Bizimkiler dünyanın uyuşturucu tarlaları ile meşhur ülkelerinde üretim yapacaklarmış...
Dövize, bir uyuşturucu müptelasının uyuşturucuya bağımlılığı derecesinde bağımlılar...
Bir uyuşturucu müptelasının uyuşturucu bulmakta zorlandığı anlarda yaşadığı krizlere benzer şekilde; döviz krizi içindeler...
Ülkenin iyi günlerinde dahi doğru yönetemedikleri tarımı; bugün artan girdi maliyetleri sebebiyle yüzüstü bırakıp, kaderine terk ettiler...
Ülkenin şartlarına göre; tarımsal destekleme yapamıyorlar...
Bütün bunların üzerine kalkmışlar, 10 ayrı ülkede arazi kiralayarak tarım yapacaklarını açıklıyorlar...
Araziyi size bedava vermezler...
Türk lirası ya da gazoz kapağı ile de vermezler...
Eğer araziyi kiraya Türk Lirası ya da gazoz kapağı ile verme arasında bir tercihe zorlansalar; muhtemelen gazoz kapağını tercih ederler, çünkü değer kaybetmiyor...
Haydi araziyi kiraladınız...
Orayı işleyeceksiniz... Makine, ekipman, akaryakıt, enerji, lojistik, ekip, barınma giderleri olacak.. Bunları da yabancı bir ülkede TL ile alamazsınız... Yine döviz harcayacaksınız...
İşlerken tohum lazım, gübre lazım, su lazım, ilaç lazım... Bunları da oralarda TL ile alamazsınız...
Döviz vermek zorundasınız...
Ki; zaten dövizin yok...; dövize muhtaçsın...
Oysa kendi ülkende dövize de gerek yok...
Kendi öz çiftçine TL ile destekleme ver... Sıkıştığı yerde hasatta ödemek üzere kredi ver...
Uyuşturucu tarlalarıyla meşhur ülkelere döviz harcayacağına, ülkende çiftçinin suyunu, elektriğini, tohumunu sübvanse et...
Ürettiği ürünlere dövize endeksli alım garantisi ver; bak nasıl bir bolluk oluyor ülkende...
Bak nasıl bir tarımsal ihracat rekoru kırıyorsun...
Ama niyet başka sanki...
Latin Amerika ülkelerinde yapacaklarmış tarımı...; ve oradan dünyaya ihraç edeceklermiş...
Hani şu tarımından çok uyuşturucu tarlaları, uyuşturucu endüstrileri ile meşhur ülkeler...
Hani şu; dünyaya uyuşturucu ihraç eden ülkeler...
Türkiye'ye gönderilmek üzere yola çıkmışken Kolombiya'da yakalanan 5 ton kokain geldi aklıma...
Hani Türkiye'deki alıcılarına operasyon yapılmıyordu...
Sedat Peker bu uyuşturucu ile ilgili bazı bakanların, bürokratların, siyasetçilerin adını veriyordu...
İşte o Kolombiya'da bizimkilerin, "tarımsal üretim yapacağız" dedikleri bir Latin Amerika ülkesi...
Peker'in bu iddiaları sırasında eski Başbakanlardan Binali Yıldırım'ın oğlu Erkam Yıldırım'ın sık sık Venezüella'ya gittiği ortaya çıkmıştı...
Uyuşturucu rotasıyla ilgili yeni güzergahlar, yeni isimler atılmıştı ortaya...
Ve Binali Yıldırım çıkmış; "oğlum Venezüella'ya maske vs tıbbi malzeme götürüyordu" demişti...
Ama o uçağın bagaj bilgilerinde böyle bir tıbbı malzeme kaydına rastlanmamıştı...
Zaten Erkam Yıldırım'da bugüne kadar kumar oynarken ya da gemilerine gemi katarken hariç, kendi ülkesinde dahi bir yere yardım götürürken gündem olmamıştı...
Ama Venezüella'ya maske götürmüş işte...
Hem de göndermemiş bizzat eliyle; 5 tane falan götürmüş...
At şimdi Erkam'ı, Binali'yi, maskeyi, tıbbi desteği; yalanı, dolanı falan bir kenara...
O Venezüella dene ülke var ya; işte o da bir Latin Amerika ülkesi...
Yetmediyse bir örnek daha vereyim...
Aylar önce Brezilya'da yaklaşık bir buçuk ton kokainle yakalanan bir uçak vardı hani...
Uçak zamanında cumhurbaşkanı Erdoğan ve Binali Yıldırım'ın da kullandığı devlet envanterine kayıtlı bir uçakken satılmıştı...
Alanlar ise; kız kardeşi milletvekili aday adayı olacak kadar Ak partili bir aileydi... ve ortakları ise; Ethem Sancak'tı...
O yakalanan kokain ile de ülkede bir çok siyasetçinin ve yandaşlarının adı havalarda uçuşmuştu...
Ah kokain ah...
Ah uyuşturucu ah...
Ah Brezilya ah...
İşte o Brezilya var ya... Hah işte o da, bizimkilerin, "arazi kiralayıp tarımsal üretim yapacağız" dedikleri Latin Amerika Ülkelerinden bir diğeri...
Bizimkilerin bir ara da, Afganistan takıntıları vardı biliyorsunuz...
Afganistan'da tam bir uyuşturucu üretim ve dünyaya sevkiyat merkezi...
İşte bizimkiler Latin Amerika Ülkelerinde tarım yapacağız diye arazi istemeden önce Afganistan'ın en önemli en büyük havalimanı olan Kabil Havalimanı'nın işletilmesini istiyordu...
Ülkede iç savaş çıkmış... Taliban bu savaşı kazanıp ülkeyi ele geçirmiş...
Afgan halkı kaçacak yer arıyor... ABD falan ülkeyi terk etmiş....
Ama nedense bizimkiler diyor ki; Kabil Havalimanı'nı biz işletelim...
İçerden gazeteciler soruyor; neden?
Cevap; Çünkü Türkiye'nin güvenliği Afganistan'dan başlar...
Yersen tabi...
"Tövbe estafurullah... Ulan ne alaka; Afganistan'da havalimanı işletmekle Türkiye'nin güvenliği arasındaki bağ ne?" diye soramadık tabi...
Latin Amerika ülkelerinin arasına Ukrayna gibi ülkelerin ismini de dekor olsun diye eklemişler...
Kendi ülkesinde işlenecek toprak olmasa anlarım...
İşlenecek toprak var; ama işleyecek nüfus olmasa anlarım...
Çiftçisi doymuş; isteksiz olsa anlarım...
Ama değil ki...
Ülke toprakları verimli ve üretime aç...
Çiftçi hakeza...
Ama sen kalkmışsın, "denizaşırı ülkelerde tarım yapacağım" diyorsun...
Valla kusura bakmayın da; ya siz hiç bir şeyden anlamıyorsunuz... Ya bu ülkeye ve millete ihanet içindesiniz... Ya da niyetiniz tarımsal üretim falan değil...