Uzaktan izlediğimiz kadar da olsa; CHP Genel Başkanı sayın Kemal Kılıçdaroğlu'nun, Tokat ziyareti ile ilgili dikkatime takılan bazı ayrıntıları yazayım...
Öncelikle kalabalığı meydana toplayıp; bir miting yapıp, arkasından hızla Amasya'ya geçip bir miting de orada yapıp, devamında Çorum ve diğerleri gibi; Tokat'ı bir güne sığdırılmaya çalışılan mitingler zincirine eklememesi.. Özellikle Tokat'a gelip, kalması ve gazetecilerle, muhtarlarla, çiftçi ve esnaf STK'ları ile bir araya gelerek hem Tokat'ı, hem de dertlerini anlamaya çalışmasını çok olumlu buldum.
Gördük ki geçerken uğramamış; bizzat kalkmış Tokat'a gelmiş ve kalmış...
Sadece Tokat'ta kendisini anlatmamış; özellikle Tokatlıları dinlemek için de bir çok toplantı yapmış...
Umarım özel zaman ayırdığı Tokat'taki programı, Kemal beyin kendisini bize anlatması kadar; bizim de dertlerimizi anlatabileceğimiz şekilde organize edilmiştir.
Çünkü bizim dertlerimiz de sorunlarımız da çok...
Çözülememesine bakmayın; hiç biri de çözümsüz değil...
Kapanmayan yaramız Tokat Sigara Fabrikamıza gitmesi, orada açıklamalar yapması da çok önemliydi...
Fabrikamızın kapanmasıyla sonuçlanan süreçte yaşanan iki önemli detay var ki; umarım bu Kemal beye doğru aktarılmıştır...
Bunlardan biri; inandığımız ve oy verdiğimiz iktidarın bizi kandırması; diğeri de, o araziyi alanların bizi kandırmasıydı...
Maalesef ben bu iki önemli detayın muhasebesi ve hesaplaşmasının bugüne kadar gerçek manada yapılamadığını düşünüyorum...
Oy verip iktidar yaptıklarımız önce fabrikamızı satmaya kalktı...
Tepkimiz üzerine, yeniden oy isterken; "satacağız ama kapanmayacak" diye söz vererek, bizden tekrar oy aldılar...
O oyu aldıktan sonra da, fabrika kapandı...
Devasa arazisi de, ortalık malı gibi çökmek isteyenlerin ağzını sulandırmaya başladı...
Bu kez bu değerli arazinin satılma süreci başladı...
Hakkını yemeyelim dönemin Ak Partili Milletvekillerinden Hüseyin Gülsün, biraz da sözlerinde duramamanın mahcubiyetinden olsa gerek; bu araziyi yeni fabrikalar yapacak birilerinin alması için ciddi çaba sarf etti...
Bir grup girişimci bu araziye tam 7 fabrika kurma sözü vererek; alınması için hem halkın, hem de siyasetin desteğini aldılar...
Bu destekle de, fabrika arazisi bunlara geçti...
Ama aradan geçen 12 yıla rağmen o araziye bırakın 7 fabrika kurmayı; tek çivi çakmadılar...
Böylece, bu fabrika ve arazisi üzerinden ikinci kandırılma ve ikinci haya kırıklığını yaşamış olduk...
CHP ve ortaklarının iktidar olması durumunda, orayı alan girişimciler, 7 gerçek fabrika kurma sözlerini yerine getirmeye davet edilmeli; bunu yapmıyorlarsa; o arazinin yeniden kamulaştırılması yönünde bir çalışma yapılmalı diye düşünüyorum...
Tabi mümkünse ve tabi, hukuki çerçevede...
Bu arazinin yeniden Tokat halkının faydasına tesislere dönüştürülmesi için elden ne geliyorsa yapılmalıdır...
Onun için Kemal beyin o araziyi görmesi; ve acı hikayesinin kendisine doğru özetlenmesi çok önemliydi...
Kılıçdaroğlu'nun ziyareti boyunca eski CHP İl Genel Meclis Üyesi Cemal Ocak'ın kah pankartlı, kah bağırarak, adalet talebi ile karşılaştık...
Ne partililer ne de koruma polisleri; parti Genel Başkanını rahatsız ediyor diye Cemal beyi tartaklamadı, dövmeye kalkmadı, gözaltına alıp karakola götürmedi...
Protesto hakkı da, ifade özgürlüğü de kutsala yakın, her zaman korunması gereken bir haktır...
Sadece Kemal beye karşı değil tabii; diğer liderlere karşı da yapılabilmelidir...
Ve yine tabii hiç birini rencide etmeden...
Fakat "adalet" isteyen ve bunun için Kemal beyin Tokat'ta olduğu süre boyunca her yerde karşısına çıkmaya çalışan Cemal Ocak'ın yaptıkları, bana göre yine de etik değildi...
Neden değildi?
Çünkü kendisi halkın oyları ile İl Genel Meclis Üyesi seçilmiş bir siyasetçi... Eğer Cemal bey; oy aldığı insanların hakkını ararken de böyle protesto kıvamında pankartlı eylemler yapıyorsa normal karşılarım...
Ama oy ile bir yere geldiği halde, millete adalet istemek için değil de; sadece kendisine adalet istemek için bütün bu organizasyonları yaptıysa, ayıp etti demektir...
Ki; öyle oldu zaten...
Ben şahsen Cemal beyi bundan böyle; öncelikle oyunu aldığı insanların hakkını ararken, hizmette adaletsizlik yapılan köylüler için adalet talep ederken görmek isterim...
Yolu yapılmayan köyler için Vali beyin makam odasının karşısında pankart açarken de görelim...
Vali beyin geçtiği yollarda, "falanca, falanca köy ve köylülerimiz için adalet istiyorum" diye bağırırken de duyalım Cemal beyi...
Bu daha etik, daha doğru olur...
Öyle olursa; A partisinden veya B partisinden olmasına da gerek yok zaten...