Saray fetvacısı olarak bilinen Hayrettin Karaman hazretleri, "Sünni erkek, Alevi kadınla evlenemez" buyurmuşlar...
İktidar veya saltanatını korumak istiyorsan, yaptıklarını insanlara din gösterecek; sana karşı olmayı dinsizlik sayacak veya ima edecek, en az Hayrettin efendi gibi iyi bir fetvacın olmalı...
İzleyenler bilir; havanın bükülerek, olağanüstü şeylerin yapıldığı, fantastik bir film var. Adı; Son hava bükücü..
Saray fetvacılığı da dini siyasetine göre eğip bükme işidir. Yani düz anlamı ile; din bükücülüğü..
Milli mücadele dönemi de fetvalarla din bükücülüğü yapılan, din ve dindar adına; vatan ve millet adına zor bir dönemdi...
Öyle ki; işgal atındaki vatanı, milleti, dini, namusu düşman çizmesi altından kurtarmak için savaş başlatan Atatürk başta tüm milli mücadele kahramanlarına, saray fetvacısı şeyhülislamlarca, "haindir, katli vaciptir" şeklinde fetvalar verilmişti.
Bu din bükücü şeyhülislamlar bağımsızlık mücadelesine karşı çıkmakla kalmıyor; Mustafa Sabri Efendi gibileri açıktan, İngiliz mandası istediklerini dile getirebiliyordu.
Onlara göre İngiliz mandası devam ederse; ırz, namus, bayrak, din, mabet çiğnenme pahasına da olsa, padişahın saltanatı, yani; kendilerini de besleyen sistem devam edecekti...
Gözleri öyle dönmüştü ki; sırf milli mücadele başarısız olsun diye, fetvaları adeta kitlesel silah gibi kullanıp; Yunan savaş uçaklarından cephede savaşan askerlerimiz başta, Anadolu'ya atarak, milleti kurtuluş savaşından soğutmaya çalıştılar.
Hayrettin'e hayret etmeden önce, dünyada bazıları tanrı tarafından gönderildiğini; bazıları bizzat tanrı olduklarını iddia eden belki yüzbinlerce din ve taraftarları olduğunu hatırlamakta fayda var.
Genelde herkes doğduğu coğrafyanın dinini alır.. Ve yine genelde her din ve dindarı; dinine çöreklenen menfaatperestlerden çektiğini kimseden çekmez...
Fetvacıbaşı Hayrettin Karaman'da o hesap;.. Müslüman bir coğrafyada değil de ateşe tapılan bir coğrafyada doğsa; doğuştan ateşe tapacaktı. Çok büyük bir ihtimalle de kendisini o dinin öğretileri üzerine geliştirerek, oradan geçinecekti..
Dolayısıyla da; Alevi ile Sünni'nin evlenmesi değil de, "odun ateşi mezhebine mensup bir gencin, kömür ateşi mezhebinden bir kızla evlenmesi dinen caiz mi değil mi" sorusunun cevabını arayacak.. Bulduğu cevapta, bugün olduğu gibi; kendisini memnun eden patronunu, memnun eder şekilde olacaktı..
Hayrettin bugün ateşe tapmıyorsa, bu tamamen tesadüf ve tamamen bizim şanssızlığımız...
Sadede gelecek olursak; çok net görülüyor ki Aleviler genelde CHP'de kümelenmişler ve Erdoğan'a oy vermiyor, vermeyecek...
Bu tablodan rahatsız olan patronu, "Aleviler ve CHP dinsiz" şeklinde bir fetva memnun edecek olsa da; bu akıllıca olmaz.. Aynı şeyi dolaylı yolla söylemek çok daha etkili olur...
Hayrettin efendi de bunu yapmış zaten. Öyle ya; bu coğrafyada, "Sünni genç, Alevi kızla evlenemez" diye fetva vermek, Sünni gelenekteki çoğunluğun kulağına, "Aleviler Müslüman değildir" diye fısıldamakla aynı etkiyi yapar...
Böylece hem Aleviler, hem de bir açıdan CHP şeytanlaştırılmış olur...
Bu hem suç, hem de ahlaksızlık... Bu hem fitne, fesat; hem de dinen lanetlenmiş bir şey...
Ama din de, devlet de, millet de Hayrettin efendi ve patronunun ne kadar umurundaki?
Zamanında sarayın saltanatını korumak için, İngiliz mandasını çözüm olarak sunan Şeyhülislamlar Mustafa Sabri efendi ve Dürrizade Abdullah'ın fetvalarıyla, vatanperverliği hainlik; hainliği de din olarak göstermeleri gerçeğinden bakarsak; son din bükücü Hayrettin efendinin yaptığına, "hayret bir şey!" diyerek şaşırabilir miyiz?
Hayret değil efendim; Hayrettin bir şey...