Bir kadın düşünün..
Oğlu; alkol ve uyuşturucu kullandıktan sonra gelinini o gece herzamankinden fazla, kum torbasını döver gibi dövüyor ve kıyameti duyan komşuları hemen polis çağırıyor.
Kadın olayı öğrenince hemen avukatlarını alıp oğlunun evine yetişiyor ve gelininin halini görmezden gelip, polislerin zabıt tutmasını engellemeye çalışıyor ama zabıt tutuluyor. Bunun üzerine gelinine dönüp şikâyetçi olmamasını, eğer olursa 2 çocuğunu bir daha göremeyeceğini söylüyor.
Gelin, olaydan sonra iki çocuğunu komşulara emanet edip, zabıt tutan polislerle birlikte hastaneye gidiyor ve neredeyse 10 ayrı başlıkta tanımlanan şiddet izi raporu alıyor.
Sonrasında mahkeme kadının oğluna gelinin yaşadığı eve yaklaşmama ve evden uzaklaştırma kararı veriyor.
Sonra ne mi oluyor?
Ev, kadına ait olduğu için hemen tahliye kararı aldırarak gelinine evi boşalttırıyor ve gelin iki çocuğu ile kapı dışarı ediliyor.
Peki;
Oğlunun gelinine yaşattıklarına göz yuman ve torunlarının annesine eziyetten kaçınmayan bu kadının kim olduğunu biliyor musunuz?
Maalesef ki bu kadın ;
Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin 22. dönem Başbakanı Tansu Çiller...
Kısacası; kadına, çocuğa, hayvana ve doğaya şiddetin, eğitim ile görgü ile adap ile para ile alakası yok. Merhametli olmak ile, insan olmanın erdemini taşımak ile, vicdanlı olmak ile alakası var.
Çocuklarınızı en iyi okullarda, başarılı olma hırsı ile okutabilirsiniz. Ama onlara iyi, dürüst, vicdanlı, ahlaklı, merhametli olmayı öğretemedikten sonra aldırdığınız eğitimin hiçbir anlamı yok...
ALINTIDIR
Sevgi ve saygılarımla.
Burhan TOKCAN
YORUMLAR