En Güzel Öğretmenler Günü Hediyesi
Reklam
Kenan Güzel

Kenan Güzel

[email protected]

En Güzel Öğretmenler Günü Hediyesi

24 Kasım 2021 - 07:12

En Güzel Öğretmenler Günü Hediyem

Takvim yaprakları 24 Kasım tarihini gösterdiğinde öğrencilerimiz arasında tatlı bir hareketlilik başlardı. Bir kaç gün önceden gizli gizli konuşmalar, sürekli çarşıya çıkmalar gözümüzden kaçmasa da, çoğu zaman öğretmenler gününü onların uzattığı güllerle tekrar hatırlardık.
 
Pek çok ülkede 1994 yılından beri her yıl 5 Ekim günü UNESCO’nun tavsiyesiyle Öğretmenler Günü olarak kutlanmasına rağmen,  Türkiye’de bu tarih  24 Kasım olarak kutlanır. Bizler gurbet diyarında öğretmenlik yaptığımız yıllarda bu iki tarihi de öğretmenler günü olarak kutlardık. Ama ne yalan söyleyeyim, 24 Kasım bana daha sıcak, daha huzurlu gelirdi. Çünkü 24 Kasım 2001 tarihinde aldığım öyle bir hediye vardı ki,  bana o günü daha da sevdirdi ve hiç bir zaman da unutturmadı. İşte o günlerde kaleme aldığım yazıdan, bugünün anısına  bir kaç paragraf..
 
 En Güzel Hediye
Belki sana o zamanlar oğlum deyişlerimi duyamıyordun. Çünkü, ana rahmi denilen ve dünyaya kapalı  ama Allah’a açık olan karanlık mekanda terhis için son hazırlıklarını tamamlıyordun. Sen o karanlık mekanda  dünyaya merhaba demenin sevincini yaşarken ben, kutsal mesleğimin en güzel hediyesinden habersiz olarak, görevimin başındaydım. Her ne kadar sen kendi ülkende dünyaya merhaba diyecek olsan da, anne rahmine düştüğün yer gurbetti, hicret diyarı ve Ata vatandı.
 
Sen emsallerinden çok farklıydın. Çünkü, muhacir olmanın mutluluğunu daha anne karnında iken yaşıyor, dünyaya gözünü açar açmaz da ilk hicretini gerçekleştiriyordun  uzak diyarlara. Muhacir olarak yaratılmak ve onun yolunda küçücük bir hicret eri olmak ne büyük mutluluk...
 
Doğduğun o gün sanki semanın kapıları açıldı bir bir ardına kadar. Melekler etrafımda pervane ediyor ve adeta bir manevi atmosferin çekim alanına giriyor gibiydim.  Ama hiç  aklıma gelmemişti ve gelmezdi ki, 24 Kasım öğretmenler gününde dünyalara bedel ve değeri biçilemeyen bir hediye alacağım. Bu hediye o günlerde verilen ve zamanla solup kaybolan bir güle,  öğretmenler odasında masa üzerine her tarafı süslenmiş yaş bir pastaya hiç benzemiyordu. Çünkü o, ‘’oku’’ emriyle başlayan bir dinin ve öğretmenlik mesleğini kutsallaştıran bir Peygamberin adının deniz aşırı ülkelere ulaştırılması yolunda  bahşedilmiş bir yol hediyesi idi bana.

Ve…
O günün ayrı bir neşesi vardır ömründe. Azerbaycan’ın şirin bir ili olan Ağdaş’ta görev yapıyordum. Adeta o küçük şehirle bütünleşmiş tek parça haline gelmiş, herkes bizi, biz de herkesi tanıyorduk. Çünkü onlar bize daha ilk günde sahip çıkmış, kendilerinden biriymiş gibi kabul etmişlerdi. Burada öğretmenler günü 5 Ekim olarak kutlansa da, öğrencilerimiz 24 Kasım tarihini de asla unutmazlardı. Takvimler 24 Kasım 2001 Cumartesi gününü, saatler 07.52’i gösteriyordu.
 
Arayan kayınvalidem olmasına rağmen, sunulan  hediye RAHMANİ idi. ‘’Gözün aydın bir oğlun oldu’’ dediğinde, adeta duygularım bir havai fişek şölenine dönüşmüş, hıçkırıklarım boğazımda düğümlenerek adeta o havai fişek ateşlerini söndürmüştü. Ülkenden uzaklarda, gurbet diyarında hem de öğretmenler gününde gelen bu Rahmani hediye karşısında  sevinç çığlıkları arasında hıçkırıklara bağulmuştum. Çünkü ilk defa baba oluyor, evlat sevgisini iliklerime kadar yaşıyordum.
 
Allah’ım! Senin rahmet ve merhametini bir kez daha iliklerime kadar yaşadım. Benim gibi kulluğunda binbir şüphe olan bir insana bile bu gurbet diyarında ilk defa evlat sevgisini yaşattığın için, sana şükürler olsun.  Bu iltifatlara layık olamazsam da, bana mesleğimin en güzel hediyesini, hem de Öğretmenler Gününde takdim ettiğin ve beni onurlandırdığın için sana ayrıca teşekkür ediyorum.
 
Yıllar Ne Çabuk Geçti
Yıllar çok çabuk geçmiş, o günün körpeleri bu günün gençleri haline gelmişti. Ama ben, oğlumu hala Ağdaşlı bir delikanlı olarak görüyor ve ömrüm boyunca da öyle görmeye devam edeceğim. Ben, yer ve mekanın, verilen isimlerin çocuklar üzerinde çok büyük etkileri olduğuna inanan birisi olarak ona, çok sevdiğim ve hayranlık duyduğum, Pakistan’ın manevi kurucusu Dr. Muhammed İkbal’in adını koydum.  Kendisine o ismi vermemdeki ümidim, duam, arzum;  duygu ve düşüncede adını taşıdığı Dr. Muhammed İkbal’e benzer bir hayat sürmesi ve çocukluğunu yaşadığı Azerbaycan’ı da bir vatan olarak benimsemesidir. 
 
 Tebrik
Ben, meslek hayatı boyunca en büyük hediyesini ‘’ Öğretmenler Günü’’nde Rabb’inden alan bahtiyar bir öğretmen olarak tüm meslektaşlarımın  Öğretmenler Gününü tebrik ediyor, genç nesillerin yetiştirilmesi yolunda kolaylıklar diliyorum.  

Doğum Günün Kutlu Olsun Muhammet İkbal’im. İnsanlığa hizmet adına ömrün bereketli ve uzun, gönlün huzurla dolsun.
 
 

Bu yazı 955 defa okunmuştur .