Millet Uğruna Harcanan Koca Bir Ömür – 3 -
HACI ZEYNELABİDİN TAĞIYEV
DİYALOG ÇALIŞMALARI ve HALKA HİZMET
Tağıyev, diyaloga açık bir insandı. Milleti, dini, ırkı ve dili ne olursa olsun daima insanlarla diyalog halinde olmayı ve onlara insani ve İslami davranmayı seven birisiydi. O yıllarda bazı odakların kışkırtmasıyla Azerbaycan’da başlayan Ermeni-Türk gerginliği zaman zaman çatışmalara dönüşerek, halkı ciddi şekilde rahatsız ediyordu. Bu olaylar zamanla çığırından çıkarak, mahalle aralarından sokaklara taşmaya başlamıştı.
Sokakların karıştığı böyle bir günde Müslüman bir gencin taşmak birini öldürmesi bardağı taşıran son damla olmuştu. Hükümet yetkililerinin bile sakinleştiremediği bu olaylar için Hacı Zeynalabin Tağıyev devreye giriyordu. Çünkü, hiç kimseyi ötekileştirmeden yaptığı yardımlarla insanların sevgisini kazanmış birisiydi.
Müslüman Türk ve Ermeniler arasında yaşanan bu gerginliği azaltmak ve diyalog çalışmalarını başlatmak için, ilk adım olarak onları evinde yemekte bir araya getirir. Devrin ileri gelen Ermeni ve Türk zenginlerini masa etrafına toplayarak, yaşanan sokak olaylarının sona erdirilmesi ve bu konuda tekliflerin ortaya koyulmasına için herkesin sağduyulu ve diyalog halinde olması gerektiğini söylüyordu.
Uzun süren görüşmeler ardından bu olayların her iki tarafa da bir yarar sağlamayacağını vurgulayarak, iki tarafı da razı etmeyi başarmış ve böylece sokak olaylarını bitirmişti. Çünkü herkes ona inanıyor, onun tarafsız olduğuna şüphe etmiyordu. 18 Şubat 1905 tarihinde Tiflis’e çektiği bir telgrafta bunu şöyle izah ediyordu. “ Dün evimde şehrin Ermeni ve Müslüman önderlerini bir araya getiren bir ziyafet verdim. Bu iki halk arasındaki gerginliğin ortadan kaldırılması konusunda her iki tarafın da desteği ile olaylar bitirildi. Bu ziyafet dostluk ortamında geçti.”
Tağıyev bu tür diyalog çalışmalarıyla diğer ülkelerdeki insanların da dikkatlerini üzerine çekmeyi başarmıştı. Nerede bir karışıklık çıksa ona müracaat etmek, meselenin çözümüyle alakalı adılmış en büyük adım olarak hesap ediliyordu. Bunun en güzel örneklerinden biri de Gürcistan’ın başkenti Tiflis’te yaşanıyordu. Tiflis belediye başkanı çıkan olaylarda halkı teskin etmede başarılı olamayınca, problemi çözmek için, halkın ileri gelenlerinden Hacı Zeynalabidin’e bir telgraf çekilmesini şu cümleleriyle rica etmişti.“ Rica ederim Ona öyle bir telgraf çekin ki, bana göstereceği bir yolla burada ben halkı teskin edeyim.”
Tağıyev, sadece Gürcistan’da da değil, Ermenistan’da yaşanan benzer olaylar için devreye giriyordu. Diyalog adına Erivan’a, Ermenilerin ileri gelenlerine bir telgraf çekerek “ Bakü’de Ermenilerin ileri gelenleri ile birlikte dostluk çabalarımız sayesinde kötü olayların önünü almaya muvaffak olduk. Şimdi bu barış ve diyalogu sağlam hale getirmeye gayret ediyoruz. Erivan’da da buna benzer olayların olduğunu üzüntüyle işitmiş bulunuyorum. Ciddi önlemler almanızı, Ermenilerin ileri gelenleriyle birlikte her iki taraftan halka yanaşarak kan akıtılmasını önlemek ve barış ve diyalog çabalarında bulunmanızı rica ederiz.” diyerek meseleyi çözmeye muvaffak oluyordu.
Tağıyev, milletini çok düşünen ve onun sevgisiyle yaşayan bir insandı. Ömrünü ve kazancını milleti yolunda gözünü kırpmadan harcamış ve arkadan gelen nesillere ve zenginlere örnek olabilecek bir hayat bırakmıştı. Hiçbir zaman mal-mülk biriktirip saraylarda, villalarda yaşamayı düşünmemişti. O, zenginliği kendinden değil, Rabb’inin bir imtihan vesilesi olarak omuzlarına yüklediğinin de bilinci içerisindeydi.
Bugün, aldıkları diplomalarını evinin ve işyerinin duvarlarına asan, bildiği birkaç dille burnundan kıl aldırmayanlara, halkından ve neslinden kopuk kibirlilere inat, o biraz Farsça ve Rusça konuşmanın dışında hiçbir diploması yoktu. Fakirlikten dolayı okula gidememiş, küçük yaşlardan itibaren sürekli çalışmak zorunda kalmıştı. Ama bütün bunlar onu yolundan döndürememişti. Zekası ve vefasına güvendiği insanlardan kurduğu “ Gazete okuyanlar ” ekibi sayesinde, gazeteleri tek tek okutturup, yaşanan olayları analiz etme imkanı bularak adeta dünyayı odasının içine taşıyordu.
Tağıyev, bu okuyanlar ekibi sayesinde dünyadan haberdar oluyor, geleceği çok iyi analiz etme imkanı buluyordu. Bu defa 15 Mart 1905 yılında o günün zengin Türk aydınlarını evinde toplanarak, Türk halkları adına nesillerin geleceğe hazırlanması için atılacak adımları müzakere ediyordu.
Bu müzakereler sonucunda Çarlık Rusya’sından istenecek bazı meseleler öne çıkıyordu. Bunlardan en önemlisi, bütün masrafları kendisi ve zengin Türk iş adamları tarafından karşılanacak okulların açılamasıydı. Bazen o kadar ince düşündüğü oluyordu ki, yakınındakilerin buna akıl erdirmesi bile mümkün olmuyordu. Mesela, bu okul meselesi ilk başta bazı insanların aklına yatmamış, bazılarının itirazına da sebep olmuştu.
Onun o kadar merhametli ve insanlara aşk derecesinde bağlı bir kalbi vardı ki, bir ihtiyaç için kapısına gelen insanları hiç bir zaman eli boş olarak çevirmemişti. Zenginlik onu insanlardan uzaklaştırmamış, adeta halkıyla birbirine kenetlemişti. Ne kadar fazla kazanıyorsa, o kadar fazla infak ediyordu. Parasını kasalarda, sandıklarda, villalarda, saraylarda biriktirme yerine, insanların geleceği için cömertçe harcıyordu.
Tağıyev’in cömertliği, vatanperverliği sadece günümüz milyarderlerinin, büyük holdinglerinin yaptığı gibi lafazanlıkta kalmıyordu. Tabiri diğerle kaşıkla verip, kepçeyle geri almıyordu. O, yaşantısıyla bunu ortaya koyuyordu. Halk nasıl sevilir, halka hizmet nasıl yapılır, insani ve İslami bir hayat nasıl yaşanır bunu en güzel örnekleriyle sergiliyordu. İşte o güzel örneklerden sadece bir tanesi.
O yıllarda Bakü’de cezaevi olmadığı için mahkümlar Nargin adasındaki cezaevinde tutuluyordu. Halkın bu adaya gidip gelmesi çok zor oluyordu. Yaşanılan bu zorluklardan dolayı Tağıyev’e müracaat ederek bu konuda bir çıkar yol bulmasını ve onlara yardım etmesini isterler. Bunun üzerine Tağıyev, Azerbaycan’ın Guba şehrinde un fabrikası olarak yaptırdığı beş katlı binayı hemen cezaevine dönüştürerek, halkın bu sıkıntısını da ortadan kaldırmış olur.
Gelecek yazımızda: Eğitim faaliyetleri ve eğitime verdiği önem.