Hangimiz onurlanmadık, hangimiz gururlanmadık, hangimizin itibardan göğsü kabarmadı ki..?
Cumhurbaşkanımız sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan hanımefendinin, kolunda 30 bin avro, yani; 300.000 liralık Chopard Happy Diamonds marka saat ile verdiği, düşman çatlatan görüntüden bahsediyorum efendim....
Hanımefendinin yüksek itibar ihtivasıyla dış düşmanlarımızı rahatsız etmesi beklenen lüks takılarından, bazı iç mihraklar da rahatsız olunca, eleştirme yarışına girip hır çıkardılar.
Haddini, konumunu, sınıfını bilmeyenlerden; yüksek ve elit zevkleri olmayanlardan, başka ne beklerdiniz ki?
Saygıdeğer Erdoğan Türkiye'sinde, yoksulluk sınırının çok altında bir asgari ücrete layık görülen halkın, ömrü boyunca geçiminden artırıp biriktiremeyeceği 300.000 lirayı Cumhurbaşkanımızın zevceleri aksesuar olarak koluna takıyorsa, gururlanmayalım, onurlanmayalım, şeref duymayalım da ne yapalım?..
Sultanımız Cumhurbaşkanımız 1. Erdoğan'ın muhterem zevcelerinin kolunda taşırken görüntü verdiği Hermes marka Fransız çantasını hatırlayınız efendim. Onun fiyatı da 50 bin dolar civarıydı... Yani; First Sultanımız bu Avrupai ve sosyetik zevkleri yeni edinmedi ki; ne şaşırmış gibi, hır gür yapıyorsunuz?
Tamam; Erdoğan'lar daha düne kadar düşük gelirli, kirada oturan insanlardı; ama iktidar olunca çok zengin oldular.
Bir zamanlar fakirlikleri ile övünüp, zenginliği yererek, "bir gün zengin olursak bilin ki; haram yemişizdir" diyen aile yok artık karşımızda. Hayatlarındaki değişimi, edindikleri yeni elit zevkleri ve zenginliklerini bize karşı sergiliyorlar diye; neden gördüksüzler gibi davranıyor, neden daha önce de gördüğünüz şeyleri, gördüksüzce eleştiriyorsunuz?
Saygıdeğer Emine hanımın kolundaki saatin; asgari ücretlinin hayalindeki evi, çantasının ise; hem ev, hem de ikinci el arabayı alıyor olması gıpta edilmeyecek, gururdan ağzımızın suyunu, gözümüzün yaşını akıtmayacak gibi değil ki...
Çalmanın da bir ölçüsü olur efendim. Bazı şeyleri gördüğünüzde, "bu çalmadan olmaz" dersiniz ya; bizim muhalefet ve medyası da o hesap. Eleştiriyi dahi birbirlerinden çalıp, bize satıyorlar.
İstedikleri kadar eleştirsinler. Böyle elit, böyle yüksek, böyle sosyetik zevkleri olan bir kadının Cumhurbaşkanımızın zevcesi olmasından dolayı gurur duymayacağız da; çöpten yiyecek didikleyenleri muhatap alan muhalefet ve medyası ile mi gurur duyacağız...?
Açlıktan karnı guruldayanın, ucuz diye ve o da bulabilirse; her gün makarna yemekten beti-benzi solmuş öğrencinin... evine çocuğuna yiyecek bulacağım diye pazar artıklarını didikleyen annenin... iş bulamadığı için ev sahibine, mahalle esnafına, eşine ve çocuklarına mahcup, intiharın eşiğindeki babanın anlayacağı zevkler değil bunlar...
Onun içindir ki; sınırımızı, sınıfımızı, haddimizi bilmemiz gerekiyor...
Neymiş; SMA hastası el kadar çocuklar, parasızlık nedeniyle tedavi ettirilemediği için, anne babalarının çaresiz bakışları altında teker-teker ölürken, işsizlikten babalar intihar ederken ve asgari ücrete mahkum aileler selim-sefil bir hayat yaşarken, sultanımız efendimiz milyarlar harcayıp saraylar yaptırıyor, zevceleri ise; kollarına yüzbinlerce liralık aksesuarlar takarak görüntü veriyorlarmış...
Evet doğru; tüm bunları yapıyorlar. Ama bir sor neden yapıyorlar?
İtibar için yapıyorlar efendim. Fukaralığımız, çaresizliğimizle alay ederek bizi küçümsemek için fırsat kollayan dış düşmana karşı, gösterişli sarayları, elit zevkleri ve pahalı lüks aksesuarları ile kalkan oluşturup itibarımızı korumak için yapıyorlar.
Cumhurbaşkanımız, "itibardan tasarruf olmaz" diye daha kaç kere söyleyecek?
Öyle ya; itibarından taviz vermeyen efendilerimizin yönettiği ülkede, çocuklarımızı ölümden kurtarmak, beton binalar dikmekten daha çok itibar kazandırsa, o el kadar yavrucakları kurtarmazlar mıydı?
Saygıdeğer sultanlarımız Recep beyefendi ve Emine hanımefendiyi, itibarımız için verdikleri takdire şayan mücadelelerinden dolayı kutluyor... naçizane; saldırılara kulak asmamalarını istirham ediyor ve ekliyorum; dik durunuz efendim, eğilmeyiniz...