SADECE BOYAMAMIŞLAR...; AYNI ZAMANDA SIVAMIŞLAR...

Aslı Tokat Zileli olan ünlü heykeltıraş Cahit Koççoban'a ait..
Kiraz toplamaya giden kadın heykeli....

MHP'li başkan Murat Avalıoğlu döneminde siparişi verilmiş...
Ak Partili Başkan Lütfi Vidinel döneminde dikilmiş...
CHP'li başkan Şükrü Sargın döneminde ise;  tekrar yorumlanarak bu hale getirilmiş...

Heykelin orijinalinde eşeğin sağ ve sol yanlarında sepetler var...
Sepetlerde ve terkisinde çocuklar var...
Sepetleri ile kiraz toplamaya giden kadın, çocuklarını da yanında götürüyor...

Son yazıyı yazmadan, heykelle ilgili bazı sorularıma cevap bulabilmek için sabah Belediyenin Kültür Müdürü Necmettin beyi aradım...
Kusura bakmayın basına bilgi veremem ben artık itfaiye de görevliyim dedi...

Oysa öğrenmek istediğim; "hangi başkan ne amaçla yaptırdı, o heybelerde önceden ne vardı?" vs gibi sorular...

Zile denince yürüyen bir bir arşiv, yürüyen bir kütüphane gibi adamı Kültür Müdürlüğünden alıp itfaiyeye gönderdiklerini de bu sabah dolaylı yoldan da olsa öğrenmiş oldum...
Muhtemelen birileri kafalarında benimle ilişkilendirip Kültür Müdürlüğünden aldı diye de kendimi suçlu hissettim...
Ki; külliyen yanlış bir yaklaşım... bu ve benzer durumlara şahit olunca da zaten bu kararları alan başkanın iyi niyetinden şüphe ediyorsunuz...

Neyse belediyenin basın birimini ve Kültür Evi Müdürünü aradım... İstediğim cevapları bulamayınca daha tatmin edici cevaplar için bir kaç ismi daha aradım...

Edindiğin intiba şu; heykel ta ilk yapıldığında görenlerin çoğunluğu tarafından pek kabul görmemiş Zile'de...
Sağ yanındaki sepet ya da heybeye konulanın kadının çocuğu değil, kocası olduğu belirtiliyor... "çünkü yüze baktığınız da bir çocuk değil, yetişkini görüyorsunuz" diyorlar...
Eşeği kullanan kadının, kocasını da çocukları gibi heybesinde taşıyor şekilde betimlenmesi.. Niyet o değilse dahi öyle algılanması, Zile'de heykeli görenlerin çoğunda  rahatsızlık yaratmış...
Hatta eşek üzerindeki kadının sanatçı tarafından çok çirkin yapıldığını söyleyen dahi oldu...

Yaklaşık 10 yıl önce yapılan bu heykel Kültür Evine konulmuş....
Kültür evi de o dönemlerde  sadece başkanlar ve çevrelerinin kullandığı, misafirlerinin ağırlandığı bir mekan...
İsteyenin girebildiği, halka açık bir mekan değil yani...

Öyle değil mi ama; Başkanlar kentleri için bir heykel yaptırır, sonra da bunu kentin en göz önündeki yere değil de; neden halktan izole bir yere koyar...?
Muhtemelen Başkan Vidinel'de heykele bakınca aynı şeyleri hissetti... ve heykeli halka kapalı Kültür Evine koydu diye düşünüyorum...

Sonra müze kurulması çalışmaları başlayınca,, Zile Kültür evindeki bu heykel de  yeniden ortaya çıkmış... Kaleiçi'ne taşınmış...

Asıl sorun ise; birilerinin heykeli daha anlamlı hale getireceği düşüncesi ile üzerinde operasyonlar yapmaya başlaması ile ortaya çıkmış...
Bir kaç defa boyanmış...
Hatta; o boyamaların birinde heykel kara çarşaflı hale getirilmiş...
En sonunda başını kırmızıya, diğer yanları farklı renklere boyanmış...
Anladığım kadarıyla bütün bu boyanma süreçlerini Başkan Şükrü Sargın biliyor...
Kara çarşaflı şekle getirilmesine de, "tepki çeker" diye başkan bizzat kızanlardanmış...

Sadece boyamakla kalmamışlar... heykeldeki kadının kocasını yan heybesine koyması.. ya da öyle algılamaları rahatsız ettiği için... o heybedeki figürü sıvamış, yerine üzüm yapmışlar...
Diğer taraftaki sepete de ne varsa artık onu da sıvayıp.. yerine kimine göre kilim, kimine göre başka bir şey olan yeni bir şey yapmışlar...

Sonra da ucubeye dönüştürülmüş eser, bu son haliyle Kalede sergilenmeye başlanmış...

Ortaya çıkan tablo sadece bir rezalet değil...
Esere saygısızlık da var, sanatçıya saygısızlık da...
Hatta bu bir suç...
Ve başkan bunu bizzat yaptıran değilse de... en azından yapılanları gören ve son hali almasına kadarki süreçlerden haberi olan biri...
En masum tabirle; "seyirci kalan" diyebiliriz ki; bu bence anlatmaya yetmez...