Dün Erbaa Çarşı Camiinde ortaya çıkan seccade görüntüleri üzerine ironik bir perspektif ortaya koyunca, kendisine yetmediği halde bir de kiraya verdiği akılla yanlışı doğru gibi, gayrimeşruyu meşru gibi göstermeye çalışanlar bir kez daha ortaya çıkıverdi...
Oysa yazının ana fikri; ne seccadeye basılır diyor; ne de basılmaz...
Yazının ana fikri; bir önceki seçimde, "vay Kılıçdaroğlu üstüne bastı" diyerek seccadeyi hem kutsallaştıran hem de siyasallaştıranlara ironik bir göndermeyi...
Çok şükür; dün seccadeyi kutsal gösterenlerin, bugün yahu onun da herhangi bir halıdan farkı yok gibi yorumlarla savunmalarını görünce ne kadar haklı olduğumu fark ettim...
Biri öyle saldırmış ki; benim seccadeye basılmaz dediğimin üstünü çizerek bana omurgasız demiş...
Yorumu sildim; kişiyi de engelledim; ama dün seccadeye basılmaz noktasında, bugün basılır noktasına geldiğimizi de gördüm...
Hatta basılmaz diyenlere saldırılmasını da ibretle izliyoruz.....
Biri de demiş ki; bu da haber mi?
Yazıya başlamadan belirteyim; ben bir haberci değilim...
Daha haberin dili ile; yorumu, analizi, perspektifi ayırt edemeyenler için söylüyorum; ben bir haberci değilim, gazeteciyim...
Her gazeteci haberci değildir...
Yazılarımda ilk kez öğrendiğiniz bilgiler ve haberler olması da bunu değiştirmez...
Hatta ben yazarım; bazen o yazıları ulusal basın alır çarşaf çarşaf haber yapar; ama bu da benim habercilik yaptığım anlamına gelmez...
Dün Erbaa'daki camide seccadeler merdivenlere özellikle insanlar bassın diye serilince... Bakın altını çiziyorum; insanlar namaz kılsın diye değil, özellikle bassınlar diye merdivenlere serilince; Kılıçdaroğlu'nun seccadeye yanlışlıkla basması olayından koparılan fırtınayı anımsatmıştım...
Ki; bunu da bana gönderen cami cemaatinin özellikle vurguladığını da belirtmiştim...
Savunacaklar, yalayacaklar ya; bu da haber miymiş...
Evet; haber...
Ki; Kılıçdaroğlu'na bir evde yanlışlıkla seccadeye bastın diye verilen ayarın; bin katı değerinde hem de...
Çünkü; orası cami..
Çünkü; yapılan yanlışlıkla değil...
Evet bu bir haber; ama ben bunu çok kısa ironik bir yorum olarak servis edip; haberi de yanında bedavadan promosyon olarak verdim...
Birilerinin ikiyüzlülüğünü, sahtekarlığını, samimiyetsizliğini ve dahası; işlerine gelince seccadeyi dahi kutsallaştırıp siyasallaştırdığını yüzlerine sıvayan bir yanı var...
Zaten bu hırlama, bu gerilme de o yüzden...
Yoksa neyini beğenmediler acaba?
Bir diğeri gelmiş; "ama Kılıçdaroğlu ayakkabı ile bastığı için tepki vardı" diyor...
Yani diyor ki; ayakkabısız basılabilir...
Öyle mi peki?
Değil..
Bunun yaptığı da yine sırf Kılıçdaroğlu'na yapılan haksızlığı haklı göstermek; camide yapılan yanlışı da doğru göstermek için ıkınmaktan başka bir şey değil...
Haydi kutsal sayılan demeyelim de; dinen saygı duyulan ve ibadette kullanılan bir araç gerece ayakkabı ile basmak günah veya saygısızlıksa; ayakkabısız basmak da saygısızlıktır...
Öyle demek yerine, "Aksine seccade üzerine ayakla basılmak için yapılmış bir ibadet araç gerecidir" dese; bunu yaparken de, "Kılıçdaroğlu'na yapılan da ahlaksızcaydı" vurgusu yapsa, güzel bir yaklaşım olurdu...
Tamam; seccade üstüne basıp namaz kılmak için yapılmıştır; ama ayaklarını basacağın yer kısıtlıdır...
Gerek elde işlenenler olsun; gerekse fabrikasyon üretilenler olsun; seccadelerde ayağın ve başın konacağı alanlar, üzerine işlenen motiflerden kolayca anlaşılır...
Buraya secde edilir, buraya basılır diye yazı falan yoktur; ama insanların neresine bastığı, neresine alnını koyup Allah'a secde ettiğini şıp diye anlarız...
Bu anlamıdır zaten onu diğer kumaş veya dokumalardan ayıran....
El üstünde tutturan...
Hani; belli bir melodi, makam veya ezgi ile okunan ezanı, diğer melodik seslerden ayırmak kadar nettir...
Yani..
Yani kardeşim; seccadenin her yeri basmak için değildir...
Çok kısıtlı bir alanı basmak içindir...
En özel alanları secde için ayrılmış bölümüdür...
Onun içindir zaten namazdan sonra seccade ayak altında kalmasın, üzerine basılmasın diye, özenle kaldırılıp, bir kenara konur...
Veya ortam müsaitse, ayak basılan kısmı hariç, özellikle secde yapılan kısmı üstüne doğru katlanarak, bırakılır...
Ki; üzerine basılmasın...
Yanlışlıkla basılırsa dahi, secde edilen yer korunmuş olsun...
Anladın mı şimdi seccade neden insanlar bassın diye ayaklarının altına serilmez...?
Çünkü o üstüne basılması amacıyla değil; tanrıya secde edilmesi amacıyla kullanıldığı için...
Bu yine de seccadenin kutsal olduğu anlamına gelmez...
Üzerine basmak da günah falan değildir...
Basılmaz çünkü; bu saygının, hürmetin bir işaretidir...
Şöyle pekiştireyim...
Ekmeğe neden basmıyorsak, seccadeye de o sebeple basmayız...
Ekmeğe nimet olduğu için basmadığımız söylenirse de o tam olarak öyle değildir...
Pırasa da bir nimet; ama basarsanız, umursamadan geçer gidersiniz..
Domates, elma, patates vs vs...
Hepsi nimettir; ama hiçbirini ekmek kadar umursamayız...
Sadece ekmekte davranış değişir; basmaya gerek yok; yerde bir başkasının basma ihtimaline açık görürsek, alır öper ve basmanın mümkün olmayacağı bir yere koymaya çalışırız...
Seccade de öyledir; çünkü insanlar tanrıya ibadet etmek için ona alnını koyar...
Sıradan bir eşya değildir yani...
Sıradan bir halı veya paspas muamelesi yapamazsınız...
Yoksa ceketimizin üstünde; hatta bir buzdolabı kartonu veya hiç bulamadık bir gazete kağıdı üzerinde de namaz kılmışlığımız; secde etmişliğimiz vardır...
İşimiz bitince üstünde namaz kıldığımız o kağıdı bir çöp tenekesi veya başka bir yere kolayca atabiliyoruz...
Ama seccadeye aynısını yapamıyoruz...
Neden?
Çünkü seccade sırf secde etmek için yapılmıştır...
Tıpkı pırasa gibi, patates gibi, domates gibi nimetlere basınca sorun hissetmeyip; ekmeğe basmaktan çekindiğimiz gibidir...
Tamamen sembolik bir saygı...
Boş ver seccadeyi...
Bulamazsan ceketinin üzerinde de kılarsın namazını...
Hiçbir şey bulamazsan temiz olduğunu düşündüğün yere secde edersin...
O da semboliktir çünkü...
Hatta kıbleyi bulamıyorsan da hiç ama hiç sorun değil...
Yönel bir tarafa kıl...
Daha ötesini söyleyeyim mi?
Namaz kılmayı bilmiyorsan dahi sorun değil...
Sure bilmiyorsan, dua bilmiyorsan da sorun değil...
Niyetin tanrıya ulaşmak; ona kulluk yapmak; sesini duyurmaksa; içinden gelen neyse o şekilde ibadet et...
Siz asıl bir siyasetçi yanlışlıkla bastı diye, seccadeyi kutsallaştıranlara kızmalıydınız bana değil...
Bakın bir ateistin veya deistin; hatta bir Hristiyanın evinde de namaz kılmadıkları halde seccade olabilir...
Vardır demiyorum; olabilir...
Komşuları veya akrabaları Müslümandır; evine geldiklerinde namaz kılmak için ihtiyaç duyuyorlardır; onun için bulundurur...
İşte o ince düşünceyi gösteren ateist dahi, seccadeyi namazdan sonra oturmak için veya kapının önünde paspas olarak kullanmaz...
O dahi saygı duyar ve bir daha ihtiyaç olana kadar uygun bir yere kaldırır...
Umarım anlatabiliyorum...
Bunlar hep insanların arayışı, anlayışı, niyetiyle alakalı şeyler...
Bunlarla ilgili hiçbir dayatmada bulunamam...
Ama nelerin yapılmaması gerektiği ile ilgili, kendi düşüncelerim üzerinden bir öneride bulunabilirim...
Yöneticileri tarafından kul hakkının yendiği; özellikle de adaletin olmadığı; yargıçların hükümdarın isteğine göre zulüm hükümleri verdiği ülkelerde; tanrının dinine göre değil de; hükümdarın, başbakanın veya cumhurbaşkanının isteğine uygun vaazlar verilen ibadethanelerde asla ibadet etmem...
O yer kiliseyse, kilisede; camiyse, camide, havraysa, havrada; tapınaksa, tapınakta ibadet etmem...
Çünkü; oraların dinle, diyanetle, tanrıyla bir ilgisi yoktur...
Hatta bence; buralardaki rahiplerin, hahamların, hocaların arkasında ibadet tanrının da gücüne gider...
İnanmıyor musunuz?
O halde bunu gerçek ahlakla ahlaklanmış insanlara sorun...
Gelelim dünkü yazının altına yorum yaparak, durumu meşrulaştırmaya çalışanlara...
O sizin işiniz olmamalıydı arkadaşlar...
O caminin imamı, o ilçenin müftüsü var...
Gelsin; insanların secde ettiği seccadeleri, özellikle basılsın diye ayaklar altına sermek neden normalmiş onlar açıklasın...
Oraya halı sermek, yolluk sermek, çuval sermek; olmadı gazete, muşamba veya başka bir şey sermek varken; neden seccadeye yolluk muamelesi yapmışlar?
Neden namaz kılmak için kullanılan bir şeyi, paspas gibi kasten ayaklar altına atmışlar; gelip imamlar, müftüler açıklasın...
Ben buradayım; dinlemek isterim...
Ekmeğe ha ayakkabı ile, ha ayakkabısız basmak nasıl bir hürmetsizlikse; nasıl bir nankörlükse; seccadeye de aynıdır...
Yoksa seccadeye bassan da günah değil; ekmeğe bassan da...
Mesele saygı; mesele hürmet...