ŞANTAJCILIK...
Reklam
KEMAL VANLI

KEMAL VANLI

tokattan.com

ŞANTAJCILIK...

30 Eylül 2022 - 10:51

Hiç şantaja veya şantajcıya şahit oldunuz mu?
Olmadıysanız bu yazıyı okuyun;
Medya üzerinden, gazeteci kisvesiyle herkese açık şantaj ancak bu kadar yapılabilir...

Tokat Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Ali Çelik'e soruluyor; o videoda ki kişi sen misin?
Soruyu okuyanın aklına direkt; müstehcen bir görüntü geliyor...
Normal bir video olsa neden böyle herkese açık ama üstü kapalı sorsun...?
Sonra neden sorsun?
Öyle ya normal bir görüntüyse; o görüntüdeki Ali bey veya değil, kime ne faydası var bu görüntünün ve neden özellikle bir yazı ile sorulsun?
Ama böyle sorunca okuyanların aklına, bel altı görüntüler geliyor ve "Acaba Ali beyin videosunda ne var ve bu nasıl bu şahsın eline geçti?" şeklinde sorular sorulmasına neden oluyor...

Sorulan şahsın böyle bir videosu yoksa dahi; "ulan biri montaj mı yaptı, ya da net olmayan ve fiziken bana benzeyen görüntü benim diye mi servis edilecek; yoksa uygunsuz bir yerde görüntülerim mi kaydedildi?" şeklinde düşüncelerle psikolojisi altüst oluyor...
Bunların yapmak istediği de bu zaten...

Ali beye çağrımdır; bu şantaja asla boyun eğmemesi, direkt suç duyurusunda bulunması gerekir...

Son zamanlarda Niksar olayı patlayınca; birileri sanırım işi buna ihale etmiş...
Daha düne kadar mesnetsizce, ortaya bir şey koyamadan taciz ettiği Özdilek Özcan'ı bana karşı savunmaya geçmiş...
Savunma da savunma olsa...
Özdilek Özcan ile ilgili yazdığım yayınladığım bir şeyin yalan olduğunu, gerçeğinin farklı olduğunu falan yazmıyorlar...
Koymuşlar geçtiğimiz günlerde ziyaretime gelen arkadaşım Musa Özdemir ile birlikte verdiğimiz görüntüyü; altına yine mesnetsiz şeyler yazıyorlar...

Neymiş efendim; ben itibar suikastçisiymişim...
Bana bunu diyenlerin bana karşı ve dün Ali Çelik'e karşı yazdıkları yazılardaki dile Allah aşkına...
İtibar suikasti bu dil değilse; nedir?
Bu dilin gazetecilikle alakası var mı?

İşin daha ilginci de altına gelip yorum yapanlar...
Yusuf Güzel; Ak Parti eski Zile İlçe Başkanı...
İlçe başkanlığını da, haczettirdiği belediyeyi de ellerinden ben aldım...
Siyasi kariyerini bitirdim...
Kuyruk acısı büyük...

Bir diğer beğeni ve yorum yapan ise; fayansçı Mehmet Kaya...
Onun da elinden milletin malına 3 kuruşa çöktükleri araziyi aldım...
Yetimin cebinden çekeceği 10 milyonlarca liraya engel oldum...
Onun kuyruk acısı da epeyce büyük...

Başçiftlik belediye Başkanı Murat Tunçel de beğeniler koymuş...
Onu da belediyenin arsasını oğlunun üzerine geçirirken, bir diğer oğlunu da İŞKUR üzerinden işe alırken yakaladım...
Onu da bunlar dahil bir çok dosyayla gündeme taşıdım... Onun da siyasi kariyerini ben bitirdim...
Seçimlere kadar gün sayıyor...
Tunçel beğenmesin de kim beğensin bana hakaret edilen yazıyı?

Bir diğer yorum yazan Sulusaray Belediye Başkanı Necmettin Coruk...
Onu da; kendi maaşını tıkır tıkır öderken, işçilerin maaşını yıllarca eksik ödediği için taşıdım gündeme...
Yaptığı düzmece sınavla.. sınava sahte adam sokarak.. akrabalarını nasıl işe aldığını delilleri ile yazdım...
Düzenbazlık da, sahtekarlık da büyük ve utanılacak bir suçtur...
Hele ki bu milletin emanet ettiği makamda yapılıyorsa...
Yine geçen imar yolsuzluğu ile akrabalarına rant sağlamaktan hakkında başlatılan soruşturmayı gündeme taşıdım...
Onun da siyasi kariyerini bizzat ben bitirdim...
O da seçimlere kadar gün sayıyor...
Coruk beğenmeyecek, yorum yazmayacak da kim yazacak?

Altan Çelik denen zat beğenmiş...
Altan efendi kim?
Hani Tokat Yeni sanayi Sitesi ihalesini, en yakın rakibinden 10 milyon daha ucuza teklif veren Tokatlı bir firma, 40 milyon civarına kazanmıştı...
Sonra bunu iptal edip; başka bir ihale yapmışlardı...
O ihaleye giren Tokatlı firma da ihale komisyonunca haksız şekilde ihaleden elenmişti...
Sonra Tokat esnafına 10 milyon daha pahalıya yapan diğer firmaya vermişlerdi işi...
Ben bunları yazınca bu Altan ve ekibi, "iftira" diyordu...
Ben de ardından söylediklerimin iftira değil, gerçek olduğunu gösteren belgeler yayınlıyordum...
İhale iptal edilmedi, "Tokat firması işi yapmak istemedi" diyorlardı... Ben de ardından ihalenin iptal edilmesi için bizzat kendilerinin müracaat ettiklerinin belgesini yayınlıyordum...
Dava açıyoruz Kemal Vanlı'ya dediler; 3-5 yazı ve belge daha yayınladım...
Ne dava ne başka bir şey...
Finalde Tokat esnafının 10 milyonunun buharlaştığına herkes ikna oldu...
Altan Çelik'i de devrik lider gibi koltuğundan indirdiler...
Dolayısıyla onun da STK ve siyaset kariyerini yine ben bitirmiş oldum...
O beğenmeyecek de kim beğenecek?

Evet ben zaman zaman bir çok ismin siyasi kariyerini bitirdim...
Burada sıraladıklarım; sadece bana hakaret edilen o yazının altına yorum yapan ve beğeni koyanlardan bir kaçı...
Asla şantajcı ve itibar suikastçisi olmadım...
Asla kimseye iftira atmadım...
Yazdığım yazıda yanlış bilgiler varsa; başka bir yazıyla düzelttim...

Ben yazdıktan sonra bazılarının siyasi kariyerlerinin bitmesi; benim itibar suikastçisi olduğumdan değil, onların yaptıklarından dolayı...
Şantajcı yazıyorlar....
Asla...
Bugüne kadar asla şantajdan vs yargılanmadım...
Ama bunu yazanlar yargılandı...
Şantajcılığa o kadar alışmışlar ki; bunu dedikten bir gün sonra satır arasında şantaj yapmaktan da çekinmiyorlar...

Bana, "İtibar suikastçisi" diyen şahıs, şantaj yaptığı Ali Çelik'e düzenlediği itibar suikastinden dolayı mahkemelik olmuş ve kaybetmiş...
Tazminata mahkum olmuş...
Hakkında geçtiğimiz gün icra işlemi başlatıldı...
Daha bir kaç ay önce mahkeme tarafından itibar suikastçisi olduğu tescillenen zat bana utanmadan, sıkılmadan itibar suikastçisi diyor...
Ki; mahkum edildiği tazminatı ödemediği için de hakkında dün icra işlemi başlatılmış durumda...

Mütevaziliği bir kenara koyalım; Tokat'ta Kemal Vanlı ismi bir gazetecilik markasından ötedir...
Bir duruştur Kemal Vanlı...
Bir iddiadır...
Mücadeledir...
Sessiz yığınların gür sesidir...
Mazlumların sığınağıdır...
Kaledir Kemal Vanlı...
Dolayısıyla da; Kemal Vanlı ile görüşmekte kimse için utanılacak değil; gurur duyulacak bir şeydir...
Hatta herkese de nasip olmaz...

Evet herkese nasip olmaz; bu yazıların altına yorum yapanlardan ikisi de zamanında benimle görüşebilmek için çok çabalar sarf etmişlerdi mesela...
Ve en sonunda muratlarına da ermiş isimlerdi...
O görüşmelerde bana ne itibar suikastçisi diyorlardı ne de başka çirkin bir şey...
Özellikle bazılarını geri çevirdiğim izzet ve ikramdan başka bir şey görememiştim...
Ama bir de onlardan dinlemek lazım tabii...

Benimle başı derde girenler, bu tipleri buluyor...
Altan Çelik mesela; bunlara koşmuş, A Haber'e çıkarmışlardı...
Nasıl bir dikiş atmışsam; A Haber sökememişti o dikişi ve gitti Altan Çelik...
Geçtiğimiz gün ise; karşımda aşırı zor durumda kalan Niksar Belediye başkanı Özdilek Özcan çıkartıldı A Haber'e...
Rastlantı değil bunlar...

Rastlantı değil çünkü; A Haberi'in Tokat muhabiri Murat Onur ile aynı ofisi paylaşıyor bu ağzı bozuk şahıs...
Ve yazıları paylaşırken, özellikle onu da etiketliyor...
Murat'ta tüm bu iftira ve şantaj kokan yazıların bir parçası mı henüz netleştiremedim...
Ama yakında o da netleşir...

Özellikle benim Üzerimden MHP kanadını rencide ediyorlar...
Eleştiri değil; bizzat rencide ediyorlar...
Normal bir eleştiri yapsalar; muhatabı siyasetçiden açıklama beklersin; ama bu öyle değil, direkt rencide edici yazılar...

Neden rencide ediyorlar MHP'li isimleri; çünkü MHP'nin Tokat'taki en üst yöneticilerinden tabanına kadar geniş bir arkadaş kitlem var...
Bu isimlerin çoğu ile ilişkilerim dostluk, abi kardeşlik boyutunda...
Siyasi bir birliktelik değil...
Buna tahammül edemiyorlar...
Oysa; buna benzer Ak Parti'den, İyi Parti'den, CHP'den de dostlarım, arkadaşlarım var...

O siyasetçiler gibi beni de rencide etmek için; bir arkadaşımla fotoğrafımı koymuş, altına da "Yalova'da kaçak yaşıyor" gibi saçma sapan iddialar yazıyorlar...
Dağ başı sanki Yalova..

Kimse kusura bakmasın da; ben bu tip sığ yazılar yazan tiplerle, kalem savaşına girmem...
Bu yazıyı da, bunu yazan zatı muhatap alarak değil; işin aslı astarı ne öğrenilsin diye yazıyorum...

Biz memleketle ilgili yazılarımıza devam edeceğiz...
Özellikle Niksar ile ilgili yazılar ve canlı yayınlarımız devam edecek...
Çünkü bu memleketin en çok ihtiyacı olan şeylerden biri; gerçek gazetecilik...
Ona da gücüm yettiğince yetişmeye çalışacağım...


Bu yazı 369 defa okunmuştur .