(Lütfen yazıyı okumadan peşinen yorum yapmayın...)
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin, “Teröristbaşı, gelsin DEM Parti grup toplantısında konuşsun, terörün bittiğini, örgütün lağvedildiğini ilan etsin.” şeklindeki sözlerine şaşırmadığımı söylesem ne düşünürsünüz?
Bir hafta kadar önce de, DEM milletvekilleri ile tokalaşmasını konuşuyorduk Bahçeli'nin...
Bir şey geliyorum diyordu da; gelen tam olarak neydi onu merak ediyordum...
Bahçeli hedefi büyük koydu; terör örgütü kendini lağvetsin...
Bu konuda ortaya dirayet konması durumunda Öcalan'a özgürlük isteme anlamına gelen, umut hakkının kullandırılmasını istedi...
2 gün önce, "ABD ASLINDA KİME NİŞAN ALIYOR?" başlığı ile; dünyanın bir savaş sarmalına sokulmak istemesini konu alan son yazımı şu ifadelerle bitirmiştim...
Bizi de bir taraftan PKK, bir taraftan Ermenistan, bir taraftan da Yunanistan ile taciz ediyorlar...
Bunların arasında en önemli tehdit PKK ve uydusu yapıların Suriye'deki oluşumları...
İktidarın bir anda direksiyonu DEM'e ve Öcalan üzerinden PKK'ya kırmasını bir de bu açıdan okuyun...
Bu hükümetten ziyade bir devlet refleksi de olabilir...
Evet; Bahçeli'nin çıkışını da devlet refleksi olabilir mi şablonundan izledim; dolayısıyla da pek şaşırmadım...
Ama bana göre de beklenmedik; bana göre de çok aykırı; çok iddialı bir çıkıştı...
Başarabilirler mi bilemem; ama dünya tarihte eşi benzeri görülmemiş kanlı bir savaş sarmalının içine çekilmeye çalışılıyor...
Her ülkenin zayıf yanlarına yönelik bir planları var...
Ana amaçları Çin'i durdurmak; ama bu planlarını uygulamaya çalışırken, dünyanın keyif içinde izlemesine fırsat vermeyecekler...
Önceki dünya savaşlarında olduğu gibi; ülkeleri taraf olmaya; öyle ya da böyle savaşın içine çekmeye çalışıyorlar...
Bizim en zayıf yanımız Kürt Kimliği üzerinden oluşturulan bölücü yapılar...
PKK ve hemen yanı başımızdaki Suriye'de ABD desteği ile oluşturulup silahlandırılan YPG...
Bizi ilk etapta savaştıracakları oluşumlar bunlar...
Olmaz demeyin; küçümsemeyin...
Bir dansözü sosyal medya propagandaları ile Ukrayna'ya başkan seçtirip; o dansözü devlet başkanı yaptıktan sonra Rusya ile savaştırmalarını gözlerimizle izliyoruz...
Rusya'nın bir haftada ezip işgal edeceği beklenen Ukrayna'nın işgal edilememesi; Rusya gibi bir savaş makinesinin 2 yıldır bunu başaramamasını göz önüne almak lazım...
Çünkü orada Rusya'ya karşı savaşan Ukrayna değil, başta ABD ve İngiltere olmak üzere tüm batı...
Savaşı yöneten de Zelenski değil; daha ziyade CIA ve MI6...
Rusya'nın gemilerini, denizaltılarını batıran; uçaklarını düşüren akıllı silahlar da Ukrayna'nın değil; o silahları kullanan uzman personel de Ukrayna'nın değil...
Onun için hiçbir şeyi küçümsememek lazım...
Bahçeli'nin çıkışları kadar CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in; genel başkan olmadan ve olduktan sonraki politik değişimini de, dünyayı kuşatan savaş tehditleri açısından mı düşünmek lazım acaba...?
Net söylüyorum; Bahçeli'nin istediklerinin gerçekleşmesi çok zor...
Ama imkansız da değil...
Zor olmasının ana sebebi; ABD
Öyle ya; büyük paralar harcayarak oluşturup silahlandırdığı YPG isimli yapıyı, Türkiye'den atılacak siyasal bir açılım süreci ile kaybetmek; Türkiye'ye kaptırmak istemez...
İsrail istemez...
İngilizler istemez...
Bu güçler ve onların güdümündeki terör gruplarının bu süreci baltalamak için ellerinden geleni yapacaklarını aslında siz de çok iyi biliyorsunuz...
Ama yine de önceden söylediğimiz iddialı sözler ve tavırlardan dolayı, birçoğumuz sağlıklı okumalar yapmayacağız; sosyal medyadaki ne idüğü belirsiz sayfaların gazlaması ile tepkiler vereceğiz...
Kabul edelim veya etmeyelim; PKK ve YPG gibi örgütlerin lağvedilip, Türkiye'de bir normalleşme sürecinin başlaması en çok ABD, İsrail ve İngiltere'yi rahatsız eder...
Kürt halkı memnun olur...
Türk halkının büyük bir kısmı tereddüt eder...
Bir kısmı memnun olur...
Diğer bir kısmı memnun olmaz; bunun için haklı sebepleri de vardır... Ama bu haklılık, alınan tavrın doğru olduğunu göstermez...
Maalesef dünyanın yakın geleceği çok karanlık...
Acı, kan, gözyaşı, açlık ve sefalet tüm dünyayı sarabilir...
Yaklaşan bu kusursuz fırtına öncesi; kış gelmeden kışa; sel gelmeden sele; fırtına gelmeden fırtınaya hazırlandığımız gibi hazırlanmamız gerekiyor...
Bunu içeride savaşarak mı, yoksa barışarak mı yapmalıyız; bunların üzerinde iyi düşünülmeli ve ne yapılacaksa adımlar hızlı atılmalı diyeceğim de; bu maalesef artık bizim ha dememizle kolayca olacak şeyler gibi de görünmüyor...