş el parmaklarım biraz yumuşamış. Niyetim ikinci ve hatta üçüncü arığı fidelemek.
Yedinci gün: İkinci arık da bitti. Saydım tam 34 fide dikmişim. Ayrıca envayi çeşit renkte 11 çiçeği toprakla buluşturmuşum.
Şimdi akşam serinliğini bekliyorum.
Hazırda bir el arabası dolusu elenmiş gübrem var. Niyetim kendi rekorumu kırmak. Haydi hayırlısı!..
Uzaktan uzağa klavye başındayken hepinize aklım sıra öğütler veriyordum. “Aman bir karış toprak boş kalmasın!..” “Aman elinizde ne varsa toprağa dikin!..” vs diye.
Hiç kolay işler değilmiş yahu!..
Organik, doğal, kimyasallardan arınmış domatesleri, biberleri, patlıcanları hapır, hupur yemek çok kolaymış.
Üretmek çok zormuş.
Ben zoru başarmak üzereyim.
Eminim gelecek hafta üzerimde birikmiş şehir hayatı kirini, pasını biraz daha atarım.
Yaptığım işlerin fotoğraflarını sizlerle paylaşacağım.
Buradaki işim bittiği zaman toprak emekçisi ihtiyacı olan varsa bildirsin.
Canavar gibi bir çiftçi yetişiyor içimde bir yerlerde.
Dr.Bilgehan Bilge 06.05.2021
YORUMLAR