Şırnak'ta görev yapan bir takipçim yazmış...
Diyor ki; tayinim Şırnak'tan Muğla Marmaris'e çıktı...
Marmaris'te kiralık ev bakmaya başladık...
Maalesef kiralar 7-8 bin lira...
Bizi buraya atayanlar devlet memurunun kaç TL maaş aldığını bilmiyor sanırım...
Hükümet ne yapıyor?
Kira artışlarını yüzde 25 ile sınırlayan düzenlemeye gidiyor...
Anlamıyorlar; kira artışlarını belirleyen ev sahipleri değil; ülkedeki ortalama enflasyon, ortalama şartlar, ekonomiye olan güven veya güvensizlik...
Bırakın elektriğe, doğalgaza, akaryakıta yapılan astronomik zamları; sırf çaya yaklaşık yüzde 50 zam yapanlar; konut sahiplerinin evlerine ülkenin enflasyonuna, şartlarına göre zam yapmasına izin vermiyor...
Ekonomiyi de, ülkeyi de yönetemeyenler; halkını gittikçe fakirleştirirken, ülkeyi kendi vatandaşına gramla alacak kadar pahalı; yabancılar için ise sudan ucuz hale getiriyorlar...
Erdoğan'ın başarılı olduğu dönemler var mıydı; vardı...
Bunlar Erdoğan'dan ötürü müydü veya ötürü müymüş; hayır... O zamanlar bir sistem vardı, kör-topal bağımsız bir yargı vardı, kuvvetler ayrılığı vardı, demokrasi vardı, denetim mekanizmaları vardı, devlet vardı...
Erdoğan ne zaman sitemi, demokrasiyi, denetim mekanizmalarını, yargıyı, kuvvetler ayrılığını ve devleti bypass etti; ülke vatandaşları için gittikçe yaşanılmaz bir yer olmaya başladı...
Gençleri, doktorları, işçileri, memurları, sanayicileri, sanatçıları, aristokratları ülkesinden kaçar gibi gitmek istiyor...
Kardeşim bunlar genelde diktatörlüğe dönüşen ülkelerde veya işgal edilen ülkelerde yaşanan bir durumdur...
Bizim ülkemizde de maalesef resmen işgal şartları yaşıyoruz...
Kendi vatandaşımız kaçmak isterken, kaçmaya zorlanırken; yerlerine ne idüğü belirsiz yabancılar geliyor; ve adeta sudan ucuza dönmüş kalelerimiz konumundaki sanayi ve bankacılık başta kuruluşlarımızı ele geçiriyor...
Madencilik adı altında, topraklarımızı adeta zehirleyerek talan ediyor, yağmalıyorlar...
İşgal altındaymışız gibi; ülke yabancıya sudan ucuz hale getirilirken; bize uzaktan bakacağımız veya gramla ancak alacağımız kadar zor ve yaşanılmaz bir hale getiriliyor...
"Göreceksiniz enflasyonu önümüzdeki aylarda düşüreceğiz" diyor...
Önümüzdeki ay enflasyonu daha yüksekte görüyoruz...
Bir daha diyor, "şu tarihe düşüreceğiz"...
O tarih geliyor; önceki aylarda şikayet ettiğimiz enflasyonu mumla arıyoruz...
Ne bir şey bildikleri var...
Ne doğru düzgün bir öngörüleri...
Ne ekonomiden anlıyorlar, ne halden...
İki koyuna çobanlık yapamayacak, güvenip bostana bekçi yapılmayacak bir çok insan devletin en kritik makamlarında yönetici olmuşlar...
Nitekim kasa da tamtakır zaten... Borç ise gırtlakta...
Ama onlar saray üstüne saray yaptırıyor... O lüksten bu lükse dalıyor... Manda yoğurdunu, kestane balına bulayıp yiyor... Cuma namazına gitmek için yola çıktıkları konvoylarının ucu bucağı görünmüyor...
Ve ısrarla gözlerimize bakın diyorlar... Gözlerinden ışık çıkarabildiklerine inanıyorlar...
Ne hatalarını kabul ediyorlar, ne günahlarını...
Ne bilmediklerini kabul ediyorlar, ne yönetemediklerini, yönetemeyeceklerini...
"İstifa" diye bir kelime yok lügatlarında...
Ne millet umurlarında, ne devlet, ne de din diyanet...
Varsa yoksa; yalan...
Varsa yoksa; kendi istikballeri, kendi konforları, kendi koltukları...
2015 yılından beri ısrarla yazdığımı, bu vesile ile bir kez daha tekrarlayayım;
Bu kafa, bu sistem, bu düzen, bu iktidar ile hiç bir şeyin daha iyiye gitme ihtimali yok...
Ve bütün bu başımıza gelenlerde bir devlet aklı da, nas da yok...