Barabbas ve İlginç Hikayesi
Barabbas olayı, dinler tarihinde ve dört İncil’de de anlatılan ibretlik toplumsal bir olaydır. Kur’an-ı Kerim bu tip toplumların özelliklerini anlatırken katil, ırz düşmanı, haydut, hırsız, hayasız ve zalim gibi özellikleri öne çıkarır. Hadise şöyle anlatılır. Barabbas denilen şahıs, Romalı Vali Pontius Pilatus tarafından zindana atılır. Akla hayale gelmeyen her türlü iğrençliği, irtikap eden bu zalim, zindanda Hz. İsa (as)’ile karşılaşır ve aynı koğuşu paylaşır. Vali Platus, her ‘’Fısıf’’ bayramında geleneksek bir adete göre kendinin belirlediği fakat, halkın oylarıyla seçtiği iki mahkumdan birini affediyordu.
Kötüden Yana Olmak
Platus, bu bayram affedilecek mahkumlar olarak Barabbas ve Hz. İsa seçerek; ‘’ Ey halkım! Bu iki mahkumu sizin oylarınıza sunuyorum. Benim tercihim temiz suluklu ve dürüst olan İsa’dan yanadır,’’ diyerek kendi fikrini de beyan eder ama, kararı yine halkına bırakır. Çünkü Platus, dosyası bir haylı kabarık Barabbas’ın ırz düşmanı, katil, zalim, hırsız ve ahlaksız biri olduğunu çok iyi biliyordu. Dürüst ve temiz insanlara düşman olan propagandistler hemen işe koyulur ve halka, Hz.İsa’ya karşı, Barabbas lehine oy kullanmaları doğrultusunda algı operasyonu yaparlar.
Seçim yapılır ve halk, Pliatus’tan temiz soluklu İsa’yı değil de, iffet hırzısı, katil, soyguncu ve ahlaksız Barabbas’ı affetmesini isterler. Vali, halkının bu tutumu karşısında şaşkındır ama, istemeyerek te olsa halkın seçimine saygı duyar ve Barabbas’ı serbest bırakır. Yani halk; ışığın, aydınlığın, düdürstlüğün, eşitliğin, hak ve adaletin öncüsü ve temsilcisi Hz. İsa’yı değil de; katil, hırsız, namussuz ve ahlaksızlığın temsilcisi Barabbas’ı tercih eder. Hz. İsa (as) çarmığa giderken şeytanın yeryüzündeki temsilcisi Barabbas ise özgürlüğüne kavuşur.
Kısa bir süre sonra Hz. İsa’ya tercih ettikleri Barabbas aynı suçlardan dolayı tekrar tutuklanarak zindana atılır. ‘’Fısıh’’ geleneğine göre bir mahkum ancak bir defa affedilirken, Vali Pliatus, halkına yanlışını düzeltmesi için bir fırsat daha verir ve ertesi yıl bu geleneği bozarak affedilecekler arasında iki suçludan biri olarak yine Barabbas’ı aday gösterir. Asıl maksadı halkının yapmış olduğu büyük yanlışı anlayıp onu telafi etmeleri için onlara yeni bir fırsat daha vermek istemesiydi. Ama halk tercihini yine Barabbas’tan yana kullanır ve yaptığı zulümlere, hırsızlıklara, hayasızlıklara rağmen Pliatus’tan yine Barabbas’ı serbest bırakmasını isterler.
Barabbas Ruhlu Toplumlar
İnandığı gibi yaşayamayanlar, bir zaman sonra yaşadıkları gibi inanmaya başlarlar. Bu inanış zamanla onları kendi değerlerinden uzaklaştırır ve uydurdukları efsanelere, yaşadıkları hayata, paraya, mala mülke ve sürüler halinde arkasından koşturdukları dünyalıklara din olarak tapmaya başlarlar. Neden? Niçin? demeden, haklı haksız tefrik etmeden, yalan yanlış gözetmeden bütün hayat karelerini Barabbasça yaşamaya başlarlar. Bu çizgiye gelip oturan toplumlar, nefes alışlarını, kursağına giren gıdaları, soludukları havayı, yaptıkları hayır hasenatı, kısacası hayat standartlarını Rabb’lerine değil de, eteğinden tutundukları Barabbas zihniyetli liderlerine, şeyhlerine, ağalarına bağlarlar. Çünkü bunlar asla düşünmez, akletmez, araştırmaz, hak ve adaleti asla birbirinden ayırt edemezler. Bundan dolayıdır ki, temizi ve temiz kalmaya çalışanları toplumdan dışlamaya çalışırlar. Onlar; tabi oldukları şeyhlerini, liderlerini, partilerini, fırkalarını, siyasi idollerini (haşa) Allah’ın yeryüzündeki temsilcisi olarak görür ve ömürlerinden ömür alıp onun ömrüne vermesini isterler.
Onlar için hayatın varlığı sözde kırmızı çizgileri olsa da, inandıkları kutsalları kendi menfaat ve çıkarları uğruna kırmızıdan beyaza döndürerek bir paçavra haline getirmekten asla geri durmazlar. Onlar, şeklen kendi değerlerini temsil etseler de, tavır ve davranışlarını ‘’Allahsız Müslüman’’ gibi sergiler, (haşa) Allah’ı da kendi çıkarları için kullanarak, ‘’ Dünya hayatını ahirete tercih ederler. Allah'ın yolundan alıkoyarlar ve onu çarpıtmak isterler (veya onda çarpıklık ararlar). İşte onlar, uzak bir sapıklık içindedirler. ( İbrahim,52) ayetini adeta resmederler.
Barabbas bir simgedir ve onun duygu ve düşüncesi duygulara sürülen çirkin bir lekedir. Bir toplumda onların yaşaması, adaletin, merhametin, nezafetin, nezahetin kalkması; zulmün, gözyaşının, haksızlığın, fuhşun ve rüşvetin yaygınlaşması demektir. Onlar için doğruların, doğru olanın, hak ve adaletin, liyakatın hiç mi hiç ehemmiyeti yoktur. İpine sarıldıkları Barabbasi bir zihniyetin emir komuta çizgisinde ayet ve hadislere ihtiyaç duymayan bir inanç tarzı ortaya koyarlar. Kendilerini inançlı olarak görüp, dini motiflere bürünseler de, münafıkça, fasıkça bir yaşam ortaya koyar, kucaklarında buldukları irili ufaklı Barabbas postlarına sülük gibi yapışır, cennete girmeyi onun lütfunda ararlar.
Çomak Eğri Olunca…
İşte toplumlarda asıl kokuşma ve insaniyetten uzaklaşmalar bu şekilde başlar. Hal böyle olunca toplum kutuplaşır, komşuluklar ortadan kalkar, kardeş kardeşe düşman kesilir ve toplumun birbirlerine karşı güveni sarsılır. Korku, endişe, zulüm böyle toplumlar için adeta bir kamçı olarak kullanılır. Onlar, temizi, güzeli, iyiyi dürüstü sevmez ve yaşadıkları o kirli dünya için her şeylerini feda ederler. Onlar, kötüyü ödüllendirip, iyiyi defe koyup oynatırlar. Onlar, halkı tutup kaldıranı, yetimin başını okşayanı, güçsüzlere el ayak olanı ve liyakat sahibi harama el uzatmayan dürüst insanları asla sevmezler. İnsanlığı tekrar ihya etme adına boyunduruğa girmek isteyenleri kötülük ve zulüm kulvarına taşıyarak temiz ve dürüstlüklerine leke sürmeye çalışırlar. İşte böyle toplumlar için Kur’an “Kötülük Toplumu” ifadesini kullanır.
Kötülük Üreten Toplum
Evet, bu hastalığa yakalanan toplumlar dürüst, temiz, saf gibi insani duygularla öne çıkmış insanları suçlu ilan ederek onları cezalandırırlar. Kirlettikleri koltuklarından, yakıp yıktıkları toplumlardan, zift ve kir akıtan oluklarının başından asla kalkmayı istemezler. Onlar, kendilerine mesken seçtikleri üfünetli mezraları, en nezih mekanlardan daha üstün tutar, o pis kokuları adeta miski amber gibi ciğerlerine çekmekten zevk alırlar. Onlar kendi ahlaksızlıklarını, kötülüklerini bin bir türlü entrikalarını masum ve mazlumları kullanarak örtmeye çalışırken, herkesi kendi kirli dünyalarına doğru eğmeye çalışırlar. Kendilerine doğru eğdiklerlerini oltanın ucunda bir yem olarak kullanırken, eğemediklerini de aralarına sokmayarak onları sürer, sesini kısamadıklarını da öldürmekten çekinmezler. Kur’anı Kerim bu tip toplumlara en güzel örrnek olarak Hz. Lut (as)’un kavmini gösterir.
Hz Lut (as) kavminin asıl kötülüklerinin homoseksual ahlaksızlıklar olarak öne çıksa da, onların en önemli özelliği temizliğe, dürüstlüğe, adalete ve doğrulara karşı olan düşmanlıkları gözden kaçmamalıdır. ‘’ Homoseksulleği bulaşmış çok toplum var. Günümüz toplumları Lut kavmini çoktan geride bıraktığı bir gerçek olarak önümüzde olsa da, Lut kavmi de bu çirkefe bulaşmıştı. Ama Lut Kavminin en önemli özelliği bu günahı irtikap etmeleri değildi. Onlar, dürüstlük ve temizliğe karşı çıkıyor ve bu tip insanları cezalandırıyorlardı. Çünkü Lut’a saldırırken ve onu eleştirirken bu özelliklerini ortaya koyarak; ‘’ Ehricu ale Lutın min karyetiküm…’’(Neml,56) ayetinde kelime kelime şöyle diyorlardı. Çıkarın bu Lut’un adamlarını, yakınlarını, kadrolarını, peşinden gidenlerini bu ülkeden. Çünkü bunlar temizlikte ve dürüstlükte çok titiz insanlardır. Bu halleriyle bizi rahatsız ediyor, düzenimizi bozuyor, hayatın tadını çıkarmamıza engel oluyorlar.
Evet, sadece Lut kavmi değil, Hz. Adem (as)’den başlayarak, Hz. Muhammed (asv)’e kadar her devir kendine göre bir Barabbas ortaya çıkarmıştır. Barabbas bir simgedir ve kokuşmuş bir toplumu ifade eder. Hak ve adaletin, temizlik ve nezahetin, dürüstlük ve sadakatin olmadığı bir toplum, iflah olunmaz bir Barabbas mikrobuna yakalanmış demektir.