Bu ilk değil ki; her yıl çıkıyor bu orman yangınları...
Ve her yıl aynı dramı, aynı tartışmaları tekrar yaşıyoruz...
"Yok mevsimsel, yok kundaklama" gibi cevapları bir kenara bırakın da; ben size asıl neden yanıyoruz açıklayayım...
Her yaz ama her yaz düzenli gelen bu yangınlar artık sır değil...
Bilinen, tanıdık, rutine bağlanmış felaketler...
Özellikle Ege ve Akdeniz'deki yangınlar can yakıyor...
Her yaz evinizi basan sivrisinek gibi yangınların da geleceği belli...
Sadece bunlarla mücadele için kafa yorulması, bir strateji dahilinde adımlar atılması gerekiyor...
Dünya lideri olarak lanse edilen cumhurbaşkanımız döneminde yangınlarla mücadele konusuna bir arpa boyu yol alamadık...
Yol alamadığımız gibi var olan THK'na kayyum atandı... pilotlar işten çıkarıldı.. yangına müdahale uçakları havalanamaz hale getirildi...
Bir dünya lideri değilim ama ben olsam ne yapardım?
Önce; ormanların yoğunluğu, yangınların sıklık ve büyüklüklerine göre ülkeyi haritalandırırdım...
Ve bu haritalara göre; askeri havaalanları gibi yangın uçak ve helikopterleri başta, yangınla mücadele araçlarının konuşlanacağı stratejik müdahale üsleri kurardım...
Kayyum atanarak eli kolu bağlanan Türk Hava Kurumunu da tecrübesi ile bu ağa entegre eder, kurumun yangın uçaklarını kullanan pilotları tekrar işe başlatır... ve var olan filoya yeni uçaklar alırdım...
Sonuç olarak ülkeye öyle bir ağ örerdim ki; yangın, kara araçlarının ulaşamayacağı ormanın derinliklerinde dahi çıksa, ihbar alındıktan 10 ila 30 dakika sonra müdahale uçakları tepesinde olurdu...
Gerçi dünya lideri cumhurbaşkanımız da, gerek uçak alımı olsun, gerek üs ve ekip konusu olsun çok ciddi bazı hamleler yaptı...
Ne yaptı mesela; Direkt Cumhurbaşkanlığı envanterine bağlı 8 adet... bakanlıklara vs bağlı toplam 16 uçaklık filo kurdu...
Ama işte yangına müdahale filosu değil; şahsını gezdirecek uçak filosu...
Ki; birinin adı uçan saray...
Sonra gitti; Başkente, yani ülkenin tam merkezine bir üs kurdu...
Kalabalık personel ve araçlarla donattı...
Adı; Anadolu Orman Yangınlarına Müdahale üssü değil tabii..
Ya ne..; külliye.. Saray yani...
Bu uçmuyor...; duran saray...
Ama çok şükür Ege'de yaptığı farklı...
Muğla Okluk Koyu'na hemen denizin kenarına bir üs kurdu...
Burası farklı; çünkü bu yazlık saray....
Sadece yazları, o da giderse bir kere gidecek...
Yetinmedi bir saray da ülkenin diğer ucuna; Van gölünün kıyısına Ahlat'a başlattı...
Bu da kışlık saray...
Dünya liderimiz neden durmadan saray yapıyor...?
Çünkü ülkede kendisine ait saray az...
Yıldız Sarayı, Vahdettin Köşkü, Huber Köşkü, Çankaya Köşkü zaten Cumhurbaşkanlığının kullandığı saraylardı...
Yetinmedi Ankara'ya "Külliye" adını verdiği malum dev sarayı yaptı...
Okluk koyuna yazlık, Van gölü kenarına kışlık saray başlattı...
Bunlar da yetmedi; bir kararname ile
Dolmabahçe Sarayı, Beylerbeyi Sarayı, Aynalıkavak Kasrı, Beykoz Kasrı, Maslak Kasrı, Aynalıkavak Kasrı, Florya Kökü, Yalova Atatürk Köşkü, Filizli Köşk'ü de TBMM'den aldı, Cumhurbaşkanlığına bağladı...
Tamam cumhurbaşkanı her yıl yeniden ve yeniden ormanlarımızı ciğerlerimizi yok eden yangınlara müdahale için 1 tane bile üs kurmadı, 1 tane bile uçak almadı, tek bir başarılı hamlesi yok ama...; kusura bakmayında, yan da yatmadı yani...
Mesele uçaksa; şahsında 16 tane var...
Mesele üs ise; saraylardan ihtişamlı üs mü arıyorsunuz...?
Mesele ekipse; saraylarında, uçaklarında, makam araçlarında ve korumasında kendisine hizmet eden, binlerce kişilik ekip var...
268 tane lüks makam aracı da cabası...
İtibar ile doğrudan ilgili buluyor bunları sayın Erdoğan...
Ormanları yanarken çaresiz kalmak onun için itibarsız bir durum değil...
İşsizliğe, enflasyona, zam dalgasına çözüm bulamamak... İşsizlikten intihar eden baba.. çöpü didikleyerek yavrusuna yiyecek arayan anne itibarsızlık değil...
Ama sarayının muslukları sıradan olsa itibarını sarsıyor...
Cuma namazına gidişindeki ihtişam ve itibar da bunun göstergesi zaten...
Değil mi..?
Ormanlar yansa ne olur?
Cumhurbaşkanımızın onlarca araçlık konvoy ve koruma ordusuyla cuma namazına bir gidişi var...
Efendim bir gidişi var...
Çöpten ekmek didikleyen annenin, konteynırdan başını kaldırıp gördüğü o ihtişamlı cuma namazı konvoyu her şeye değmez mi...?
Demez mi o anne; "yavrum da ben de aç kalsam ne dert; cumhurbaşkanımızın konforu, keyfi yerinde ya..."
Ve tekrardan mutlulukla sokmaz mı başını çöplerin arasına...?
İtibar kardeşim bu...; böyle lidere bin orman feda olsun...
Anladık mı şimdi; ormanlarımız neden yanıyor...?
Seneye tekrar neden yanacak..?
İşsizlikle, enflasyonla, zamlarla hanelerimiz neden yanıyor ve seneye yangın neden daha da büyüyecek...?
Anladık değil mi?