MUHTEŞEM FEYZULLAH...

Türkiye'nin en büyük sanayi kuruluşlarından olan TÜRKŞEKER'deki çöküş devam ediyor..
Muhteşem Süleyman'dan sonraki en muhteşem iktidar Ak Partimiz dönemindeki özelleştirme furyasının kurbanlarından biri olmuştu TÜRKŞEKER...

Bir devlet için stratejik üretimlerden biri olan şeker ile ilgili... önce kâr eden fabrikalarını özel sektöre kaptırdık... Ardından da mali yapısının iyice bozulmasına neden olduk... 

Daha geliştirip, daha modernleştirip, daha teknolojik hale getirerek... daha çok insan istihdam edebileceğimiz... Daha çok ihracat yapabileceğimiz... Milyarlar dolarlık karlar elde edebileceğimiz bu dev sanayi kuruluşumuz şimdilerde milyarlık zararlar açıklıyor...

Başına bir İlahiyat Fakültesi mezunu getirilen TÜRKŞEKER’de üretilen şekerlere okunup, kutsandı mı bilemem.. ama ilahiyatçının yönetimindeki dev sanayi kuruluşunun 2019 sonundaki zararı 968 milyon TL olarak açıklandı.

Savaştan çıkmış bir halkın... borç yükü altında, fakirlik içinde ve genç neslini savaşlara kurban veren bir halk ve iradenin eseri olan TÜRKŞEKER'den bir tane daha kuramadık...
Ama muhteşem Feyzullah'ın, muhteşem yönetim dehası ile, böylesine stratejik bir sanayi kurumunu enkaza çevirdik...
Bir de her yıl zarar ediyoruz...

Artık TÜRKŞEKER'in açıklanan zararları öz kaynaklarını dahi aşmış durumda...

satılan Turhal Şeker Fabrikası, ilk kurulduğunda Turhal üzerinden Tokat geneline sirayet eden bir medeniyeti de getirmişti...
Küçük bir ilçeden refah içinde neredeyse Tokat ile yarışan dev bir ilçe doğmuştu....
O fabrika geliştirilmeyip, kotalarla adeta zincirlenmeye başlandıkça, Turhal... Dolayısı ile de Tokat bunun zararını hissetmeye başladı...

Artık Turhal Şeker Fabrikamız başkalarının elinde...
Şeker üretimi için işçiler 3 aylık işe alınıyor...
Asgari ücret üzerinden 3 ay sömürüldükten sonra, geri kalan 9 ayda nasıl yaşayacakları... eşlerine çocuklarına nasıl bakacaklarına aldırmadan kapının önüne konuluyorlar...
Tokatlı artık, bir zamanlar kendisinin olan bu fabrikanın sadece 3 ay çalıştırdığı kölesi durumuna düştü..
Yine de kapısında bekliyor...
Yine de 3 ay olsun, asgari ücretten çalıştırması için sıraya giriyorlar...

Muhteşem Feyzullah'ın hakkını da yemeyelim şimdi..
Bir yandan fabrika ve kurumlarımızı satarken... diğer yandan yatırımlarda yapıldı...
Mesela 2019 yılında, "9 milyar lira yatırımla 48 yeni cezaevi geliyor" haberi ile öğrendik ki, bu ülkede fabrikalar satılırken, cezaevlerinin sayısı çoğaltılıyor... yeni yatırımlar yapılıyor...

Geçtiğimiz yıl Adalet Bakanı Abdülhamit Gül, son 5 yılda 94 ceza infaz kurumunun inşa edildiğini açıkladı...

Sonra muhteşem projelerden kekin çayın bedava olacağı kraathaneler...
Gerçi gerçekleşmedi..; ama hayali bir sarhoş ediciydi...

Sonra; Yatıp yuvarlanacağımız millet bahçeleri projeleri...

Bazen işgal edilmiş ülkeler geliyor aklıma ve durumumuza şükrediyorum...
Sonra acaba diyorum; işgal edilmiş ülkelerde, işgal kuvveti komutanı o ülkeyi nasıl yönetirdi...?

Sanayi kuruluşlarını geliştirir mi, yoksa satar mıydı..?

Bize çaylı kekli zevki sefa... yatıp yuvarlanmalı bahçe projeleri mi yapardı.. yoksa daha fazla üreteceğimiz projeler mi..?

Düşünene, sorgulayana ne yapardı....

Fabrika mı yapardı cezaevi mi..?

Adalet olur muydu...?
Yargı adil mi olurdu.. yoksa; işgal kuvveti komutanının gözünün içine mi bakardı...?
İşgal kuvveti komutanını eleştirenin başına ne gelirdi...?

O yüzden şükretmek lazım...
İyi ki işgal altında değiliz...