ERBAA'DA O AKŞAM NELER OLDU; NEDEN OLDU?

Geçtiğimiz günlerde mide bulantısı gibi şikayetlerle Erbaa Devlet Hastanesine götürülen 18 yaşındaki genç kızımız göz göre göre hayatını kaybetti...

Yakınlarının anlattığına göre; gece Erbaa'daki festival dolayısıyla dışarıdaymışlar...
Sabah genç kızın şikayetleri baş gösterince; akşam yedikleri tavuk dönerden olabilir düşüncesiyle, nişanlısıyla birlikte acile gitmişler...
Hastanede serum bağlanmış ve, "enfeksiyon" diyerek göndermişler...
İlerleyen saatlerde kızımızın durumu daha da kötüleşince; bu kez de eniştesi ile birlikte götürmüşler hastaneye...

Hastanede ki görevli doktorun yeterince ilgilenmediğini... Teşhis dahi koyamadığını anlatıyorlar...
Hasta acilde gittikçe kötüleştiği halde yapılan hiç bir şey yok...
Eniştesi, "Kemal abi gözleri büyümüştü, o derece can çekişiyordu; ama başında doktor yoktu" diyor...
Ve ekliyor; acilde doktoru başka yerde bulup getiriyorum; ama nafile, hiç bir şey yapılmıyor... Defalarca doktoru getirince en son; ilaçlı tomografi istedi...

Tomografi için ilaç yaptıklarında genç kızın karnı şişmiş...
Gözleri yuvalarından fırlayacak gibi büyümüş..
Ama yine doktor yok başında...
Yine gitmiş yalvararak getirmişler doktoru...
Getirmişler getirmesine de, can çekişen kızın karnına eliyle dokunup; tekrar gitmiş...
Enişte bir süre sonra yine gitmiş doktoru bulmuş; çocuk can verdi verecek lütfen bir şeyler yapın diyorken; koridorlarda çığlıklar kopmuş.. bana iletilene göre; o an son nefesini vermiş yavrucak...

Hastanedeki başhekim ve hastane müdürü gibi yetkilileri arıyorum; "ne oldu biz de tam bilmiyoruz" gibi saçma sapan cevaplar alıyorum...
Kardeşim nasıl bilmezsiniz; ben gazeteci olarak işin aslı bana aktarıldığı gibi mi diye öğrenmeye çalışırken, sen kaç gündür böyle bir skandalı nasıl araştırmazsın.. neden araştırmazsın...?

Kayıtlar elinin altında...
Yapılan işlemler elinin altında...
Kamera görüntüleri elinin altında...
Müdahale eden personel; olaya şahit olan personel elinin altında; nasıl bilmiyorsun hala?
Senin yönettiğin, sorumlu olduğun hastanede hayatının baharında bir genç kız göz göre göre can verdi; nasıl bu kadar gamsızsın..?
Nasıl merak etmedin, nasıl bunu dert edinmedin?
Bu kadar umursuzsan, neden işgal ediyorsun o makamı?

Sonra; o acildeki nasıl bir doktor ki; teşhisi yanlış koyuyor...?
Haydi koydu; teşhisi yanlış çıkmış; hasta geri gelmiş; neden meselenin aslını araştırmıyor...?
Haydi kendisi anlamadı diyelim; ortadaki su gibi genç bir kızın canı, neden bir uzmandan yardım istemiyor...?
Neden başını kurma gömer gibi hastayı kendi haline bırakıp bırakıp başka yerlere gidiyor...?
Neden defalarca alınıp can çekişen hastanın başına getirildiği halde; en azından başka bir yere sevk etmiyor..?
Hastane yönetimi nerede sonra?

Öğrendiğime göre; hastane yönetiminden bazı isimler olay sırasında festivalde yansımış kameralara...
Ve o gün hastanede genel cerrah dahi yokmuş...
O yöneticilerden biri, "madem anlamadınız hastanın neyi var, neden sevk etmediniz başka bir yere?" soruma diyor ki; sevk edildiği yerde öldü...
Oysa hasta yakınları hastanın, Erbaa Devlet Hastanesinde öldüğünü söylüyor...
Muhtemelen hasta ölünce sevk yapmışlar...

İşi araştırdıkça daha pis kokular gelmeye başladı...
Bu hastane yönetiminden bir çok insan da şikayetçiymiş...
Sadece vatandaş da değil; doktorlar ve personel dahi şikayetçi hastane yönetiminden..
Bu şikayetler Ak Parti Erbaa ilçe yönetimine de gitmiş...
Onlar da şikayetleri araştırıp doğru olduğunu öğrenince; bunların değiştirilmesi için harekete geçmiş...
Geçse ne olacak; Başhekim, bakandan torpilli...
Hastane müdürü hem Zeyid Aslan'dan, hem Yusuf Beyazıt'tan; her taraftan torpilli...
Baş hemşire Zeyid Aslan'ın akrabası...
Personelden sorumlu müdür; Yusuf Beyazıt'tan torpilli...

Bakmış yönetim bunları değiştiremiyor... "Bunları değiştirmedikten sonra idareyi değiştirmenin ne anlamı var" deyip; onlar da pes etmiş...

Benim kulağıma gelen sadece bu 18 yaşındaki nişanlı kızımız...
Hayatının baharında hastanedeyken üstelik, sorunun ne olduğu dahi anlaşılamadan koptu gitti...
Başka neler oluyor acaba orada?
Allah sabır versin; kimse istemez herhalde o ailenin yerinde olmayı...