MÜFTÜ BOZUNTUSUNUN BİR YARASI VAR..

Bir müftü...
Akçakoca İlçe Müftüsü...
Adı; Şaban Soytekinoğlu...

Bayram ziyareti için gittiği memleketi Sakarya’nın Karasu ilçesinde Cuma namazı kıldırmış... ve oradaki Cuma vaazında Filistin olayları ve Yahudilere değinmiş ve konuyu  Selanik göçmenlerine getirmiş...

İşte o müftü bozuntusu; Selanik göçmenleriyle ilgili olarak, "Yüzde 90’ı Selanik göçmeni ve sabetayist. Ne demek sabetayist? Müslümanlığa girmiş gözüken Yahudiler. Aslında Müslüman değil" demiş....

Yani diyor ki; Selanik göçmenleri Yahudi...
Dolayısı ile Filistin zulmünü yapanlar ve destekleyenlerin arasında aslında bu Selanik göçmenleri de var...
Devam etmiş..; "Gezi Olaylarını da aslında Selanik göçmenleri yaptı, yaptırdı" demeye getirmiş...

Bu müftü tipli fitnecinin derdi aslında ne Filistin, ne İsrail zulmü...
Ne de Selanik göçmenleri...
Ne ya...?
Derdi; siyaset... derdi yalakalık...

Selanik deyince akla bu ülkede ilk gelen isim Atatürk'tür...
Müftü bozuntusunun göndermelerinden biri buraya...

Diğer bir göndermesi de, son zamanlarda yaşanan bir siyasi polemiğe dayanıyor...
O polemik de, İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in, Erdoğan'ı İsrail Başbakanı Netanyahu'ya benzetmesi polemiği...
Bildiğim kadarıyla Meral Akşener'de anne tarafından bir Selanik göçmeni...

Bir dönem Selanik'te Filistin gibi Osmanlı toprağıydı...
"Ne alakası var Selanik göçmeni olmanın Yahudilikle...?" diye soruyorsunuz değil mi...?
O müftü tipli şarlatan da ne tarihsel, ne mantıksal bir bağ kuramıyor zaten...
Din kıyafeti giymiş, caminin de mimberine kurulmuş ya...; iftira atmak için delile, belgeye, mantığa ihtiyacı olmadığını düşünüyor...
Dümdüz de; "asıl sensiz Yahudi..." demeye getiriyor...
Hepsi bu...

Anladınız mı şimdi; bu fitneci aslında nereleri karalamaya çalışıyor...?
Nerelere b.k atmaya çalışıyor...?
Cami kürsüsünü kullanarak; nasıl bir siyasi algı yönetimi yapmaya çalışıyor...?
Nerelere kuyruk sallıyor, nerelere takla atıyor... nereleri nasıl yalıyor?

Ah o Osmanlı'nın son zamanları...
Ah o esaret ve kurtuluş mücadelesi dönemleri...
Son zamanlarda konular beni hep aynı yere getiriyor...
Milli mücadele topyekün bir kurtuluş mücadelesi değildi arkadaşlar...
Belki halkın yüzde 20'si içselleştirmiş, sahiplenmişti Milli Mücadeleyi...

Bir kesim de vardı ki...; milli mücadeleye karşıydı...
Bağımsızlık değil..; İngiliz ve Fransız mandası istiyorlardı...
Geri kalan yüzde 50-60 ise; canı derdinde... ne olduğunu anlamaya çalışıyor...

Tokat'ta imam hatip lisesine adı verilen Mustafa Sabri efendi o dönemin şeyhülislamı...
Milli mücadeleyi lanetliyor... "İngiliz mandasında kalmalıyız" diyor...  mücadeleyi yürüten Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları için katli vaciptir şeklinde ölüm fetvası veriyor...

Selanikli Mustafa'ya kin bugünün meselesi değil yani...
Sen misin bu ülkede kurtuluş mücadelesi başlatan...?
Sen misin bağımsız bir devletin temellerini atan...?

Ulan kendi bağımsızlığını istemeyen Filistin'in bağımsızlığını ister mi...?
Kendi milletinin İngiliz hegemonyası altında kalmasını savunan, Filistin halkının İsrail hegemonyası altında yaşamasından rahatsız olur mu...?
Rahatsız olmuş gibi yaparlarsa dahi.. ki; yapıyorlar... bu gösteriden öte geçebilir mi...?

Geçen Tokat'ta bir imam hatibe Mustafa Sabri'nin ismini verenler kalktı, İsrail'e tepki için konvoy düzenledi...
Kimdi Mustafa Sabri...?
İşte ülkesini İngiliz Mandasında kalmasını isteyen... bağımsızlık için savaşanlara elindeki din gücü ile ölüm fetvası veren hain...

Değil mi ama... kendi ülkesinin bağımsızlığına karşı olan bir tipi rol model alanların.. onun ismini okullarına verenlerin... Filistin'in bağımsızlığını isteyeceğine nasıl inanacağız...?

Siz de bağımsızlık ruhu olsa...; Filistin'den önce Kaz dağlarında Kanada işgaline... Erbaa'da İngiliz İşgaline... Zile Evrenköy'de Çin işgaline de karşı çıkarsınız...
Konvoylarınızı oralarda da düzenler... Bayraklarınızı oralarda da sallarsınız...

Öyle ya; siz zulme karşı samimi olsanız... Müslüman Doğu Türkistan halkına zulmeden Çin'e de cephe alırsınız...

İşte Müftü Şaban'ın ki de o hesap...
Derdi ne Filistin halkı, ne İsrail zulmü... ne din...
Dinin üzerine basarak birilerine takla atmak... yükselmek istiyor müftü Şaban...
Müftü Şaban'ın kıblesi siyaset... O Allah'tan ziyade başka bir yerlere yakın olmayı, yaranmayı arzuluyor...
Çünkü onun için menfaat orada...