Geçtiğimiz günlerde Çaylı Köyü köylüleri ve içlerinde CHP Tokat Milletvekili Kadim Durmaz'ın da bulunduğu bazı isimler Turhal Belediyesinin açmayı planladığı taş ocağını protesto ettiler...
Öncelikle belirteyim; protesto en doğal haktır...
Çevreye bile-bile zarar ve gözü doymazlık da günahtır...
Olay daha önce karşılaştığım bir konuyu anımsattığından biraz da ben araştırdım...
Yer Turhal'ın Eğertepe mevkii...
Tepe yıllardır klasik yöntemlerle taş ve benzeri şeyler çıkarmak için kullanılan bir maden alanı...
Bölgede benim tespit edebildiğim ve harita da işaretlediğim ruhsatlanmış ve faal durumda ve çoğu özel şirketlere ait 5 ocak var...
Ama nedense sadece Turhal Belediyesi buradan taş çıkarmak istediğinde sorun çıktı...
Ki; belediyenin ocak açmak için girişimde bulunduğu o alan 2005-2008 yılları arasında özel bir şirket tarafından 3 yıl boyunca taş ocağı olarak işletilmiş; ama sorun çıkmamış...
Maden sahasına kuş uçuşu yaklaşık 5 kilometre uzaklıktaki Çaylı köylüleri, diğer taş ocakları ve sahiplerini değil; sadece Turhal Belediyesini protesto etti...
Mesela; Kaz Dağları'na sahip çıkılmasında olduğu gibi, Eğertepe'ye sahip çıkarak, orayı taş ve benzeri ocaklardan arındırmaya yönelik bir protesto değildi...
O sebeple bana biraz garip geldi..
Müsaade ederseniz; konunun altını da üstünü de biraz karıştıralım...
Hatırlarsanız Turhal Belediye Başkanı İlker Bekler'i canlı yayına konuk etmiş; bölgede bir taş ocağı işletmecisi olan, aynı zamanda belediyelere asfalt başta bir çok müteahhitlik işleri yapan bir şahsın, başkana yönelik hakaretvari sözlerle yönelttiği iddiaları sormuştum...
Başkan Bekler'in o yayında belge ve görüntülerle ortaya koyduğuna göre; belediyeye makine ekipman alımları, tesisler kurulması; bununla da belediyenin müteahhit ve taşeronlara bağımlılığının azaltılması bazı yerleri rahatsız etmiş...
Zaten İlker Bekler Turhal Belediyesine başkan seçilmesinin ardından belediyenin borçlarından dolayı kapısına hacizler getirilmişti..
Bu hacizleri getiren de o hakaretvari dille iddiaları dillendiren şahıstı...
Başkan o gün anlattı ki; o günün rakamları ile yıllık 6 milyon ödedikleri temizlik işlerini taşerondan almışlar... Kredi kullanıp çöp kamyonları başta işle ilgili ekipmanları temin edip; kendi işlerini kendileri yapmaya başlamışlar...
Böylece belediyenin en önemli hizmet alımlarından biri.. ve en önemli harcamalarından bir kalem kendi kontrollerine geçmiş...
Arkasından yine belediyenin en büyük harcama kalemlerinden asfalt işleri, parke işleri ve buna bağlı hizmet alımlarını azaltma yönünde planlar yapmaya başlamışlar...
Planlıyorlar çünkü; belediyenin yıllık ortalama agrera, yani taş ihtiyacı yıllık 40 ila 50 bin ton arası...
Nitekim; Parke üretim ve taş kırma tesisini faaliyete geçiriyorlar...
Yine aynı alan içerisine Mekanik Asfalt Plenti kuruluyor...; bu sayede asfalt yapabilmek için, bitüm dışında tüm hammadde ihtiyaçlarını da kendileri üretmeye başlıyorlar...
Hatta öyle ki; bazı kalemlerde çevre belediye ve firmalara ürettikleri ürünlerden satış yaparak belediyeye gelir de sağlıyorlarmış..
Sırf agrera satışından kazanılan para yaklaşık; 1,5 milyon civarı...
Tabii tüm bu asfalt, parke ve zemin maddesi üretimlerini dışa bağımlılıktan kurtarmak için başlattıkları projeyi taşerona bağımlılıktan kurtarmak için, bir de taş ocağına ihtiyaçları var...
İşte protesto edilen o taş ocağı; belediyenin attığı o adımla ilgiliydi...
Neyse, takip edenler bilir; ben Turhal belediyesinin hizmeti taşerondan almaktansa; kendisinin istihdam sağlayıp, kendisinin üretmesi yönünde attığı adımları beğeniyor.. Bunları zaman-zaman gündeme taşıyor ve diğer belediyelere de model olarak öneriyorum...
Ama bu demek değil ki; bir belediye üretiyor, üretime yönelik yatırımlar ve istihdam yapıyor diye; çevreye zarar vermesini hoş karşılayacağız...
Öncelikle şunu bilelim; asfalt ve parke başta yollar istiyorsak... Binalar, evler, parklar, köprüler ve daha bir çok şeyi istiyorsak; taş ocaklarına da tamamen hayır diyemeyiz...
O taşlar çıkartılmadan; bütün bunları yapamıyoruz...
Ama o taş ocaklarının seçileceği yerleri de tabi ki önemsiyoruz.. önemsemeliyiz...
Ki; bu malzemede fiyatı belirleyen en önemli faktör taştan ziyade nakliye gideri...
Yani öyle uzaktan getirmeye kalktığınızda; yapacağınız her hizmetin bedeli kat be kat yükseliyor...
Onun için her il ve ilçede taş ocakları açılıyor...
Turhal Belediyesinin taş ocağı için seçtiği yere gelmeden önce yaşadığım ilginç bir olayı anlatmak istiyorum...
Bir ilçe belediyemizin sınırları içinde açılan ve taş alınan bazı yerlerle ilgili gelen görüntüleri yayınlayıp yazılar yazdığım günlerdi...
Telefonum çaldı; arayan Tokat'tan tanıdığım bir gazeteci arkadaş...
Bana belediyelere müteahhitlik işleri yapan bir şahıstan bahsetti..
Taş ocağı işletmeciliği ve asfalt dahil bir çok konuda belediyelere müteahhitlik hizmeti veren şahıstan...
İlginç şekilde Turhal belediyesine icra götüren ve başkan Bekler hakkında iddialarda bulunan şahısla aynı isimden bahsediyordu...
Ama bu kez başka bir belediyeye karşı tezgahladığı başka bir oyunun da kodlarını veriyordu...
Bu müteahhit yoğun şekilde altyapı ve üst yapı işlerine girişmiş olan o belediyenin; büyük miktarlardaki hammadde ihtiyacını özel şirketlerden almaktansa kendi imkanları ile temin etmesinin önüne geçmeye çalışıyor...
Bunun için biriyle anlaşarak belediyenin nehirden kaçak kum çıkardığını iddia eden bir yazı yazdırmış...
Tabii yazı pek ilgi görmemiş.. veya ikna edici olmamış bilemem; dolayısıyla da müteahhit istediği sonucu alamamış...
O yazı ve haberler için de ödeme yapmamış...
Yazıyı yazan ile bu müteahhit arasında yaşananları anlatıyordu bana arkadaş; ama olay benim beynimde çok farklı noktaları da harekete geçirmişti...
Şöyle ki; o günlerde bahse konu ilçe sınırlarında belediyelerin bazı yerlerden taş alması da bana görüntüleri ile iletiliyor... Ben d eyazılar yazıyordum...
İlk önce o yazılarım takıldı kafama; ve "acaba o görüntü ve bilgilerde dolaylı yollardan bu şahıs tarafından mı gönderiliyordu...?" diye sormaya başladım...
Tam da bu sohbetten bir gün sonra; aynı ilçe ve yeni bir bölgeden; başka bir bilgi ve görüntü geldi...
O zaman o görüntüleri gönderen arkadaş aynen şöyle dedim; yahu kardeş biz kimin tetikçiliğini yapıyoruz... Bu görüntüleri senin çekmen imkansız.. kim gönderiyor bunları sana... ne yapıyoruz biz şimdi; belediyeleri bazı taşeronların kucağına itmeye mi çalışıyoruz?
Arkadaşın verdiği cevaplar tatmin etmeyince; o yayınları kesmiştim...
Bu olaylarla, "Turhal'ın Çaylı köylülerinin belediyenin taş ocağına karşı eylem yapması arasında ne alaka var?" diye soranlarınız olabilir...
Ortaya bir belge koyamam ama çok alakası olabilir...
Eylemden görüntü alan arkadaştan görüntüleri istemiştim... Eksik olmasın gönderdi... Görüntülerde tepki gösteren vatandaşların yanıltılmış olabileceğini hissettim...
Çünkü bir annemiz; o dağlara bomba atılacağı ve oradan kopacak kayaların taşların başlarına düşeceği şeklinde şeyler söylüyordu...
Diğer köylülerin beyanlarını da dinleyince; konuyu pek içselleştirmediklerini hissettim...
Köy madenlerin bulunduğu alana kuş uçuşu yaklaşık 5 kilometre...
Turhal ilçesinden yayılan iş yerleri ve evler köyden daha yakın...
Hatta çok daha yakın Kayaören köyü var...
Öte yandan Eğertepe mevkii zaten halihazırda resmi ve özel şirketlerin işlettiği en az 5-6 adet taş ocağı veya ruhsatlandırılmış alan var...
"Durum buyken neden topyekün Eğertepe savunulmuyor da; Turhal Belediyesi protesto ediliyor?" diye sorası geliyor insanın...
"Neden taş ocaklarının burnunun dibindeki Kayaören Köyü değil de; Çaylı köyü köylüleri?" sorusu geliyor ardından...
İşte buradan sonra; bir gazeteci olarak, "protestoyu organize eden biri mi var?" diye sormadan edemiyorum...
Turhal belediyesi ile hesabı olan biri ya da; bölgede taş ocağı olan ve en büyük müşteri olarak da Turhal belediyesini gören biri veya birileri...
Hayır tarım arazilerini kurmaksa maksat; Eğertepe komple tarım arazilerinin ortasında duruyor zaten....
Neden sadece Turhal Belediyesinin taş çıkaracağı alan sorun olsun?
Çaylı köylülerinin yaşam ve tarım alanlarını savunma hakkına saygı duyuyorum...
Ama bölgedeki durum o insanlara dört başı mamur anlatıldı mı acaba?