İMAMOĞLU KIVIRIYOR MU?

İmamoğlu hakkında yeni bir inceleme başlatılmış...
İnceleme kapsamında da savunması alınmış...
Ne yapsak şimdi..?
Eğri oturup, doğru mu konuşalım...?
Yoksa; Doğru oturup, eğri mi konuşalım...?

İçişleri Bakanlığı İmamoğlu hakkında, "belediyenin 15 bin litrelik dezenfektan alımı ihalesinde usulsüzlük yapıldığı" gerekçesi ile müfettiş görevlendirip inceleme başlatmış...
Olabilir...
İçişleri bakanımızın durumu ortada zaten; kendi gözündeki merteği görmez, elin gözündeki çöpü çıkarmaya çabalar...

İmamoğlu, ihale ile ilgili içişleri bakanlığı müfettişlerine yazılı savunma göndermiş....
Ben de bu savunmaya takıldım...
İmamoğlu savunmasını, "Ben belediye başkanı olarak harcama ve ihale yetkilisi değilim" üzerinden yapmış...
Daha önce Danıştay'ın, bir belediye başkanı hakkında verdiği  kararı da, savunmasında emsal göstermiş...

Acaba dedim; İmamoğlu'nun emsal gösterdiği... örnek gösterdiği... kendisine de aynı muamelenin yapılmasını istediği Danıştay kararı...; bir Ak Parti belediye Başkanı hakkındaki usulsüzlük ya da yolsuzluk davasıyla ilgili verilen bir karar mı..? 
Çünkü; servis edilen haberlerde o belediye ve başkanının ismi nedense gizlenmiş...
Artık nedense...

Ne dersiniz Danıştay o kararı Ak Partili bir belediye başkanı ve ihalesi hakkında vermiş olabilir mi..?
Eğer öyleyse; Ha İmamoğlu, ha Ak Partili belediye başkanı.. al birini vur ötekine sonucu çıkmaz mı bundan...?
İmamoğlu ihalelerden kendini Ak Parti yöntemleri ile aklıyor...
Kendi de bizzat Ak Parti yolu ve çizgisini izliyor anlamı çıkmaz mı...?

-Peki İmamoğlu'nun savunması hukuki bir savunma mı...?
-Evet...
-Dürüst bir savunma mı...?
-Bence değil...

İmamoğlu savunmasında mitinglerindeki gibi bir üslupla gürleyerek; "bu 15 bin litrelik dezenfektan ihalesinin neresinde usulsüzlük var... yolsuzluk var... Neresinde kanuna ve kamu vicdanına... bize emanet edilen mevki ve makama ihanet var...? Yaptığımız hangi yanlıştan sorgulanıyoruz?  Biz bazı partiler gibi;  düzmece şartnamalerle, adrese teslim ihaleler yapan bir parti ve zihniyetten değiliz... Her şey açık ve şeffaf... Evet ben belediye başkanıyım, bu belediyede yapılan ihalelerden de, harcamalardan da ben sorumluyum... alnım açık..." dememiş..

-Peki ne demiş...?
-Ben yapmadım...
-Kim yaptı..?
-Belediyede ihale ve harcama yetkisi olanlar yaptı...

Sorsak ayıp mı olur, "İyi de o kadroyu sen kurmadın mı İmamoğlu...?" diye...
Sonra o makama; usulsüz ihalelerden, soygunlardan dem vurarak gelmedin mi...?
Gelir gelmez usulsüz ihalelerle kiralanmış araçları sergileyip, benim dönemimde olmayacak algısı, dürüst başkan algısı yapmadın mı...?
Yaptın...
Eee..; ne oldu ya şimdi..?

İstanbul Büyükşehir Belediyesinde yapılan ihalelerden, ne yargı, ne devlet İmamoğlu'nun sorumlu tutmamalıymışız...
Başkan böyle savunma yapıyor...
Böyle bir hukuki bir kalkanın arkasına sığınmaya çalışıyor...

Peki bu ihalede bir usulsüzlük ve yolsuzluk olduysa, hesabı kime sorulacak, kim yargılanacak...?
Başkan İmamoğlu değil de, ihale ve harcama yetkisi olan isimler...

Hani nerede; bizi yolsuzluklardan koruyacak... bu konuda inisiyatif alacak... sorumluluk alacak... kendini yetim hakkına siper edecek başkan...?
Daha ilk soruşturmada kıvırdı...
"Benim haberim yok" demeye... "ben yapmayım demeye" başladı...

Üslup ne ara, "bizde olmaz"dan... "hukuken benim sorumluluğum yok" üslubuna geldi...
"Ben yapmadım" noktasına geldi..

Bu soruşturmadan ne çıkar bilemiyorum...
İmamoğlu'nun savunması bana göre; kıvırma.. hatta; "minareyi çalan kılıfını hazırlar" mantığıdır...
Kılıf da; "benim ihale ve harcama yetkim yok" bahanesidir...