İNANMANIN PAHA BİÇİLEMEZ LÜKSÜ!
Reklam
KEMAL VANLI

KEMAL VANLI

tokattan.com

İNANMANIN PAHA BİÇİLEMEZ LÜKSÜ!

04 Nisan 2022 - 12:01

Şunu anlamamız lazım galiba; futboldan siyasete, sosyal hayattan bilime.. hatta sanata, doğaya inançsal bir modelleme ile bakmak işin kolay olduğu kadar da, önlenmesi zor tarafı...
Ve aynı zamanda suistimal edilmeye de açık tarafı...

Bizdeki inanç kodlarını çözen ve bize karşı kullananların başında sanırım siyasetçiler ve dolandırıcılar geliyor...
Son zamanların popüler telefon dolandırıcılığı da dahil, tüm dolandırıcılıkların temelinde inandırma var...
Bizdeki inanç kodlarını çözenler, neye inandığımız neye güvendiğimiz üzerinden; nelere nasıl inanmamız gerektiğine de yönlendiriyor...

Suçla mücadele eden savcı veya polis olarak arıyor seni; bunu duyunca ilk önce, "hah tamam bunlar yalan söylüyor olamaz" iç sesimizle, güven duygumuz da tetikleniyor; sonrası facia...

Bir dönem yurt dışındaki gurbetçilerin mark ve dolarlarına dadanan ve yatırım bahanesi ile o paraları isteyenler de dini argümanla gitmişlerdi gurbetçilerin karşısına...

Esselamu aleyküm ve rahmetullahi ve berekatühü..
Vay be; sırf selamındaki detaylardan ne derece dindar olduğu anlaşılıyor...; buna güvenmeyeceksin de kime güveneceksin...
Sarıkla cüppeyle geleni ayrı...
Hacdan hurma, zemzem getireni ayrı...
İnanmamak elde mi?

Ama işte telefon dolandırıcılığında, "ben polis veya savcıyım" diye arayanlar ne kadar polis veya savcıysa...; o afilli selamlar, o sünnetullah temalı kıyafetlerle gelenler de o derece dindar veya din adamıydı...

İnançsal kodlarımızın siyasette kullanımı daha kitlesel zararlar vermesine rağmen, daha girift olduğu için anlaşılması da daha zor...
Ama imkansız değil...
"Falan partiye oy verirseniz, Allah'ta sizi cenneti ile mükafatlandırır" sözünü benim söylememle, kurnaz bir siyasetçinin uygun birine söyletmesi arasında dağlar kadar fark var...

Siyasetin bize bazen yükselen milliyetçilik, bazen yükselen maneviyatçılık yönlerimizden yaklaşması...
Bazen bir yerde camiye bir saldırı, başka bir yerde bir başörtülüye saldırı.. Öbür tarafta kutsal kitaba, bayrağa bir saldırı gerçekleşmesi bazen doğal ve tesadüf olamayacak kadar  zorlama geliyor mu size de...?
Bunların genelde toplumun kafası karışıkken, yol ayrımındayken, tam da karar verme aşamasındayken olması...
siyasetçinin de hemen onun üstüne atlayıp, bunun hesabını soracağı naraları ile birlikte, gelişmeleri rakipleriyle ilişkilendirmesinin ne kadarı tesadüf olabilir acaba...?

Türkiye'deki bir seçimin arifesinde Yeni Zelanda denen bir ülkede bir caninin camilere saldırıp, Müslümanları katletmesi... Yakalandığında silahının üzerinde ve diğer notlarında Türkiye'nin, Türklerin, inancımızın tehdit ve hakaretlere maruz bırakılması... ve ne hikmetse o Yeni Zelandalının bir de siyasetçimizi ismi ile hedef almış olması mesela...
Dini ve milli kimliğimize yapılan o alçak saldırı bizi birden bire öfkelendirirken; o aşağılık saldırganın içimizden birini ismi ile hedef alması; bize aynı zamanda kimin arkasında toplanmamız gerektiğini de dikte ediyordu sanki...
"Bu aslında küresel bir üst aklın siyasi dizayn çabası" diye düşünseydim ne derece yanılmış olurdum sizce?

Hiç bir eğitim almadan veya kendini geliştirmeden insanın bir inanca sahip olduğu için neredeyse her konuyla ilgili bir görüşü ve bilgisi olması aslında çok büyük bir lüks ve kolaylık değil mi?

Mesela hiçbir sanatsal aktivite veya eğitiminiz olmamasına rağmen, bir sanat eserine bakıp, o eserde kadının göbeği görünüyorsa; bu sanat değil küfürdür diye net bir tanımlama yapabilmenize paha biçilebilir mi...?

A siyasetçisi bir şeye, "kara" derken, B siyasetçisi, "ak" diyor ve siz bunlardan hangisinin doğru olduğunu anlamakta hiç zorlanmıyorsunuz..
Neden; çünkü, B siyasetçisinin din düşmanı bir partiden olduğuna olan inancınız, size hayatta böyle kolay tespitler yapmanıza olanak sağlıyor...

Evrim gibi bilimsel bir teoride mesela... Hiçbir bilimsel eğitim ve aktiviteniz olmamasına rağmen, sırf inanç şablonu ile kesin ve net bir görüşe sahip olabiliyorsunuz...
Çünkü inancınızın evrimi reddettiğine dair somut bir veri olmasa dahi; sözüne inandıklarınızın, evrimin, tanrı ve yaradılışı inkar olduğu yönündeki empozeleri size bilim ile ilgili çok önemli bir konuda dahi net görüş sahibi yapabiliyor...
Ama işte; çoğu zaman görüşleriniz gerçeklerden uzak olabiliyor...

İster maneviyat olsun, ister bir hedefe ulaşma yolunda olsun inanmak güzel ve motive edici bir şey aslında...
Ama sindirerek, anlayarak, sağlamalarını yaparak ve gerçekçilikten uzaklaşmadan...
Yoksa bizi inançlarımızdan tutar istedikleri gibi istedikleri yönlere savurur, suistimal ederler...
Etrafımız bunun onlarca, yüzlerce, binlerce örneği ile dolu...
 

Bu yazı 519 defa okunmuştur .