Gelelim bu Fatih Kılıç denen gazeteci müsveddesine...
Bugün cinayetten yakalanan Ufuk Akçekaya, birilerinin methiyeleriyle Tokat'a ayak bastığı andan itibaren; bu adamın dolandırıcı, sahtekar, yalancı, düzenbaz olduğunu binlerce kişiyi mağdur ettiğini ısrarla ama ısrarla yazdım...
Ben yazdığımda Akçekaya denen bu düzenbazın etrafındakiler uzaklaşıyordu...
Fatih Kılıç denen bu şahıs, şu an "HÜRSÖZ" adı altında yayın yapan eski Tokat Gazetesinde; Ufuk Akçekaya'yı adeta kahramanlaştırmaya çalışıyordu...
Yazdığım bir imar yazısında belediye meclis üyeleri hakkımda savcılığa topluca suç duyurusunda bulunduğunda; bu etliye sütlüye dokunmayan gazeteler, "İFTİRAYA SUÇ DUYURUSU" diye başlık atıyordu...
Ki; bu Fatih Kılıç'ta o gece sosyal medyadan hakkımda başlatılan linç kampanyasında en önde koşuyordu...
Beni destekleyen paylaşımlar yapanların paylaşımları altına dahi; sabaha kadar gidip, akla ziyan saçmalıkta yorumlar yazdı...
Ne oldu peki...
Savcı "Kemal Vanlı bize iftira etti" şeklindeki şikayetlerden hareketle, hakkımda soruşturma başlattı...
İfadem alındı...
İfadem de, "yazdıklarımın arkasındayım; buyrun, bunlar- bunlar bunlarda söylediklerimin belgeleri" dedim...
Savcı ifadeyi ve belgeleri inceledi; ve "koğuşturmaya yer yoktur" deyip, içindeki şikayetlerle birlikte dosyayı çöpe attı...
Bu gazeteci müsveddelerinden biri de çıkıp, en azından haberinin devamı açısından; "Kemal Vanlı'nın iddiaları iftira değilmiş" diye haber yapamadı...
Dosyanın kapandığını dahi haber yapamadılar...
Herkes her şeyi yazamaz...
Bazı şeyleri yazmak için cesaretten de önce; karakter lazımdır, erdem lazımdır, onur lazımdır...
Dolandırıcılığı çarşaf çarşaf ortaya çıkmış birine, methiyeler düzüp; doğruları yazan meslektaşına karşı, linç etmek isteyenlerle bir olup taşlamak için ciddi şekilde karaktersiz olmak mı; yoksa karakterli olmak mı gerektiğini...
Bunu yapmak için şerefsiz olmak mı, yoksa şerefli olmak mı gerektiğini yazmaya gerek duymuyorum bile...
Bu memleketin asıl sorunlarından biri gazetecileridir...
Maalesef gazetecilerimizin çoğu memleketi de, insanını da 3 kuruşa satmaya hazırdır; ve bunu sürekli yapmaktan çekinmezler...
Hiçbir şey yapamazsalar; başlarını kuma gömerler...
Tokatlılar da bunu bilir aslında...
300-500 arası gazete basarlar; o 300 gazeteyi dahi alan olmaz Tokat'ta...
Normalde 600 bin nüfuslu bir ilde; 300 gazete karaborsaya düşmesi.. yine de bulunamaması gerekirken; kimse almaz..
Toplumun gözünde o kadar küçüldüler ki; bu küçülme sadece vicdanlarla sınırlı kalmadı...
Fiziken de küçüldüler...
9 gazeteydiler; birleşe birleşe önce dörde; son olarak da, HÜRSÖZ VE TOKAT HABER adları ile ikiye kadar düştüler...
Eee; Tokat halkı aptal mı?
Meslektaşını satanın, meslek ilkelerini satanın; memleketini de kolayca satabileceğini anlamıyorlar mı?
Göz göre-göre memleketini dolandıran birine methiyeler dizenlerin; karakterinin ne olduğunu anlayamıyorlar mı?
Çok iyi anlıyorlar; ve bunu da onları sürekli küçülterek ortaya koyuyorlar zaten...
