Dün Ankara'da bir saraydaydım...
Ankara Adliye Sarayı'nda...
Ak Parti Tokat Milletvekilimiz Özlem Zengin'in, "hayat sürprizlerle dolu" yazıp kendisine yapılan bir evlilik teklifini paylaştığım için, "Kemal Vanlı bana cinsel tacizde bulundu" şeklindeki şikayeti üzerine başlayan mahkemeye, neden bir sapık olmadığımı anlatmaya çalıştım....
İddianameyi hazırlayan savcı değişmişti... Çok genç bir savcı vardı... Hâkim bu ilk duruşmanın ardından yeni bir duruşma ile hızlıca kararını vermek istiyor diye hissettim...
Lakin öğleden sonra saat 15:00'te tekrar duruşma saati verildi.
O duruşmada yeni genç savcı benim cinsel tacizden ceza almamı isteyen mütalaasını hazırlamış ve ceza istemişti. Beni savunmak için duruşmaya giren avukatın vekaleti olmamasından dolayı karar duruşması salı gününe ertelendi...
Hâkim; ben sapık mıyım, değil miyim kararını salı günü açıklayacak...
Bu arada; böylesine kritik bir davanın böylesine kritik duruşmasında Özlem Zengin'in avukatı hazır bulunmasına rağmen benim avukatım katılmamıştı. Hem duruşmaya katılmamış, hem de beni ne duruşma konusunda, ne de duruşmaya katılma konusunda uyarmamıştı.
İşin ilginci; bir gazetecilik faaliyetinden dolayı hiç olmayacak şeyden, 2 yıl 6 ay hapis gibi, çok ağır bir cezaya çarptırıldığım Turhal'daki davanın duruşmalarına da katılmamıştı avukatım.
Zaten o sebeple Ankara'daki duruşmaya ne olur ne olmaz diye bir avukat arkadaşla gitmiştim...
İyi ki de gitmişim..
Umarım; Kemal Vanlı davaları avukatımın unutacağı kadar önemsiz davalardır...
Umarım; avukatım duruşmalarımı sık, sık bu önemsizliğinden dolayı unuttuğu için duruşmaya katılmıyordur...
Umarım; ipe, sapa gelmez sebeplerle yer-yer cinsel tacizci sapık cezası alma noktasına gelmem... yer, yer de; 2 yıl 6 ay hapis cezasını bizzat almam sırf avukatımın unutkanlığındandır...
Öte yandan; umarım birileri beni bazı siyaset masalarında, siyaset pazarlıklarında veya kendi açıklarını kamufle etmede kullanmaya kalkmıyordur...
Çünkü; bazı malların talebi yüksek, arzı düşük olsa da; satışı gayet ağırdır....