İNANCIMIZI MI YAŞIYORUZ DİNİMİZİ Mİ?
Reklam
KEMAL VANLI

KEMAL VANLI

tokattan.com

İNANCIMIZI MI YAŞIYORUZ DİNİMİZİ Mİ?

20 Haziran 2021 - 12:19

Bu yazının içinden bir cümleyi okuyup, yorum yazmak yerine, başından sonuna okuyun...
Yazacaksanız öyle yorum yazın lütfen...
Çünkü; yazdıklarım büyük ihtimalle ezberlerinizi sarsabilir, dininiz ile inancınız arasında farklar olduğunu ortaya koyabilir...

Dinimizin ayrı, inancımızın ayrı olması gibi bir farktan bahsediyorum...
İhtimali dahi korkunç değil mi..?

İnanç ile din aynı şeyler değildir...
Çoğu zaman iç içedir.. ama aynı şey değildir...
İnanç sadece din ile değil, daha bir çok şeyle birlikte aynı zamanda ideoloji ile de, siyaset ile de, belli ölçüde felsefe ile de iç içedir...

İslam'da kurban bayramı yoktur....
Sakin olun lütfen... yaklaşık yüzde 90'ınız yukarıda yazdığım cümleyi daha doğru dahi anlamadınız... bundan dolayı da zannettiniz, "kurban yoktur" diyorum...
Hayır...; İslam'da... yani indirilen dinde kurban değil, kurban bayramı yoktur...

Kurbana gelince...
Kurban da zaten İslam'ın getirdiği bir ibadet değildir...
İslam gelmeden önce Kabe'de putlara da kurban kesiliyordu...
İslam ile Allah ayetlerinde kesilen kurbanların üzerine adının anılmasını istedi... Yani kendisine kesilmesini... Böylece de kesilen kurbanlar İslam'a aykırı olmadı...

İndirilen İslam'da kandiller de yoktur mesela...
Ama biz özellikle o geceleri bekler ve ibadet ederiz...
Kandil dinin indirileninde değil, uydurulanında vardır...
Hemen Kadir Gecesi ezberine gitmeyin... Kandil geceleri yoktur diyorum...
Araştırın...

İndirilen dinde kurban bayramı yoktur.. ve bu bayram İslam'ın doğasına da aykırıdır...
Ama özellikle ülkemizde Kurban bayramı; en büyük katılımla gerçekleştirilen toplu bir ibadettir...

İyi de nasıl...?
Öyle ya; kurban Hanefi mezhebine göre vacip, Şafi mezhebine göre sünnettir...

Oysa İslam'da bir şey ibadetse mutlaka farzdır...
Kurban bir ibadetse nasıl olur da farz olmaz...?
Ki; bırakın kurban bayramını, daha temel olanda.. yani kurbanda kafamız karıştı...  

"Hanefi mezhebine göre; vacip, Şafi mezhebine göre; sünnet..." diyeduralım... indirilen dinde mezhep de yok zaten...
Bunu da araştırın...

Mezhepler gibi dine aykırı oluşumların, din adına bir şeyler uydurması neden şaşırtsın ki bizi... 
Aslında aksi daha şaşırtıcı olurdu...

Ayetlerden Kurban Bayramına delil bulamayınca Hadisler giriyor devreye...
Biraz da tecvidli okundu mu, ayet ile ayıramadığımız hadisler...

Hadis ne...? 
İddiaya göre; peygamberimizin sözleri...
Neyse..; zaten indirilen din de; hadis gibi bir temel değer de yok...

Hadisler.. yani peygamberimizin sözleri, peygamberimiz öldükten 200 yıl sonra ortaya çıkmaya ve İslam'ın içine monte edilmeye ve belirleyici olmaya başlamış...
Yani indirilen dinde İslam'ın kaynağı Kur'an...
Bugün kim nasıl cüret ettiyse artık; İslam, Kur'an ve Hadis ikilemesi ile nakşediliyor beynimize...
Haşa; Kur'an Hadis olmadan eksikmiş gibi...

Peygamber ölmüş... 200 yıl geçmiş ve hadisçiler çıkmış...
Başlamışlar peygamber böyle dedi, şöyle dedi diye yer-yer ayet formunda men edici veya teşvik edici cümleler yazmaya...

Sormayacak mıyız...; "peygamber öldükten 200 yıl sonra doğan birileri peygamberin sözlerini nasıl aktarır?"...
Sorarız, sorarız da korkuyoruz...
Neden..; çünkü en çok dinimizin cahiliyiz...

En sahih hadisler için senetli hadisler diye bir şey var...
Senetli hadis ne?
Hadisin aktarılış silsilesi...
Örneğin, bakkal Hasan, cemilin kahvede anlattı, ondan Hüsam dinledi, Hüsam'dan Kezban duydu, Kezban'da da Recep'e anlattı, Recep'ten de benim dinlediğime göre; diye başlayan bir söz...

Yahu bırakın bir din heyetini..; bunu bir mahkeme heyeti dahi delil kabul etmez, "sen mahkeme ile dalga mı geçiyorsun" diye atar insanı mahkemeden...

Din de hadis diye bir şey olsa Allah Kur'an'da bundan bahsedilmez mi..?
Kur'an'ın peygamberimizi övmesi hadislere delil gösterilmeye çalışılıyor...
Yahu tabi ki övecek...
Ayetlere aracılık eden peygamber zaten... onu övmesinde, onu emin göstermesinde, "onun sözlerini dinleyin" demesi kadar normal ne olabilir...?

Sonra Allah'ın peygamberi övmesi ile, peygamber öldükten 200 yıl sonra birilerinin çıkıp, "peygamber sözü" diye ortaya attıklarının ne alakası var...?
Bunlara peygamber gibi davranmanın, kutsallaştırmanın bir anlamı var mı...?

Kurban bayramı da Cuma namazı gibi toplu yapılan bir ibadet...
Böylesine kapsayıcı bir ibadet nasıl olur da Kur'an'da yer almaz...?
Alamaz; çünkü indirilen dinde Kurban Bayramı diye bir toplu ibadet yok...

Ne demiştim başlarken; din ile inanç aynı şey değil...
Yani; Kurban bayramı bir inanç.. dolayısıyla da; inandığınız veya inandırıldığınız her şey din olmayabilir...

Dinler silsilesine bakın, insanlar indirilen dini hep bozmuş... Her bozmanın sonunda yeni bir peygamber gönderilmiş...
Her peygamber döneminin yenilikçisi, devrimcisi gibi başlamış....
Hep o dönemin inançlarının tersini söylemiş... ezberleri bozmuş...
Ve her peygamber gönderildiği yerde doğruya davet ettiği için dışlanmış, taşlanmış.. kısaca dini anlatması hiç kolay olmamış...

Dinimize göre; Hz Muhammet son peygamber olmasaydı, muhtemelen bunca tahrip edilen İslam coğrafyasına yeni bir peygamber gönderilirdi diye düşünüyorum...
Ve yeni gelen peygambere önce biz karşı gelirdik...
Onu Allah'a karşı gelmekle, İslam'ı inkar etmekle, şeytan ile işbirliği yapmakla suçlardık...
Ebu Cehil örneğinde olduğu gibi...

Ebu Cehil'e bu isim cahil olduğu için değil, dininden.. hatta din de demeyelim inancından vazgeçmediği için verildi...
Asıl adı; Amr bin Hişam'dı... Ki halk onu Ebu'l-Hakem ismi ile bilirdi...
Hakem yani bir anlaşmazlıkta adil karar veren güvenilir olan...
Evet; Ebu Cehil yaşadığı bölgede güvenilir ve inançlı bir insandı...

Ebu Cehil hesabı işte...; bir şeye inanmak, her zaman makul bir şey değil... eğer inancınızı dinleştirmediyseniz, her inanç din değil... hele ki körü körüne olunca...

Bizi de işte kandillere inandırdılar...
Şu duayı şu sayıda okursan, zengin olursun veya cennetten köşk kazanırsın diye inandırdılar...
Kurban bayramı gibi toplu bir ibadetin olduğuna inanıdırlar...
Kur'an'ı.. yani Allah'ın bize gönderdiği mesajları kendi dilimizde okuyup anlamamızın doğru olmadığına inandırdılar...
Dine çöreklenmiş, cemaat, tarikat ve siyaset odaklarının menfaatinin aksine konuşanların münafık olduğuna inandırdılar...

O değil de; Ahiret sınavının sorularına çaldıklarına inandırdılar...
Allah'ın kabirde bize soracağı soruları dahi ezberlettiler...
Yeni kuşaklar inanıyor mu bilmem ama biz inanmış, ezberlemiştik...
Ki; o sorularda mezhebimizin sorulacağı gibi bir yalan da atılıyordu...

Televizyon ilk çıktığında, dinden geçinen tarikatçiler, softalar mollaların büyük bölümü, televizyonu "şeytan işi" ilan etti...
Evine sokmadı...
Müritlerine sokturmadı...
Ama baktılar onları dinleyen yok, hızla televizyon edinmekle kalmadı, televizyon kanalları kurdular...
Şimdi televizyon ekranlarında, youtube, facebook, twitter, instagram her yerdeler...

Bunları yazıyorum ama bir taraftan da çekiniyorum...
Çünkü çoğumuz Ebu Cehil gibi olduk... ezberi bozan, doğruya çağıranı taşlayacağız neredeyse...

Diyanet salgında sıkışan siyasetçilerin imdadına yetişmek için; kolonya ve dezenfektanın hijyen amaçlı kullanılmasının günah olmadığının fetvasını verdi...
Oysa biz Müslümanlar önceden kolonya alırken, ıslak mendil alırken... veya temizlik maddesi alırken içinde alkol var mı diye bakıyorduk... Alkolsüzünü bulmak için, o küçücük yazıları okuyacağız diye harap ediyorduk kendimizi... Meğer günah değilmiş... şimdi kolonya alırken, ıslak mendil alırken, temizlik maddesi alırken alkol oranı yüksek olanları arıyoruz...

İyi de bu diyanet siyasetin mi, yoksa dinin mi kurumu...? madem alkol hijyen için kullanılırken haram ve günah değil, neden bunu çok önceden açıklayıp, insanları aydınlatmadı...?

Aynı diyanet; İslam'da Kurban bayramı gibi bir toplu ibadetin olmadığını ne zaman açıklar acaba...?

Farz olan namazı kılmayanlar, nedense kurban kesmek için sıraya giriyor... Ki; külfeti namaza göre oldukça fazla, mükafatı da oldukça düşük olmasına rağmen...
Neden; çünkü kurban bir ibadetten çok artık sosyal statü meselesi olmuş...
Bir gösteriş ve güç yarışına dönüşmüş...
Allah için kesenden daha fazla nefsi için kesen kitleler oluşmuş...
Aynı zamanda bir çok çıkar tarikati için rant alanı da oluşturmuş...

Kurban bayramı... bakın kurban demiyorum, kurban bayramı fakir ile zengini kaynaştırıyormuş...
Yalan...
Aksine aralarındaki uçurumu net şekilde gözler önüne serip, onurlu fakirleri eziyor... rencide ediyor...
İslam asla böyle bir hataya düşmez... bunun böyle olmasının sebebi biziz...
Çünkü kurban bayramı; uydurduğumuz bir toplu ibadet...
Dinimizin değil inancımızın ibadeti...

Ama yine de bu konuları bilen ve yazdıklarımın tersini söyleyen din otoritesi varsa; bir canlı yayın yapalım... delilleri ile başta benim kafamdaki soru işaretlerini çözsün... ve böylece görevini yapmanın da huzurunu yaşasın...
En azından belediye başkanı olan, milletvekili olan eski imamlarımız var... Onlar bari aydınlatsın bizi...

Bu yazının altına, özellikle bize bu hurafeleri ibadet olarak dayatan oluşumların görüşlerini kopyalayıp yapıştırmak yerine... dininiz değil de, inancınızı savunmak için delil olmayacak şeyleri delil gibi yapıştırmak yerine araştırın olur mu...?
Sonra gelin kendi anladıklarınızı, anladığınız şekliyle yazın...





Bu yazı 446 defa okunmuştur .