İçişleri Bakanı Süleyman Soylu adeta çapraz ateş altında...
Sadece dışarıdan değil, artık partisinin içinden de hedef alınıyor...
Soylu dün de böyle bir şey yaşadı...; bir sniper (keskin nişancı) tarafından iyice nişan alınarak yapılan atışla hiç ummadığı yerde, hiç ummadığı yerinden vuruldu...
Kimdi o keskin nişancı...; Anadolu Ajansı Muhabiri Musab Turan...
Soruya bakın, neden keskin nişancı atışı dediğimi anlayacaksınız...
AA muhabiri Musab Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank ve Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli'ye soruyor; "Burada narkobürokrasi ile ilgili iddialar ülkemizi uluslararası alanda zora soktu mu? Hükümetin buna ilişkin bir planı var mı? 19 yıllık bir toplum hareketi olarak başlayan, milletin teveccühünü kazanan Ak Parti, ismi şaibelerle anılan Süleyman Soylu'dan daha mı küçük? Buna ilişkin, çarşıda, pazarda, metrobüste herkes bunu konuşuyor ama sayın bakanlarımız buna ilişkin tek kelime etmiyor. Sayın Pakdemirli Bakanımıza da sorum: Sayın Soylu kabine toplantısında buna ilişkin bir açıklama, savunma yaptı mı? Savunması sizi tatmin etti mi? Sayın Bakanım 3 yaşındaki çocuğumun yüzüne bakarken ben bu maskeli balodan utanıyorum, sizin çocuklarınız yok mu?"
Soruda ki vurgulara... hassas gez-göz-arpacık ayarına bakın...
-19 yıllık bir toplum hareketi olarak başlayan, milletin teveccühünü kazanan Ak Parti...
-ismi şaibelerle anılan Süleyman Soylu
-Ak Parti Süleyman Soylu'dan daha mı küçük?
-Soylu kabine toplantısında buna ilişkin bir açıklama, savunma yaptı mı?
-3 yaşındaki çocuğumun yüzüne bakarken ben bu maskeli balodan utanıyorum, sizin çocuklarınız yok mu?
Öyle ya... Devlet haber ajansının muhabiri bir gazeteci, neden sorusunu bir gazeteci gibi değil de, Ak Parti üyesi gibi sorar değil mi...?
Haydi onu da geçtik..; böylesine otokratik bir yapıda, özellikle de AA muhabirinin böyle bir soru sorma şansı var mı...?
Kimse kimseyi kandırmasın; bu soruyu bu ülkede, bu ortamda, bu şekilde... bırakın devlet ajansı muhabirini.. bırakın hükümetin yandaş muhabirini, muhalif basın yayın organlarının muhabirleri dahi soramaz...
O kadar net...
O sebeple beklenmedik yerden... o sebeple iyice nişan alınarak... o sebeple planlı ve pusu şeklinde bir keskin nişancı atışıyla.. o sebeple içeriden de işbirliği ve yardımla... o sebeple özel mühimmatla... ve resmen kalbe hedef alınarak, bitirici bir atışla...
Ki..; planın en önemli detaylarından biri de; kurşunun ucuna siyanür sürülmesi gibi...; o anların kaydedilip kamuoyuna servis edilmesiydi...
Evet Soylu dün vuruldu...
Peki Soylu'yu kim vurdu...?
AA muhabiri gibi görünüyor ama değil...
O sadece bir tetikçiydi...
Soylu'yu asıl muhabiri bir sniper gibi kullanan odak vurdu...
O odağın adı da; Pelikan...
Soylu'yu dün pelikan vurdu...
Öyle bir toplantıya... O sıfatla... öyle bir ismi sokacak ve o soruyu sorduracak başka bir güç yok ülkede...
Bunu sadece pelikan yapar...
Yapabilir değil...
Yapabilirin ötesinde..; yapar...
Peki, "pelikan" deyince aklınıza hangi isim geliyor...?
Yaaa..; anladınız mı şimdi sıkıntı ne kadar büyük...?
Ardından Soylu tepki gösterdi...
AA Muhabiri kovdu...
Ama o muhabir kovulmaktan hiç yakınmayacak...
Neden...?
Çünkü; başına talih kuşu kondu...
Çünkü; çok daha iyi yerlere gelecek...
Anlıyoruz ki; Soylu hem hükümet, hem parti içinde öyle ha deyince alınacak bir isim değil...
Bu yapılanlar, bu sinsi saldırılar Soylu'yu zayıflatır gibi görünüyor ama.. aksi de olabilir...
Nispeten daha küçük bir ihtimal de olsa, Soylu'nun daha da direnç kazanmasına... alınması daha da zor, daha da riskli bir isime dönüşmesine neden olabilir...
Evet birilerinin oynamaya çalıştığı şey, aslında Ak Parti'nin kucağında, adeta patlamaya hazır bir mayın gibi duruyor...
Ve o birileri durumun ciddiyetini pek kavramadan gelip-gidip o mayına tekme atıp kaçmaya çalışıyor...
Şaka bir yana...; ben izlerken dahi geriliyorum...